60 Saniyede Moral Depolama Metodu

0
1176

Ne kadar güçlü, kendinden emin ve kendi ayaklarımızın üzerinde duruyor olursak olalım nihayetinde insanız. Doğamız gereği de kabul görmeye, beğenilmeye, motive edilmeye ihtiyaç duyarız.
Büyük ya da küçük, kadın veya erkek hepimiz takdir görmek için yaşar, hatta bunun biz dünyayı terk ettikten sonra da devam etmesi için elimizden geleni yaparız. Bununda ayıbı yoktur.
Hayat koşullarına bakarsak, hemen herkesin ortak problemleri olduğunu görürüz. Sabahları paldır küldür kendimizi yataktan dışarı zor atıp, öz bakımımızı yapıp sürüne sürüne giyindikten sonra bir acele işimize veya günlük koşuşturmalarımıza yetişmeye çalışırız. Hele büyük bir şehirde yaşıyorsak, zamanımızın önemli bir bölümünün yolda geçmesi …

 

Patricia Muradi
patricia_muradi@yahoo.com

 

Ne kadar güçlü, kendinden emin ve kendi ayaklarımızın üzerinde duruyor olursak olalım nihayetinde insanız. Doğamız gereği de kabul görmeye, beğenilmeye, motive edilmeye ihtiyaç duyarız.

Büyük ya da küçük, kadın veya erkek hepimiz takdir görmek için yaşar, hatta bunun biz dünyayı terk ettikten sonra da devam etmesi için elimizden geleni yaparız. Bununda ayıbı yoktur.

Hayat koşullarına bakarsak, hemen herkesin ortak problemleri olduğunu görürüz. Sabahları paldır küldür kendimizi yataktan dışarı zor atıp, öz bakımımızı yapıp sürüne sürüne giyindikten sonra bir acele işimize veya günlük koşuşturmalarımıza yetişmeye çalışırız. Hele büyük bir şehirde yaşıyorsak, zamanımızın önemli bir bölümünün yolda geçmesi riski olduğundan kimi zaman panik halde günü yakalamaya çalışır dururuz. Bu arada kendimizi unutur, makyaj yapmak ya da tıraş olmak gerekmiyorsa aynaya bile bakmaya gerek görmeyebiliriz.

Zorunlu olarak aynaya gözümüz değdiğinde, bu genellikle boş bir bakış olmaktan öteye gitmez. Neredeyse suratımızdaki sivilceyi bile geçmeye yüz tuttuğunda fark edip hayrete düşeriz.

Beyaz Atlı Takdir Prensini Beklemek

Tamam, aceleniz var, kabul ediyorum zamanınız kısıtlı… Nihayetinde Mars'ta ikamet etmediğimizden hemen hepimiz zaman ile yarışmanın ne kadar güç, aynı zamanda ne denli yorucu ve yıpratıcı olduğunun bilincindeyiz. Ama kendinizi motive etmek adına harcayacak 60 saniyeniz de mi yok?

İnsan olduğumuzu, doğamız gereği takdir edilmek istediğimizi vurguladık. Pekala, o gün etrafımızdaki herkes kendi işleriyle meşgulse ve bizi onaylayacak tek bir cümle duymak şansımız yoksa ne olacak? Gün boyunca 'Beyaz atlı takdir prensi'nin bir şekilde bize ulaşıp takdir etmesini mi bekleyeceğiz?

Elbette bizim dışımızda kalan insanlardan takdir görmek muhteşem bir motivasyon kaynağıdır. Ancak dilerseniz gelin özellikle sabahları bu işi hiç kimselere bırakmadan kendimiz yaparak, güne güzel bir başlangıçla 'Merhaba' diyelim.

1- Güne Kendinize Günaydın Diyerek Başlayın: Unutmayalım, biz birer bireyiz ve tartışmasız değerliyiz. Annemiz, babamız, çocuğumuz, öğrencilerimiz, çalışanlarımız, arkadaşlarımız, hiç kimse için değilse bile bu evrenin bir parçası olduğumuz için biz değerliyiz. O halde her sabah gözümüzü açtığımızda;

* Öncelikle kendimize günaydın diyerek günümüzün güzel geçmesini dileyelim. Kendimize ismimizle hitap ederek, örneğin, 'Sevgili Ayşe, günaydın, bugün bol ışıklı ve güzel bir gün olsun senin için' dediğimizde zannederim buna kimsenin bir itirazı olmaz ve pek fazla da zamanımızı almaz.

* İnsanın kendi kendisine ismi ile seslenmesi başlarda belki biraz komik gelebilir ancak denendiğinde kendimizle iletişime geçtiğimiz ve kendimizi kabul ettiğimiz için mutlak bir fayda sağlayacaktır. Öte yandan kendimize değer verdiğimizde başkalarının ne kadar değerli olduğunu anlamamız  daha kolay olacaktır.

* Bundan sonra sıra elbette diğer aile bireylerine günaydın demeye geldi ki bunu yaparken yüzümüzde bir gülücük olmasına özen gösterelim. Yataktan kalkar kalkmaz, yüz kaslarımıza hareket verip bunu bir gülücükle desteklersek, günün devamında, yüzümüzde bir gülümseme ile dolaşmamız daha da kolaylaşacaktır.

2- Kendinizi Şımartın: Değerli olduğumuzu kabul etikten sonra kendimizi biraz olsun şımartmayı da ihmal etmeyelim.

* Acaba bugün canımız güne kahve ile mi başlamak ister, bir bardak bitki çayıyla mı, yoksa şöyle bir koca bardak süt veya çikolata mı? Genellikle süt veya bitki çayları daha sağlıklıdır, bu kesin; ancak karar size ait, konu da kendinizi şımartmak olduğundan tercihinizi siz yapacaksınız. İçeceğimizi de seçtikten sonra bu aşama da bitti.

* Satırları okuyan bazı arkadaşların şöyle dediğini duyar gibi oluyorum: "Ne kahvesi ne sütü, ben dişlerimi fırçalayıp kendimi evden dışarı zor atıyorum!" Vakti bu kadar kısıtlı olanlara önerim, evlerinde kağıt bardak bulundurmaları olacaktır. Evden çıkarken yanınıza yarım bardak kahve alıp hem yürüyüp hem de yudumlayalım. Denemeden ne kadar keyifli olduğunu tahmin bile edemezsiniz.

3- Aynaya Bakma Zamanı: Pamuk Prenses'in üvey annesi kötü ruhlu cadı bile aynaya bakıp kendisine iltifatlar yağdırarak kendisini motive ediyordu.

* Dikkatinizi kendinize odaklayarak aynaya bakın. Sakın kenarda devrik duran  diş macunu tüpüne veya arkalarda asılı duran ancak düzeltilmesi gereken havluya falan takılmayın. Sadece kendinize bakın. Kendinize iyi olan ve beğendiğiniz bir yönünüz için iltifat edin. Bugünkü iltifat sebebiniz, çocuklarla iyi iletişim kurmanız veya bir önceki gün başardığınıza inandığınız güzel bir iş olabilir. Konunun çok önemli olması gerekmiyor, sadece sizin beğenmiş olmanız yeterli. Kendinizi bu ufak başarı ile güzel ve değerli bulduğunuzu sesli olarak  ifade edin.

* Bunu yaptıktan sonra hoşunuza giden fiziki bir özelliğinizi seçerek yine kendinize bu konuyu vurgulayın. "Saçların çok parlak" veya "Bu  yeni  diş  macunu dişlerini daha çok beyazlattı" gibi basit bir şey olabilir. Hiçbirimiz dünya güzeli veya kusursuz yakışıklı değiliz. Sonuç olarak herkesin bir dönem taptığı, benzemek için uğraş verdiği Marilyn Monroe bile kendisini beğenmediği bir dönem geçirmiş.

* Evden ayrılıp yola çıktığınızda, karşınıza çıkan ağaçlara, çiçeklere bakmayı, tanıdıklarınıza gülümseyerek günaydın demeyi de ihmal etmeyin. Çiçeklere bakmak sizi rahatlatacak, tanıdıklarınıza günaydın demekse hem onların hem sizin kendinizi daha iyi hissetmenize yardımcı olacaktır.

* Güne güzel bir moralle başlamak öncelikle kendimize olan sorumluluğumuzdur. Elbette gün içerisinde iyi, kötü, stresli olaylar gelip bizi bulacak ve kaçınılmaz olarak moralimizin de bozulduğu anlar yaşanacaktır. Bunların hayatın normal cilveleri olduğunu aklımızda tutup yaşadığımız sürece kimi zaman bizi rahatsız edebileceklerini kabuk etmek gerekir.

Önemli olan, kendimizi olayları karşılayacak denli güçlü hissetmemizdir. Güne güzel bir başlangıç yapmaksa durumu kolaylaştıracaktır. Bu arada, kendimize günaydın dememiz, bir içecek ikram edip tercih hakkı tanımamız veya ufak birkaç iltifat sözü söylememiz acaba 60 saniyeden fazla zamanımızı almış mıdır? Almamıştır diye düşünüyorum. O zaman lütfen güne güzel bir moralle başlamak adına bu bir dakikayı kendinizden esirgemeyin. Sevgiyle kalın…

 

Charles Baudelaire'den Yaşam Dersleri 

19. yüzyılın en önemli Fransız şair ve yazarlarından Charles Baudelaire (9 Nisan 1821-31 Ağustos 1867) şiirlerini derlediği Kötülük Çiçekleri (Les Fleurs du Mal) ve düzyazılarından oluşan Paris Sıkıntısı (Le Spleen de Paris) ile 20. yüzyılda pek çok şair ve yazarı derinden etkiledi. Yalnızlık sevdalısı, iflah olmaz melankolik Baudelaire'in eserlerinden seçtiğimiz sözler aşağıda sizleri bekliyor.

=Her zaman bir şair ol. Düzyazıda bile…
=İnsan mutsuzdur belki, ama arzuyla kıvranan sanatçı mutludur!
=Güneşler ki en derin denizlerde yıkanır.
=Etrafımdaki insanlara ürkünçlük ve tedirginlik hissettirdiğimde yalnızlığı ele geçirmiş olacağım.
=Hem bıçağım hem de yara/hem yanağım hem de tokat/hem kurbanım hem de cellat/ezen ve ezilen çarkta…
=Sağlıklı bir adam yemek yemeden iki gün yaşayabilir ancak şiir olmadan asla…
=Hiç sevmem çizgilerin bozduğu hareketi/gülemediğim gibi, sevmem ağlamayı da…
=İçinde melankoli olmayan bir güzelliği kabul etmem çok zor.
=Kralı gibiyim yağmurlu bir ülkenin/zengin, ama güçsüz, genç, yine de çok geçkin…
=Bu yaşam her hastası yatak değiştirme saplantısına kapılmış bir hastanedir.
=Bir sanatçı ancak iki niteliğini hiçbir biçimde göz ardı etmiyorsa sanatçıdır. Bu iki nitelik, aynı anda hem kendisi hem de bir başkası olabilme gücüdür.
=Güzel ve soylu olan her şey, akıl ve hesap işidir.
=Sen, hür adam, seveceksin denizi her zaman/deniz aynandır senin, kendini seyredersin bakarken/akıp giden dalgaların ardından/sen de o kadar acı bir girdaba benzersin…
=Ben nerede değilsem, orada iyi olacakmışım gibi gelir.
=Gerçek bize kendini rüyalarda gösterir.
=Kötü olan kendiliğinden, çaba gerektirmeden, doğal yollarla gerçekleşir. İyi olan ise her zaman bir sanat eseridir.
=Hatırlamak, acı çekmenin farklı bir biçimidir.
=Wagner'i severim, fakat tercih ettiğim müzik, kuyruğu pencereye sıkışan ve kurtulmak için pencere camını tırmalayan kedinin çıkardığı sestir.
=Özgünlüğümüz, geçen zamanın hassasiyetimiz üzerinde bıraktığı izlerden ibarettir.
=Dans, müzikte saklı olan tüm gizemi ortaya çıkarır ve insan olmanın değerini ifade eder. Dans, kolların ve bacakların şiiridir.
=Perdelerin ardında olan ve hayatın açık ettiği her şeye yönelik doymak bilmez susuzluk, ölümsüzlüğümüzün yaşayan kanıtıdır.
=Dünya, yanlış anlamalar üzerine döner.
=Kadınlarla en iyi geçinen erkekler, onlar olmadan gayet iyi yaşayanlardır.
=Her zaman sarhoş olmalı. Her şey bunda. Tek sorun bu. Omuzlarınızı ezen, sizi toprağa doğru çeken zamanın korkunç ağırlığını duymamak için, durmamacasına sarhoş olmalısınız. Ama neyle? Şarapla, şiirle ya da erdemle, nasıl isterseniz. Ama sarhoş olun…
=Saygıya değer üç varlık var: Rahip, savaşçı ve ozan. Bilmek, öldürmek ve yaratmak… Öteki insanlar angaryacı sürüsüdür, ahır için yaratılmıştır, meslek denilen şeyleri uygulamak için…

LEAVE A REPLY

Lütfen yorumunuzu giriniz
Lütfen adınızı yazınız