Fİrdevs BURÇAK frdws_x@hotmail.com
Mutluluk… Niye insanoğlu ölmeye başladığı ilk günle elde ettiği hayatının büyük bir kısmını, mutluluğu bulmak için seferber ederek hoyratça harcamıştır? Niye onu yakalayabilmek için, büyük bedeller ödemek zorunda olduğu yalanına inandırmıştır kendini? Üstelik de gerçek mutluluğu, nasıl elde edeceğini çok iyi bilmesine rağmen…
Mutluluk, üzerinde ilerlemekte olduğunuz hayat paradoksunuzda varmayı hedeflediğiniz bir amaç değil, elde ettiğiniz bir sonuçtur sadece.
Farklı zihinlerde farklı anlamlarla eşleşen mutluluk, aslında bir döngü halini almış düşüncelerin ürünüdür. Bu düşünceye ek olarak Oscar Wilde, “İnsanlardan çoğunun mutluluğu ve mutsuzluğu, kendi düşünce ve inanışlarına bağlıdır.” der. İşte bu nedenledir ki, mutluluğu ya da mutsuzluğu insanlar, kendi zihinlerinde şekillendirdikleri düşünceleriyle ve farklı bakış açılarıyla yaratırlar. Olumsuzluğa dair kodlanmış her düşüncenin mutsuzluğa ve olumluluğa dair kodlanmış her düşüncenin mutluluğa itmesi de bundandır. Yani insan, zihnini kontrol edebildiği ölçüde ve yüreğindeki sevgi kadar, kendini mutlu ya da mutsuz edebilir.
Mutluluk, başka bir ifadeyle farkındalıktır. Kişi, toplum dayatmalarından sıyrılıp, kendinde oluşturmayı başardığı öz farkındalığı ölçüsünde yaşar ve hisseder mutluluğu. Dostoyevski’nin de dediği gibi, “Birçok insan mutlu olduğunu bilmediği için mutsuzdur ve en büyük mutluluk, mutsuzluğun kaynağını bilmektir.”
Zaman zaman önünüze çıkan aşılması güç engeller, hayat yolunuzda kolayca ilerlemenize izin vermezler. Bu gibi durumlarda, karşılaştığınız pek çok sorunun sadece sizi bulduğuna ve aşılamayacak kadar zor olduğuna inanırsanız eğer; baştan kaybedersiniz, mutluluğu hak etmeden. Her yeni başlayan günle pek çok insan onlarca sorunla karşı karşıya kalmakta, aynı siz gibi…. Sizden farklı ya da farksız olarak bir kısmı ya karamsarlıktan bir adım ileri atamadığı için mutsuzluk çarkında yok ediyor hayatını acımasızca ya da mutluluğa adadığı hayatının pençelerine takılarak devam ediyor kaldığı yerden, yeni arayışlarla, mutluluğu gerçekleştirmek için. Karamsarlıkta ısrar eden kısım bilseydi eğer, mutsuzluk içinde dahi mutlu olunduğunda ancak gerçek mutluluktan bahsedildiğini, hâlâ bu kadar ısrar eder miydi yerinde saymaktan, bilinmez.
Mutsuzluk için sarf edilen gereksiz pek çok çaba, mutluluk için sarf edilseydi eğer, mutsuzluk kümesine dahil olan insan sayısının bu kadar fazla olmaması gerekirdi. Sadece mutsuzluklarını dile getirerek şikayet etmekten öteye geçemeyen ve özgüveni olmayan bu tür insanlar, hayatlarını yaşamamakla beraber, yaşamlarını kolaylıkla bu uğurda feda edebilirler. Buna karşın, mutsuzluklarını değiştirmek için, kendilerinde cesaret bularak küçük bir adım atmayı başaranlar ise, mutluluğa giden, büyük bir değişimin küçük bir parçası olurlar, farklı olarak.
Mutluluğun formülünü bulmak istediğinizde, bakmanız gereken ilk yer “kendiniz” olmalıdır. Kendinizi diğer insanlarda olmayan eşsiz özelliklerin sahibi olarak adlandırıyor ve aslında size ait olanlarla da yaşayabiliyorsanız, mutlu olmak için yeterli özelliklere sahipsiniz demektir.
Buna rağmen, hâlâ kendinizde bulamadıysanız mutluluğu ya da sizi tatmin etmediyse bulduğunuz kadarı; küçük bir tebessümde, gerçekleşmekte olan hayalinizde, masmavi gökyüzünün derinliklerinde, güzel bir çiçeğin kokusunda, küçük bir çocuğun ışıldayan gözlerinde, sevgi dolu bir kalpte, sevdiğiniz bir melodide onu yakalama olasılığınız çok yüksek. Yeter ki mutluluğa kodlanmış düşüncelerinizle mutlu olmayı gerçekten isteyin ve isterken, mutluluğun formülünün de sizde (zihninizde ve kalbinizde) saklı olduğu gerçeğini hatırlayın. Göreceksiniz ki tüm yollar sizi mutluluğa götürecek.
Mutluluğun tüm zihninizde ve yüreğinizde can bulması dileğiyle…
www.gencgelisim.com
Bu yazılarımız da ilginizi çekebilir: