Zekâ, dâhilik, üstün zekâ, IQ ve EQ gibi kavramlardan söz eden her kitap ya da yayın en çok satanlar listesine hemen yerini alıyor. Bunların altında da birçok neden yatıyor aslında. Zekilik ya da akıl gücünün üstünlüğü aynı zamanda “sihirli bir güç” muamelesi de görüyor. Zeka, aynı zamanda “kariyer” kapılarını da daha kolay aralıyor elbette. Rekabet çağında, rekabet daha çocukken başlıyor. Çocuğunun zekâsına önem veren, gelişmesi için imkânlarını seferber eden aileler, zekâyı geliştirme, arttırma formüllerine kesinlikle ilgisiz kalmıyorlar. Zihin gelişimiyle ilgili ne varsa iştahla tüketilir oldu. Beyin, bellek, düşünce, hızlı okuma ve etkin öğrenme ile ilgili kavramlar “in” haline geldi.
Ayla Önder onder_ayla@yahoo.com
Zekâ, dâhilik, üstün zekâ, IQ ve EQ gibi kavramlardan söz eden her kitap ya da yayın en çok satanlar listesine hemen yerini alıyor. Bunların altında da birçok neden yatıyor aslında. Zekilik ya da akıl gücünün üstünlüğü aynı zamanda “sihirli bir güç” muamelesi de görüyor. Zeka, aynı zamanda “kariyer” kapılarını da daha kolay aralıyor elbette. Rekabet çağında, rekabet daha çocukken başlıyor. Çocuğunun zekâsına önem veren, gelişmesi için imkânlarını seferber eden aileler, zekâyı geliştirme, arttırma formüllerine kesinlikle ilgisiz kalmıyorlar. Zihin gelişimiyle ilgili ne varsa iştahla tüketilir oldu. Beyin, bellek, düşünce, hızlı okuma ve etkin öğrenme ile ilgili kavramlar “in” haline geldi.
Günümüzde “imaj”lar alabildiğine önem kazanıyor. İmajıyla akıl almaz boyutlarda uğraşan insan tipi hızla çoğalıyor. Tabii ki imaj önemli fakat biz fazlasıyla parlatılandan söz ediyoruz. İmajı “cilalı” olan, dışıyla “göz dolduran” iki ayaklı tipler fabrikadan çıkmışçasına durmaksızın üretiliyor. Estetik ameliyatlar beyin hariç artık her yere yapılmaya başlandı. Lens sektörü, slikon imalathaneleri genişledikçe genişliyor. “Kendi olma” değil, “gibi olma” sektörünün kazançları trilyonlarla ifade ediliyor. Peki madalyonun öteki yüzünden haberiniz var mı?
Bir şey dibe vurduğunda ve olası bir “çürüme”den söz edildiğinde şunu da biliyoruz: Bir yandan da alttan alta taze filizler boy verirler. Kişisel gelişim sektörünün son yıllarda dallanıp budaklanması bu anlamda umut verici…. Belki de “tepkisel” olarak bu noktaya gelinmesi kaçınılmaz oldu. Beynin işlevinin adeta yok sayıldığı bu magazinel çağda “akıl” ve “zekâ gücü” üzerine matbu evrak tahmin edilemeyecek bir öneme kavuştu. “Öğrenme ama nasıl?” sorusu üzerine kafa yorup, öğrenmeyi belki de bir anlamda kutsallaştıran gurular kazançlı çıktılar. Belki de çok yakın bir zamanda “etkili öğrenme” teknikleriyle ve “öğrenmeyi öğrenme” kavramlarıyla büyüyen de bir kuşaktan söz etmek mümkün olabilecek. Şu açık ki, “kişisel gelişim” denilen kavram başarı yolunda basamak taşlarından biri haline gelebilecek. Bazı TV’lerde “hafıza teknikleri”ni anlatan “zekâ geliştirme” yollarını öğreten konferanslarla ilgili programların hayli ilgi çekmesi de bütün bunlarla bir şekilde bağlantılı.. Kimi yayınevleri bu “derinliğin” içinde olmaktan memnun.
Başarı için başka formatlar
Bu arada yakında bir sınav var: ÖSS. “Kişisel gelişim” en çok sınavlarda önem kazanıyor. Sınavlara hazırlanan binlerce genç düşünsel bir çerçeveden de bakıyor olaya. Örneğin son zamanların hit kavramı: Çevremizde “düşünce gücü”nü de bir strateji olarak öğrenmeye hevesli hayli insan var. Bilmem dikkat ettiniz mi? Son zamanlarda büyük sınavlar öncesi “Düşünce gücü” çalışmalarından sıkça söz edilir oldu. Ustaların hazırladığı bu çerçevedeki seminerlerin sandalyeleri hiç boş kalmadı. “Düşünce gücü” noktasında çalışanlardan, buna kafa patlatanlardan biri de İlkay Öztürk. Bu alanda bir dizi set hazırlayan Öztürk, bir yazılımcı ama özel ilgi alanı “pozitif düşünce gücü”. Kendisi aynı zamanda bir müzisyen olarak, müziğin “yaratıcı düşünce” üzerindeki etkilerini de araştırıyor. Öztürk, gündemde olduğu için sınavlar üzerinden bazı görüşlerini paylaşıyor. Sınava hazırlanmak amacıyla birçok öğrencinin yanlış yollardan gittiğini ve dolayısıyla da başarısız olduğunu vurguluyor.
Sınavlardan önce “zihin geliştirme” çalışmalarını gerçekleştirmenin önemli olduğunu söylüyor Öztürk. Hayatlarında adı hep başarıyla anılanların başarılarının sırrının da burada yattığını anlatıyor. “Sınavı kazanma isteğinizin ne kadar güçlü olması önemli” düşüncesinin altını çiziyor. “Ama düşüncenizi hangi yöntemlerle kullanıyorsunuz?” Asıl olarak da başarıyı etkileyenin bu nokta olduğunu belirtiyor. “Büyük Düşünmenin Büyüsü” adlı kitabında yazar Dr. David J. Schwartz’ın da ilginç bir saptaması var: “Benim en büyük zayıflığım nedir diye hiç kendinize sordunuz mu?” diye bir soru yöneltiyor yazar ve ekliyor: “Belki insanların en büyük zayıflığı kendilerini layık görememeleridir. Yetersizliklerimizi bilmek iyi bir şeydir çünkü bu bize kendimizi hangi alanda geliştirebileceğimizi gösterir. Ama sadece olumsuz yanlarımızı bilirsek çıkmazdayız demektir. Değerimiz çok küçülür.”
Zihinsel odaklanma
Yazılım dünyasında bu alanda yapabileceği en verimli ürünün, “Düşünce Gücü” CD’leri olabileceğine inandığı için bu konuda çalışmalara yöneldiğini söylüyor Öztürk. Bu CD Rom’larla bir harita gibi öğrencilere yol çizmeyi amaçlıyor. “Hedefinize koyduğunuz bir basamağa ulaşmayı ya da birçok sorundan kurtulmayı istiyorsanız, beyninizi yönetmeyi, düşüncelerinizi değiştirmeyi öğrenmelisiniz.” düşüncesini savunan İlkay Öztürk, “istek yasası” üzerinde özellikle duruyor. “Bir şeyi şiddetle istemek, düşünce gücünü besleyen çok önemli bir kaynaktır” tezini savunanlardan o da.. “Zor” veya “kazanamam” gibi sözlerin, beyine bu şekilde olumsuz frekansların yüklenmesi son derece sakıncalı… “Büyük Düşünmenin Büyüsü” adlı kitaptan yine bir örnek veriyor: “Yazar Dr. David J. Schwartz şöyle diyor: Uzun süre yapmayı istediğiniz ama yapamayacağınıza inandığınız bir şeyi düşünün. Şimdi onu neden yapamayacağınızla ilgili bir liste yapın. Çoğumuz bir şeyi neden yapamayacağımıza yoğunlaştığımız için arzularımızı yenip, onları mağlup ederiz. Oysa zihinsel odaklaşmamız için değerli olan tek şey, neden yapabileceğimiz konusunda düşünmektir.”
Öğrenmenin farklı versiyonları
Bu arada asıl önemli olan bir başka nokta daha var. Bilgiyi akılda tutmak. “Çağrışım gücü” yardımıyla birçok bilgiyi bellekte tutmak olası. Ama bunun bir tekniği var. Ve bu tekniklerle bellek güçlenebiliyor. “Düşünce gücü” “Hızlı öğrenme” ve “Bellek Geliştirme” CD Rom’larında özellikle bilgileri akılda tutmak için kullanabileceğiniz bir dizi yöntem açıklanıyor. Belleğinizi doğru ve etkin kullanabilmenizi hedefleyen farklı öğrenme yöntemleri öğretiliyor. Beyin, düşünce ve öğrenme ile ilgili bilmek istenen hemen her şey bu CD-Rom’larda bir araya toplanmış. Beynin ve düşünmenin yapısından düşünme stratejilerine kadar hemen herkesin yararlanabileceği çok sayıda konuyu içeren CD’lerde ayrıca düşünmeyi geliştirici sorular ve oyunlar gibi çeşitli bölümler de yer alıyor. Düşünme performansı ile ilgili becerileri geliştirecek bu CD-Rom sayesinde bilgiyi çok daha hızlı ve kolay kullanabilir hale getirmek mümkün.
Öğrenmeyi engelleyen veya zorlaştıran faktörlerle başa çıkmaya çalışan ailelerin hayli işine yarayacak bir ürün. Özellikle ÖSS öncesinde bellek gelişimiyle yakından ilgilenenler için titizlikle hazırlanan bu CD Rom setinde, bu konudaki bütün birikim görsel ve işitsel olarak da desteklenerek anlatılıyor. Eğitim uygulamalarında sadece düşünce ve bellek geliştiren uygulamalar değil, aynı zamanda “Hızlı Okuma” teknikleri de öğretiliyor.
Kimler yaratıcı düşünceye sahip?
Yaratıcı düşünebilme becerisi elde etmenin yanı sıra, yaratıcı düşüncenin nasıl bir kişilikte geliştiğine ilişkin detayların da altını çizmiş İlkay Öztürk. Yalnızca bu tür kişilerde var olan bazı ortak özelliklerden söz ediliyor söz konusu CD Rom’da. Örneğin “yaratıcı kişiler”in ortak özellikleri şöyle sıralanıyor:
1. Değişen yeni durumlara karşı duyarlıdır, dikkatlerini yeni duruma yöneltir ve değişen her koşula kolayca uyum sağlar.
2. Geniş bir bilgi birikimleri vardır.
3. Esnek, özgün ve akıcı düşünebilme becerisine sahiptirler.
4. Sorunları çözerken değişik strateji, yöntem ve araçları kullanırlar.
5. Duyuşsal, mizah, sezgi ve görsel algı güçleri yüksek olduğundan konulara ve sorunlara farklı açılardan yaklaşırlar.
6. Her türlü nesneyi ve kavramı ilişkilendirerek kolayca bağlantı kurar ve böylece konulara kolayca odaklanabilirler.
7. Karşılaştıkları durumlara karşı kolayca değişik senaryolar üretebilirler.
8. Diğerlerinin ihtiyaçlarına, davranışlarına, hislerine ve problemlerine karşı oldukça duyarlıdırlar. Garip ve farklı olan durumları veya nesneleri algılama güçleri yüksektir.
9. Var olan fikirleri, insanları, içerikleri yeni bir amaç için kolayca farklı biçimlere dönüştürebilirler.
Öğrenme kapasitenizi artıran müzikler
CD Rom’da müzik ve zekâ ilişkisi de ele alınmış. Bu bölümde barok müziğin “largo” biçiminde olan geniş bir klasik müzik arşivi sunuluyor. Üretici firma olan CD Rom Data’nın Genel Müdürü İlkay Öztürk (Kendisi aynı zamanda müzisyen) yapılan araştırmalardan söz ediyor: “Örneğin Barok müziğin yavaş ‘largo’ biçiminin rahatlatıcı bir etkisinden söz edilir. Bu etki sonrasında beyinde en iyi öğrenme ve en yüksek yaratıcılık için ideal koşullar oluşur. “Alfa dalga”ları olarak bilinen bir konuma gelen beyinde, öğrenme isteği etkinleşir. Biz Düşünce Gücü CD Rom’unda bu müziklere de yer verdik. Müzikleri dinlediğinizde bedeniniz sakinleşiyor, dolayısıyla enerjinizin büyük bir kısmı beyninize aktarılıyor. Böylece zihninizi tam kapasite çalıştırabilme imkânına kavuşuyorsunuz. ÖSS’ye hazırlananların fonda bu müziklerle çalışmalarını öneririm.”
Problem çözmek zor değil
Problem, kişilerin hedeflerine ulaşmasını önleyen engeller olduğu zaman ortaya çıkıyor. Problemlerin tipine ve zorluğuna göre çözümler de değişiyor. Ancak tüm problem çözümlerinde ortak amaç hedefe ulaşmayı önleyen engelleri ortadan kaldırmak. CD Rom’da “Problem çözme süreci” beş aşamaya yayılmış. Bu aşamalar şöyle:
Sorun tanımlama: Öncelikle problemi oluşturan durumu ve engelleri tarafsız bir biçimde tanımlamaya çalışın.
Hazırlık: Problemle ilgili bilgi toplayın ve değişik çözüm seçenekleri arayın.
Düşünce üretimi ve gelişimi: Topladığınız bilgileri işinize yarayacak bir biçimde düzenleyin.
Kuluçka: Düşüncelerin ve fikirlerin özümsenmesi için bir süre problemi düşünmeyin ve problem dışında etkinliklerle zaman geçirin.
Değerlendirme: Bütün fikir ve düşünceleri değerlendirin ve son olarak uygun çözüme karar verin.
www.gencgelisim.com
Bu yazılarımız da ilginizi çekebilir: