Çoğu öğrenci ÖSS’yi sadece bilgi sınavı olarak görür. Ancak ÖSS aynı zamanda bir teknik ve taktik savaşıdır. Bunu satranca benzetebiliriz. Satranç oynayabilmek için ilk önce satranç oynamayı bilmek gerekir. Ahmet Yıldız ahmetyildiz@kisiselbasari.com
ÖSS sınavında lise 2 (10.sınıf) ve lise 3 (11.sınıf)’üncü sınıflarda işlenen hiçbir dersten soru sorulmuyor. Sizce bu haksızlık değil mi?
ÖSS sınavı sorularının, ilköğretim ikinci kademenin 7-8 ve lisenin birinci (9.sınıf) sınıfındaki müfredattan sorulduğu bir gerçek. Bu nedenle özellikle öğrenciler lise 2 ve lise 3.’cü sınıflardaki derslere pek önem vermemektedir. Kısa vadeli olarak öğrencilerin bu bakış açısı doğru gibi görünebilir. Ancak uzun vadede bu durum hiç de öğrencilerin gördüğü gibi değil. Bunun sebeplerini şöyle sıralayabiliriz:
a) ÖSS sınav sisteminin değiştirileceği konusunda en üst düzeydeki yetkililerden açıklamalar yapılıyor. Lise müfredatından soruların ÖSS sınavında sorulacağı yönünde açıklamalar var. Bu şekildeki sorular belki bu sene, belki bir dahaki sene sorulabilir, bu tür soruların bu sene veya daha sonraki senelerde sorulmayacağı yönünde de kesin bir açıklama yok. Bu nedenle ÖSS sınavına hazırlıksız yakalanmamak istiyorsanız ve bir daha ki senelere daha iyi hazırlanmak istiyorsanız benden size tavsiye bu sınıflardaki derslere önem verin.
b) Üniversite sınavından önce öğrencilerin birbirlerini bu amansız sınavda geçebilecekleri an kolay ve en kesin yol AOBP (Ağırlıklı Orta Öğretim Başarı Puanı)’dır. AOBP’ı yüksek olan öğrenciler bu puanı düşük olan öğrencilerden sınava bir adım önde başlar. AOBP’nı yükseltmenin en önemli koşuluda lise hayatında başarılı bir öğrenci olmaktır.
c) ÖSS sınavı sonucunda sınavı kazanıp herhangi bir üniversitenin herhangi bir bölümüne gittiğinizde karşınıza yine dersler ve öğrenme süreci çıkacaktır. Üniversiteler liselerin bir üst kurumu olduğu için aslında lisede gördüğünüz derslerin daha geniş içerikli olanını buralarda da göreceksiniz. Örneğin lisede “integral” konusu vardır.
Ama üniversite sınavında sorulmaz. Bu nedenle de öğrenciler bu konunun verilmesini istemez, zaten öğretmenlerde kısaca verip geçerler. Ancak bu öğrencinin üniversitede özellikle matematik bölümünü kazandığını düşünürsek, burada da karşısına integral çıkacaktır.
Öğretim üyesi karşısındaki tüm öğrencilerin bu konunun ana noktalarını bildiğini düşünerek, en alt seviyeden bu konuyu anlatmaz. Eğer lise hayatında bu konuda yeterli altyapınız yoksa, üniversitede okurken oldukça zorlanırsınız.
Meslek lisesi öğrencisiyim. Meslek liselerindeki öğrencilere yapılan haksızlıklar giderilecek mi?
Meslek liselerinde okumanın neden sürekli olumsuz yönünü görüyorsunuz? Olumlu yanlarını da görmeye çalışın. Nasıl mı? Bir düz lisede lise 3 öğrencilerinin sayısı 500 olsun. Bu lisede ÖSS sınavını ve kazanacak, Türkiye şartlarında iyi bir yer kazanacak öğrenci sayısı en fazla 10 kişidir. Geriye kalan 490 kişi iş hayatına hiçbir özelliği ve kabiliyeti onaylanmamış işsizler olarak girecektir.
Üniversite sınavına girişteki kişi sayısının artmasının nedeni de budur. Çünkü ÖSS sınavını öğrenciler “iş ve işçi bulma kurumu” olarak görmektedir. Meslek liselerinde okuyan her öğrenci ise iş hayatına kaliteli ara eleman olarak girecektir ve iş bulma imkanları da lise öğrenimi görmüş olan öğrenciler arasında en yüksek olanlarıdır. Hatta şu anda bir üniversite mezunundan daha fazla kazanca sahip birçok meslek lisesi çıkışlı öğrenci tanıyorum.
Sınavda bazı soruları çözmekte çok zorlanıyorum. Bazı sorular çok karışık. Bu durumda ne yapmalıyım?
Çoğu öğrenci ÖSS’yi sadece bilgi sınavı olarak görür. Ancak ÖSS aynı zamanda bir teknik ve taktik savaşıdır. Bunu satranca benzetebiliriz. Satranç oynayabilmek için ilk önce satranç oynamayı bilmek gerekir. Ancak satrançta rakibin hamlelerini görmek, onun hareket alanını daraltmak da oynamayı bilmek kadar önemlidir.
Satrancı bilip de yenilenlerin temel yanlışı da budur. Teknik ve taktik konuda eksikleri vardır. ÖSS’ye çok iyi hazırlanmış olabilirsiniz. Ancak sınav anında zamanınızı nasıl kullanacağınızı bilmezseniz sınav sonunda zamanınızın yetmediğini göreceksiniz. Bu nedenle ÖSS’de zamanınızı verimli kullanmak için çözemediğiniz soruyu çözülmedi şeklinde işaretleyerek hemen geçin. Daha sonra süreniz kalırsa aynı soruyu çözmeye çalışırsınız. Unutmayın çözemediğiniz sorudan değil çözdüğünüz sorudan puan alıyorsunuz.
İkinci öğretim nedir? Normal öğretimden nasıl bir farkı var?
İkinci öğretim, örgün eğitim saatleri dışında (özellikle akşam saatlerinde) yapılan öğretimdir. İkinci öğretimi tercih eden öğrenciler üniversitelerde saat 16:00 veya 15:00’ten sonra ders yapmaktadırlar. Öğretim programı, alınan unvan ve atanma şartlarında normal öğretimden hiçbir farkı yoktur. İkinci öğretimden mezun olan öğrencinin aldığı diploma ile normal öğretimde okuyan öğrencinin aldığı diploma aynıdır. Hatta diplomada ikinci öğretim diye bile yazmaz.
Sayısal bölümde yapmış olduğunuz yanlışlar sözel bölümdeki doğruları götürür mü?
Doğru cevaplarınızı götürmez. Her bölümün ham puanı kendi içerisindeki doğru ve yanlışlarıyla hesaplanır.
Sözel öğrencisiyim, üniversitede sözel bölümleri tercih edeceğim. Acaba sayısal soruları çözmezsem olur mu? Sayısal için puanım hesaplanır mı?
Sayısal bölümden soruları cevaplamadığınız takdirde sayısal puanınız hesaplanmayacaktır. Sözel puanınızın hesaplanması için de sayısal bölümünden soru çözme zorunluluğunuz yoktur.
Ancak ÖSS’de yüksek puan alabilmek, rakiplerinizi geride bırakabilmeniz için sayısaldan da soru çözmenizi size tavsiye edebilirim.
ÖSS’de nasıl sorular sorulmaktadır?
ÖSS öğrencilerin temel bilgilerini kullanarak yorum yapmalarına dayalı çoktan seçmeli (test) sorular sorulmaktadır.
ÖSS sınavından sonra ek yerleştirme varmış. Ek yerleştirme nedir? Tercih zamanında mı başvuruyoruz?
Ek yerleştirme adından da anlaşılacağı üzere, öğrenciler ÖSS sonrası tercihlerini yapıp yerleştikten sonra açıkta kalan kontenjanlara yapılan ek bir yerleştirmedir. Ek kontenjan başvurusu ÖSS tercihlerinden sonra yapılır. Üniversiteler gerekli boş kontenjanlarını açıklarlar ve isteyen öğrenciler bu kontenjanlara başvururlar.
Puanları eşit olan iki öğrenci üniversiteye neye göre yerleştirilir. Burada ÖSYM nasıl bir yol izlemektedir?
Aslında böyle bir şeyin oluşması oldukça zor bir ihtimal. Ancak ÖSYM bu durumda şöyle bir yol uyguluyor: 1. Öğrencilerin AOBP’ları, aldıkları ÖSS puanından çıkarılır en yüksek puanı kalan tercih edilir.
2. Yine eşitlik bozulmaz ise kendi alanlarına göre en çok neti yapan öğrenci tercih edilir.
bu yazılarda ilginizi çekebilir: