Kutadgu Bilig ve Yusuf Has Hacib
11. yüzyılın başlarında bugünkü Kırgızistan sınırları içinde yer alan Balasagun’da doğan Yusuf Has Hâcib, asil bir aileye mensuptur. Balasagun’da yazmaya başladığı Kutadgu Bilig (Mutluluk Bilgisi) adlı yapıtını 1069 yılında Kaşgar’da tamamlayarak Karahanlı hakanlarından Ebû Ali Hasan İbn Süleyman Arslan Hakan’a sunmuştur. Bir siyasetnâme veya bir nasihatnâme olarak nitelendirilebilecek Kutadgu Bilig, Yusuf Has Hâcib’in ve içinde yetiştiği çevrenin ilmî ve felsefî birikimi hakkında çok önemli bilgiler vermektedir.
Kutadgu Bilig, her iki dünyada da mutluluğa kavuşmak için …
Kutadgu Bilig ve Yusuf Has Hacib
11. yüzyılın başlarında bugünkü Kırgızistan sınırları içinde yer alan Balasagun’da doğan Yusuf Has Hâcib, asil bir aileye mensuptur. Balasagun’da yazmaya başladığı Kutadgu Bilig (Mutluluk Bilgisi) adlı yapıtını 1069 yılında Kaşgar’da tamamlayarak Karahanlı hakanlarından Ebû Ali Hasan İbn Süleyman Arslan Hakan’a sunmuştur. Bir siyasetnâme veya bir nasihatnâme olarak nitelendirilebilecek Kutadgu Bilig, Yusuf Has Hâcib’in ve içinde yetiştiği çevrenin ilmî ve felsefî birikimi hakkında çok önemli bilgiler vermektedir.
Kutadgu Bilig, her iki dünyada da mutluluğa kavuşmak için gidilmesi gereken yolu göstermek maksadıyla yazılmıştır. Yusuf Has Hâcib’e göre, öteki dünyayı kazanmak için bu dünyadan el etek çekerek yalnızca ibadetle vakit geçirmek doğru değildir; çünkü böyle bir insanın ne kendisine ne de toplumuna bir yararı vardır. Oysa başkalarına yararlı olmayanlar ölülere benzer; bir insanın erdemi, ancak başka insanlar arasındayken belli olur. Asıl din yolu, kötüleri iyileştirmek, cefaya karşı vefa göstermek ve yanlışları bağışlamaktan geçer. İnsanlara hizmet etmek suretiyle faydalı olmak, bir kimseyi, hem bu dünyada hem de öteki dünyada mutlu kılacaktır.
Yusuf Has Hâcib bu yapıtında bilimin değerini de tartışır. Ona göre, alimlerin ilmi, halkın yolunu aydınlatır. İlim, bir meşale gibidir; geceleri yanar ve insanlığa doğru yolu gösterir. Bu nedenle alimlere hürmet göstermek ve ilimlerinden yararlanmaya çalışmak gerekir. Eğer dikkat edilirse, bir alimin ilminin diğerinin ilminden farklı olduğu görülür. Mesela hekimler hastaları tedavi ederler; astronomlar ise yılların, ayların ve günlerin hesabını tutarlar. Bu ilimlerin hepsi de halk için faydalıdır. Alimler, koyun sürüsünün önündeki koç gibidirler; başa geçip sürüyü doğru yola sürerler.
Kutadgu Bilig’den 50 Mesaj
1- Akıl senin için iyi ve yeminli bir dosttur. Bilgi senin için çok merhametli bir kardeştir.
2- Allâh’a sığın, onun emrine itaatsizlik etme!
3- Akıl süsü dil, dil süsü sözdür. İnsanın süsü yüz, yüzün süsü gözdür. İnsan sözünü dili ile söyler; sözü iyi olursa, yüzü parlar.
4- Allah’tan ne gelirse ona râzı ol!
5- Anlayış ve bilgi çok iyi şeydir; eğer bulursan, onları kullan ve uçup göğe çık.
6- Bir insan bütün dünyaya tamamen sahip olsa bile, sonunda dünya kalır; onun kısmetine ancak iki top bez düşer.
7- Bu dünya renkli bir gölge gibidir, onun peşine düşersen kaçar; sen kaçarsan o seni kovalar.
8- Bu dünyanın kusuru bin, meziyeti ise birdir. İnsan bunu nasıl geçirirse, o öyle geçer.
9- Bütün iyilikler bilginin faydasıdır. Bilgi ile göğe dahi yol bulunur.
10- Büyüklük taslayan kibirli ve küstah adam, tatsız ve sevimsiz olur; kibirli insanın itibari günden güne azalır.
11- Eğer kendine candan bağlı birisini arıyorsan, sözün kısası, kendinden daha candan birini bulamazsın.
12- Dâima iyilik yap ki kendin de iyilik bul.
13- Doğan ölür, ondan eser olarak söz kalır. Sözünü iyi söyle, ölümsüz olursun.
14- Elini uzatarak gökteki yıldızları tutsan ve başın göğe değse bile, sonunda sen yine yerdesin.
15- Ey asil insan! İnsanlığı elinden bırakma; insanlığa karşı daima insanlıkla muamele et.
16- İşi adaletle yap, buna gayret et; hiçbir zaman zulüm etme; Allah’a kulluk et ve O’nun kapısına yüz sür.
17- Hangi iş olursa olsun, sen onu tatlı dille karşıla; her işte tatlı dil kullanırsan saadet sana bağlanır.
18- Hiçbir işte acele etme, sabırlı ol, kendini tut; sabırlı insanlar arzularına erişirler.
19- Diline ve gözüne sahip ol, boğazına dikkat et; az ye fakat helal ye.
20- Hangi işe girersen, önce sonunu düşün; sonu düşünülmeyen işler, insana zarar getirir.
21- Başkasının zararını isteme, kendin de zarar verme; hep iyilik yap, kendi heva ve heveslerine hakim ol.
22- Bak, doğan ölür; ondan, eser olarak, söz kalır; sözünü iyi söyle! Ölümsüz olursun.
23- İnsanın bunca zahmet çekmesi hep boğazı ve sırtı içindir; mal toplar, yiyemez; öldükten sonra da vebali altında kalır.
24- Ey nimet sahibi olan kimse, şükret. Şükredene Tanrı nimetini artırır.
25- İnsan nadir değil, insanlık nadirdir. İnsan az değil, doğruluk azdır.
26- İnsanın bunca zahmet çekmesi hep boğazı ve sırtı içindir. Mal toplar, yiyemez; öldükten sonra da vebali altında kalır.
27- Çok mal aç gözlüyü doyurmaz. Ecel gelince pişman olur, fakat artık işini yoluna koyamaz.
28- Akıl bir meşaledir. Kör için göz, ölü vücut için can, dilsiz için sözdür.
29- Kötülük edersen, kötülüğün karşılığı pişmanlıktır. Elinden gelirse, kötülüğün inadına iyilik yap.
30- Çok dinle fakat az konuş. Sözü akıl ile söyle ve bilgi ile süsle.
31- Fenalık cahillikten doğar, hastalıklar kötülükler hep aynı noksanlıktan ileri gelir. Fakat tedavi ile hastalara şifa verilebilir; terbiye ile kötüler iyi edilebilir; okumak yoluyla da bilgisizlere bilgi verilmiş olur.
32- Gönlünü ve dilini doğru tut!
33- Gurur faydasızdır, o insanları kendinden soğutur. Alçak gönüllülük ise insanı yükseltir.
34- Halka faydalı ol, onlara zarar verme!
35- Her mahlûk kendi nasibini alır. Yürüyenler yiyeceklerini ve uçanlar da yemlerini bulurlar.
36- Her sözü söz diye ağzından çıkarma. Lüzumlu olan sözü düşünerek ve ihtiyatla söyle.
37- Her bakımdan tam zengin olmak istersen, kanaatkâr ol. Böylece kendi nasibini elde etmiş olursun.
38- Huzur istersen zahmet ile birlikte gelir. Sevinç istersen kaygı ile birlikte bulunur.
39- İşe acele ile girme, sabır ve yavaş davranarak hareket et. Acele yapılmış olan işler yarın pişmanlık getirir.
40- İnen yükselir, yükselen iner, parlayan söner ve yükselen durur.
41- İnsan, binlerce yaşasa, arzu ettiği şeylere kavuşsa bile, yine dileği bitmez.
42- İnsanı dil kıymetlendirir ve insan onunla saadet bulur. İnsanı dil kıymetten düşürür ve insanın dili yüzünden başı gider.
43- İnsanların seçkini insanlığa faydalı olan insandır. Halk nazarında muteber kimse, merhametli olan insandır.
44- İyi hareket et, kötülerin zararlarını ortadan kaldır!
45- Kara toprak altındaki altın, taştan farksızdır. Oradan çıkınca, beylerin başında tuğ tokası olur.
46- Kimin sana biraz emeği geçerse, sen ona karşılık daha fazlasını yapmalısın.
47- Menfaat sandalyeye benzer; başında taşırsan seni küçültür, ayağının altına alırsan seni yükseltir.
48- Öfke ve gazapla işe yaklaşma; eğer yaklaşırsan, ömrü heder edersin.
49- Söz ağızda iken sahibinin esiridir, ağızdan çıktıktan sonra sahibi onun esirdir.
50- Yalnız kendi menfaatini gözeten dosta gönül bağlama. Fayda görmezse, sana düşman olur, ondan vazgeç.
Halil İbrahim Bereketi
Vaktiyle birbirini çok seven iki kardeş varmış. Büyüğü Halil, küçüğü ise İbrâhim… Halil, evli çocuklu, İbrahim ise bekârmış. Ortak bir tarlaları varmış iki kardeşin. Ne mahsul çıkarsa, pay eder, bununla geçinip giderlermiş. Bir yıl, yine harman yapmışlar buğdayı. İkiye ayırmışlar. İş kalmış taşımaya.
Halil:
– İbrahim kardeşim, ben gidip çuvalları getireyim. Sen buğdayı bekle.
– Peki ağabey, demiş İbrahim.
Ve Halil gitmiş çuval getirmeye. O gidince, düşünmüş İbrahim “Ağabeyim evli, çocuklu. Daha çok buğday lazım onun evine…” diye.
Ve kendi payından bir miktar atmış onunkine.
Az sonra Halil çıkagelmiş.
– Haydi İbrahim, önce sen doldur da taşı ambara.
– Peki ağabey!
İbrahim, kendi yığınından bir çuval doldurup düşmüş yola. O gidince, Halil düşünmüş bu defa. “Çok şükür, ben evliyim, kurulu bir düzenim de var. Ama kardeşim bekâr. O daha çalışıp para biriktirip ev kuracak.” Böyle düşünerek, kendi payından onunkine atmış birkaç kürek. Velhasıl, biri gittiğinde diğeri aktarırmış kardeşinin payına. Birbirlerinden habersiz etmişler akşamı. Bakmışlar ki buğdaylar bir türlü bitmiyor, hatta azalmamış bile.
Bu kadar iyi yürekli iki kardeşin hiçbir işi ters gitmemiş. Ürünleri bereketli, dostlukları ise hep hayırlı olmuş.
“Bereket” denilince, bu kardeşler akla gelir. Birbiri için çabalayan bu bereketin adı ise “Halil İbrahim” bereketidir.
Bu yazılarımız da ilginizi çekebilir: