HÜNER, YOLU OLMAYAN YERE, YOL BULMAKTIR
Afrika kâşiflerinden gezgin David Livingstone’a Güney Afrika’daki bir dernek şu mektubu göndermişti:
– Bulunduğunuz yere ulaştıracak iyi bir yol buldunuz mu? Eğer buldunuzsa, bize bildirin de size katılmak isteyenleri yanınıza gönderelim.
Livingstone’un bu isteğe cevabı şu oldu:
– Eğer buraya iyi yol varsa gelmek isteyenleri ben istemiyorum. Benim, yol olmadığı halde buraya gelmek isteyenlere ihtiyacım var.
Yolu olan yere herkes gider.
Hüner, yolu olmayan yere varmayı başarmaktır.
Tüm keşifler, bu gibi azimli insanların eseridir.
TATİL YERİ
Bir yaz gecesi, Edison laboratuardan evine döndüğü zaman, karısı ona şu teklifi yapmıştı: – Uzun zamandır hiç istirahat etmeden çalışıyorsun. Tatile çıksan iyi olur. Edison, karısına: -Ama nereye gideceğim? diye sordu. Kadın: – Dünyada en çok gitmek, görmek istediğin yer neresi ise, oraya git! dedi.
-Pekâla, dedi Edison. Yarın o yere gideceğim. Ve ertesi sabah, yine laboratuarına gitti. Bir araştırma ve ilim adamının tatili de, istirahatı da çalışmasının içindedir, ilmî keşif ve başarılar kadar, hiçbir şey onu dinlendiremez.
İYİ OLMANIN FORMÜLÜ
Nobel Edebiyat ödülü sahibi Amerikalı romancı William Paulkner,
“iyi bir romancı olmak için nasıl bir formül tavsiye edersiniz?”
Sorusuna şu cevabı vermişti:
– Yapabileceğinin en iyisini yapmak, yeterli sayılmaz.
Yapabileceğini bildiğinden de yükseğinin rüyasını gör ve her zaman o hedefe ulaşmaya çalış.
Çağdaşlarından veya senden öncekilerden daha iyi olmaya gayret et. Kendini aşmaya bak.
HER GÜN YENİ BİR ADIM
Birkaç gün sabun satmaya gittiği fakat olumsuz yanıt aldığı firma yöneticileriyle yeniden görüşme talep eden adam:
‘’Beyefendi, bu gün size tekrar sabun satmaya gelmedim. Geçen defa niçin size sabun satamadım? Acaba eksikliğim nedir? Sizinle konşurken nerede hata yaptım? Kıyafetim mi uygun değildi? Davranışım mı bozuktu? Lütfen beni tenkit ediniz ve bunları çekinmeden söyleyiniz’’ dedi.
Bunu alışkanlık haline getiren, Colgate firması hesabına sabun satan bu adam diğer sokak pazarlamacılarından ayıran özelliği ise kendi eksik yanları ile yüzleşmeye cesaret edebilmesiydi.
Hatalarını gidererek iyileşme yolunda her gün yeni bir bir adım atan bu genç adam, bu gün Colgate – Palmovive – peet sabun şirketi’nin en çok kazanan yöneticilerinden biri olmayı başardı.
KAVAK İLE KABAK
Ulu bir kavak ağacının yanında bir kabak filizi boy göstermiştir. Bahar ilerledikçe bitki kavak ağacına sarılarak yükselmeye başlamış.
Yağmurların ve güneşin etkisiyle müthiş bir hızla büyümüş ve neredeyse kavak ağacıyla aynı boya gelmiş.
Bir gün dayanamayıp sormuş kavağa:
‘’Sen kaç ayda bu hale geldin ağaç?’’
‘’On yılda,’’ demiş kavak.
‘’On yıldamı?’’ diye gülmüş ve çiçeklerini sallamış kabak.
‘’Ben neredeyse iki ayda seninle aynı boya geldim bak!’’
‘’Doğru,’’ demiş ağaç.’’Doğru’’
Günler günleri kovalamış ve sonbaharın ilk rüzğarları başladığında kabak önce üşümeye sonra yapraklarını düşürmeye, soğuklar arttıkça da aşağıya doğru inmeye başlamış. Sormuş endişeyle kavağa:
‘’Neler oluyor bana ağaç?’’
‘’Ölüyorsun,’’demiş kavak.
‘’Niçin?’’
‘’Benim on yılda geldiğim yere, sen iki ayda gelmeye çalıştığın için.’’
‘’Dik tepelere tırmanmak için, başta yavaş yürümek gerekir.’’ William Shakesper
BALTAMIZI BİLEMEK
İki arkadaş ormanda ağaç kesme işi almışlardı.
Birinci adam işe oldukça hızlı başlamış. Sabah erkenden kalkıyor, hiç durup dinlenmeden, hatta öğle yemeği bile yemeden çalışyor, akşam da evine diğer arkadaşında geç gidiyormuş.
İkinci adam, arkadaşı kadar çalışmıyordu. Yorulduğunda mola veriyor ve akşam hava kararmaya başlayınca da evinin yolunu tutuyordu.
Bir hafta geçmişti çalışmaya başlayalı. Birinci adam ne kadar çalıştığını görmek için,’’Kestiğimiz ağaçları sayalım’’ teklifinde bulundu.
Saydılar. Sonuç şaşırtıcıydı.
İkinci adam arkadaşından daha fazla ağaç kesmişti.
Birinci adam öfkelendi:’’Bu nasıl olabilir? Bir hafta boyunca durup dinlenmeden çalıştım. Ama sen işe benden geç gelip erken gittin, gün boyunca verdiğin molalarla dinlendin. Bu nasıl adalet ve nasıl iştirki senin kestiğin ağaçlar benimkinden fazla?’’
İkinci adam sakin ve kendinden emin bir tavırla arkadaşını yanıtladı.
‘’Bunda anlaşılmayacak bir şey yok; sen durmadan çalışırken, ben arada bir dinleniyor, bir yandan da baltamı biliyordum. İnsanın baltası keskin olunca, ağaçları daha az çaba ile kesebiliyor.
‘’Tanrı bize iki yuvarlak organ verdi. Biri düşünmek, diğeri oturmak için. Başarı hangisini kullandığınıza bağlıdır. Ann Landers
BANDOCU BAŞI
Daha on üç yaşımda olamam karşın kendime oldukça güvenen bir çocuktum. Bu nedenle de o yıl küçük kasabamızın davul ve borazan topluluğu ‘’ The Apple Arrows’’ bandosunun önünde yürümeye gönüllü oldum.
Çubuk çevirme konusunda pekiyi değildim. Yürüyüş çalışmalarında da tökezlememe karşın jimnastik becerilerin nedeniyle bu önemli görevin bana verildiğini düşünüyordum.
Sonunda büyük yürüyüş günü geldi ve ben çubuğumu atmaya, çevirmeye, bandomu kalabalık yürüyüş yolu boyunca yürütmeye başladım. Ailem, arkadaşlarım hatta en sevdiğim öğretmenlerim bu yeni görevimde beni alkışlamak için gelmişlerdi. Bu benim için çok büyük bir deneyimdi; düşümün gerçekleşmesinin tadını çıkarıyordum.
Birden omzumda sert bir el hissettim ve kulağımın dibinde rahatsız edici bir ses duydum. Bu el bve ses bando müdürüne aitti. Beni tam zamanında çevirmişti. Ben de böylece bandonun iki blok ötedeki yöne doğru ilerlediğini görebildim.
O gün aldığım derslere gelince:
. Kendinizi çok ciddiye almayın.
. Lider olabilmek için içgüdü ve kendini beğenmişliğin ötesinde şeyler gerekir.
. İyi bir lider okların doğru yönü gösterdiğinden emin olamak için arkasına da bakar.
. Ne kadar koşarsanız koşun ters yönde ilerleyen bir grubu yakalamanız zordur.
Candis Fancher