Sizin Kirazınız Hangisi?

0
857

 

 

Öğrencileriyle hayata dair sohbet eden öğretmen, bir kış günü farklı bir deneyim yaşamak ve yaşatmak ister. Derslikte başladığı sohbetin geri kalan kısmını dışarıda devam etmek istediğini söyler ve öğrencileriyle birlikte okul bahçesine çıkar. Gece yoğun kar yağışı olmuş ve kar kalınlığı neredeyse yarım metreye ulaşmıştır. Henüz ilk ders olduğu için teneffüse çıkılmamış ve karların üzerinde gezilmemiştir.

Öğretmen, öğrencilerinden tıpkı beden eğitimi dersinde olduğu gibi saf düzeninde sıra olmalarını ister. Her iki yana kollarını açtırır ve iki kol genişliğinde aralarında mesafe oluşmasını sağlar. Kendisi de saf düzeninde öğrencilerin yanında durur ve yaklaşık 50 metre uzaklarında karşılarında bulunan ağaçlığa kadar yürümelerini ister. Ancak normal bir yürüyüş olmayacaktır bu. Yüksekliği yarım metreyi bulan karların üzerinde sendelemeden, düşmeden ve en önemlisi zikzak çizmeden dosdoğru yürüyeceklerdir. Karşıya vardıklarında, kendi izlerine ve arkadaşlarının izlerine bakacaklar, en doğru izlere sahip olan yarışmayı kazanacaktır.

Öğrenciler, böyle bir yarışmanın mantığını merak ederler. Öğretmenlerinden niçin böyle etkinlik gerçekleştirdiğini sorarlar. Fakat öğretmen, sorulara yarışma sonunda cevap vereceğini söyler. Öğretmenlerini çok seven öğrenciler, diz kapaklarına kadar kara batıp çıkma pahasına yarışmaya başlarlar. Önce biraz zorlanırlar, bazı öğrenciler birkaç adım attıktan sonra düşer ve yarışmadan elenirler. Sonra kar üzerinde yalpalayan ve zikzaklar çizenleri görünce gülmeye başlarlar. Öğrencilerin çoğu elenmiş olsa da on öğrenci karşıdaki ağaçlığa varmayı başarır. Hepsi de vardığı yerde durur ve geriye dönüp izleri kontrol etmeye başlarlar.

Öğretmen de öğrencileri gibi karşı ağaçlık alana gider ve sendeleyip düşmeden karşıya varabilen on öğrencinin izlerini kontrol eder. Dokuz öğrencinin ayak izlerindeki sağa sola kaymaları gösterir. Oysa içlerinden Kasım ismindeki öğrencinin, ayak izleri ip gibi dosdoğru görünmektedir. Diğer öğrenciler de yarışmayı, Kasım’ın kazandığını kabul ederler. Merakla öğretmene yönelirler. Yarışma ile neyi amaçladığını sorarlar. Öğretmen yine cevap vermez. Öğretmen, Kasım’a dönerek nasıl dosdoğru yürümeyi başardığını sorar. Kasım bunun çok kolay olduğunu söyler ve püf noktasını açıklar:

Öğretmenim, yarışmaya başlarken kendime bir hedef bulmam gerekiyordu ve ben tam karşımdaki kiraz ağacını hedef aldım. Yarışa ilk başladığım andan itibaren, kiraz ağacından gözümü hiç ayırmadım. Başka bir şeye bakmadım. Başka bir şey düşünmedim. Sadece kiraz ağacına baktım ve yürüdüm. Kiraz ağacının yanına gelince de durdum. Hepsi bu kadar.

Öğretmen, aradığı cevabı bulmuş gibi gülümsedi. Kasım’a teşekkür etti ve diğer öğrencileri de çağırarak halka halinde etrafında topladı. Öğrencilerin meraklı gözlerle kendisine baktığını gördü ve bir açıklama beklediklerini hissetti. Daha fazla bekletmek istemedi:

Arkadaşlar, yaşadığımız hayat bize sürekli sürprizler sunar. Dünün keşkeleri ve yarının kuşkuları ile hayatınızı mahvetmenizi istemem. Ama yaşamın bize sundukları ile yetinmeyip, başarılı bir hayatımız olsun istiyorsak; mutlaka hedeflerimiz olmalı. Yaşamımızı hedeflerimiz doğrultusunda dizayn edebiliriz. Hedeflerimize göre yönlendirmeler yapabiliriz. Şayet hedefimize tam odaklanma sağlamış isek, hayatın sürprizlerine karşı B planımız olur. Koşullar çok zor olursa C,D,E planları bile geliştirebiliriz. Ve tıpkı Kasım gibi hedefimize mutlaka ulaşırız. Yeter ki, hedefimiz sağlam olsun.

Öğrenciler, çok sevdikleri öğretmenlerinin yine sıra dışı bir anlatımla sunduğu güzel mesajı almışlardı. Ancak, zihinlerdeki karışıklık tam anlamıyla giderilmiş değildi. Ayla ve Ceren aynı anda parmak kaldırdılar ve aynı anda konuştular:

Öğretmenim sağlam hedef ne demektir?

Öğretmenim hedefimiz ne olursa olsun, mutlaka ulaşabilir miyiz?

Öğretmen, her iki soruya da aynı anda cevap vermek istedi:

Belirlediğimiz hedefin bazı özellikleri taşıması gerekir. Elbette herkesin hedefi farklı olabilir. Fakat hedeflerimiz standart testlerden geçmiş olmalıdır. Öncelikle hedeflerimiz, akılcı olmalıdır. Yani bizim kapasitemize, yeteneğimize, yetersizliklerimize uygun olmalıdır. Açık ve anlaşılır olmalıdır. Ölçülebilir ve yazılabilir olmalıdır. Ne yaparsak hedefimize ulaşmış oluruz ya da neyi gerçekleştiremezsek hedefimize ulaşamamış sayılırız? Belirlediğimiz hedefler, bu soruların cevabını karşılıyorsa bu hedef sağlam bir hedeftir ve başarıya ulaşma ihtimali çok yüksektir. Anlatabildim mi?

Anlaşıldı öğretmenim.

Bu sözler koro halinde çıkmıştı. Öğretmen, mesajını vermiş olmanın rahatlığı ile öğrencilerini eğlenceye davet etti:

Arkadaşlar! Aranızda kartopu oynamak istemeyen var mı?

Hayır!

O derste öğrenciler, hem güzel bir yaşam deneyimi kazandılar. Hem de gönüllerince eğlendiler.

“Gideceği limanı belli olmayan gemiye, hiçbir rüzgâr fayda etmez.”

Michel de Montaigne

 

*

Yusuf YEŞİLKAYA

www.yusufyesilkaya.com

yusufyesilkaya@gmail.com

LEAVE A REPLY

Lütfen yorumunuzu giriniz
Lütfen adınızı yazınız