Önemli işler: Çocuklar, yaptıkları işin değerini görmelidirler. Her ne yapıyorlarsa edindikleri tecrübenin de değerini bilmelidirler. Şu sözü çok severim: Tecrübe, istediğini elde edemediğinizde kazandıklarınızdır.
Anlamlı bir amaç: İnsan, manevi bir varlıktır. Eğer tek amacımız beslenmek ve neslimizi devam ettirmek olsaydı, şu anda okuduklarınızın da bir anlamı olmazdı. İnsan, anlam aramaktadır. Dolayısıyla önceki sayfalarda konuştuğumuz gibi çocuklarınıza amaç belirleyin ve onun için değerli olmasını sağlayın.
Hedef paylaşımı: Bebekken çocuğunuz için hedefler belirlemiştiniz. Örneğin; kendi başına giyinebilmeyi öğrenmesi gibi. Zaman geçtikçe, hedef belirleme sürecinin parçası olmak, onları motive edecektir. Aile hedefleri içinse çocuğunuzun fikrinin alınması, çocuğa, kendisine ihtiyaç duyulduğunu hissettirir. Bir fark yarattıklarını görmekten, duymaktan ve hissetmekten hoşlanırlar.
Olumlu doyumsuzluk: Bir hedefi başarmak istiyorsanız “aç olmalısınız.” Doyumsuzluk, motivasyonun tek kelimelik tanımıdır. Önemli olan, bu enerjiyi etkili şekilde değerlendirmektir.
Takdir: Ünlü psikoloji kuramcısı Maslow’un ihtiyaçlar hiyerarşisinde, takdir ihtiyacı kendini gerçekleştirme ihtiyacından hemen önce gelir. Herkes yaptıklarının değer görmesini ve takdir edilmesini ister. Çocuklarınıza bunu gösterin, söyleyin ve hissettirin.
Net beklentiler: İnsanlar ne yapacaklarını bildiklerinde motivasyonlu olurlar. Hedefler, beklentiler ve sorumluluklar açıkça anlaşıldığında motivasyon yükselir.
Bu konudaki ilk çalışmalardan birinde, Rosen ve D’Andrade, başarı motivasyonunun anne babanın çocukla kurduğu etkileşim tarzıyla çok ilgili olduğunu gösterdiler. Bir araştırmalarında çocuklara, anne babaları tarafından izlenirken yapacakları zor bir görev verdiler. Gözleri bağlanan çocuklardan, tuğlalardan mümkün olduğunca yüksek bir kule yapmalarını istediler. Sonra da kuleyi yapmak için çocukların ne kadar sıkı çalıştıklarına, kuleyi mümkün olduğunca yükseltmek için ne kadar çaba sarf ettiklerine dikkat ettiler. Böylece çocukların başarı motivasyonunun düzeyi hakkında fikir edineceklerdi. Çocuklar görevi tamamlamaya çalışırken anne babaları yakından gözlemleyen Rosen ve D’Andrade, başarı güdüsü yüksek düzeydeki çocukların anne babalarının onları sürekli övdüğünü ve teşvik ettiğini gördüler. Başarı motivasyonu düşük çocukların anne babalarıysa, çocuklarından çok başarılı olmalarını beklemiyor, onları fazla teşvik etmiyorlardı. Teşvik ve hak edilmiş övgü, çocukları bir işi iyi yapmaya motive etmek açısından maddi ödülden çok daha etkilidir. Burada özellikle hak edilmiş övgü kavramına dikkat çekmekte fayda görüyoruz. Çocukların kişiliğine yapılmış fazladan övgüler, benlik şişmesine neden olabilir.
Özlem Aktaş İnci Aktaş
Çocuğunuzun Koçu Olun kitabından