Nasıl İradeli Olunur?

0
1303

Sözcük kapsamında irade, ‘İnsanın herhangi bir eylemi gerekleştirme yolunda iç ve dış koşullarıyla belirlenen bilinçli kararlılığı’ olarak tanımlanabilir.
İrade, ruh bilim açısından ise, itici bir güç ve bilim yetişidir. Duygusallığa karşıt olarak ussallık anlamında kullanılır. İnsan iradeli veya iradesiz olarak doğmaz. İrade, bireyin toplumsal deney ve bilgilerinden doğar.
İradenin iki temel bileşeni vardır. Bunlardan biricisi ‘seçme ve karar verme’, ikincisi ise ‘eylemdir.’

1. Seçme ve karar verme: Kişi zor istemlerini eyleme dönüştürebildiğinde iradesini kullanmış olur. Özgür seçimler yapamadığımız zaman, seçim yapsak bile bu seçimler doğrultusunda eylemde bulunamadığımız zaman bir irade eksikliği yaşarız. İrade eksikliği gösterdiğimizde de kalitesi düşük bir varoluş sergilemiş oluruz. İradenin yaşamımızdaki temel işlevi, kişiye çevresini kontrol etme fırsatını vermesidir.
Önemli önemsiz pek çok konuda iradeli davranışa ihtiyacımız vardır. Meslek seçerken, iş veya eş seçerken, gömlek alırken bile irademizi sergilemeye ihtiyacımız vardır.
Doğmak elimizde değildir, ölmemek de elimizde değil (bunları kabul etmeliyiz), ancak bu ikisi arasında nasıl bir ömür süreceğimiz elimizdedir ve yapacağımız seçimlere bağlıdır.

2. iradenin ikinci boyutu ‘eylem’: Yaptığımız seçimler, gözlenebilir nitelikte olur veya olmaz. Eylemde bulunduğumuzda, yaptığımız seçimler gözlenir hale gelir.

Bir kişinin eylemleri başlıca iki nedene dayanabilir: İlk neden; eylem, bireyin kendi seçimine dayanabilir: Eğer kendi seçimlerimize dayanarak eylemde bulunursak, bu durumda irademizi sergiliyoruz demektir. Örneğin, içimizdeki isteklere uygun bir meslek seçmişsek ve bu mesleğe adım atmışsak, bu konuda irademizi sergilediğimiz söylenebilir.

İkinci neden; bireyin eylemi, başkalarının seçimlerine dayanabilir: Eğer başkalarının seçimlerine dayanarak eylemde bulunuyorsak, irademizi sergilemiyoruz demektir. Bu koşulda eylemlerimiz bir başka iradenin ürünüdür. Örneğin; çevremizin isteklerine kapılarak, bize uygun olmayan bir mesleğe girmişsek, bu konuda kendi irademizi sergilemediğimizi düşünebiliriz.
Gerek isteklerimize uygun seçimler yapabilmek, gerek bu seçimleri eyleme dönüştürebilmek, insanların kendilerini ve birbirlerini eğitmeleri ile mümkündür. İrade eğitimi her yaşta olasıdır; ancak bu eğitimin çocuklara verilmesi daha işlevsel olabilir. Çocuklara irade eğitimi vermek istediğimizde temel strateji ve yaklaşımımız, çocuğun tek başına verebileceği temel bir takım kararları ona bırakmak olmalıdır. Bir takım küçük kararları sürekli çocuklar adına verdiğimiz zaman, onları gelecekte zor seçimler yapamayan, iradesi zayıf bireyler haline getiririz.
Bu çerçevede irdelendiğinde, sorumluluğu ötekine atmak, değişmeye direncin bir göstergesidir.

Başımıza gelenlerin sorumluluğunu başkalarına yüklediğimizde, satır arasında farkında olmadan şunu söylemiş oluruz:
‘Başıma gelenlerin sorumluluğu bana değil, bir başkasına ait; o halde içinde bulunduğum durumdan kurtulmam için bir şeyler yapmamın faydası yok.’ Bu düşünce şekli yanlıştır, yanlıdır, bir şeyler yapmaya direncin ifadesidir.
Sorumluluğu başkalarına atmak, başlıca iki alanda sorun yaratır. Bireylerin ruhsal sorunlardan kurtulmalarını güçleştirir, bunun yanı sıra toplumların ve organizasyonların gelişmelerini engeller ve bir anlamda onların ruh sağlıklarını ve yönetim sağlıklarını bozar.
İsteğe bağlı eylemler: Yapmak ve yapmamak bireyin elindedir. Birey, kendi iradesi ile bunu ister ve yapar. O yüzden birey, kendi yaptığı işlerden sorumlu olur. Okumak, çalmak, çalmamak, yapmak, yapmamak… gibi. İnsan, kendisinde bulunan ve bir bütün olarak kabul edilen iradesini kullanarak bu hareketleri yapar. Örneğin; bireyin önünde gece kulübüne, sinemaya, ibadet mekânına veya kütüphaneye gitmek veya gitmemek şeklinde tercihler bulunsa, insanın bunlardan birini tercih etmesi istense, bu takdirde insanda hem düşünsel iradenin, eylemsel iradenin varlığı görülür. Söz konusu insan, bu mekânlardan birine gidip gitmeme noktasında düşünsel, bunlardan birini tercih ettiğinde ise eylemsel iradesini kullanma halindedir. Gerçekte insan yaşamı, sürekli bir tercihler zinciri şeklinde
devam edip gitmektedir. İnsan kendisinde bulunan iradeyi kullanarak hayatına yön ve şekil verir.

Eylemlerinden sorumlu olur. Bu eylemlerinde kendisi tercih yaptığından, herhangi bir şeye mecbur değildir. Böylece bu yönüyle yapılan tercihler, hayat boyu bireyin uygulamaları ve yaşam tarzını oluşturur. İsteğe Bağlı olmadan yapılan eylemler (refleks hareketler): İnsanların kendi iradesi ve isteği olmadan oluşan eylem ve hareketlerdir. İnsanın acıkması, hasta olması, unutması ve yanılması gibi hareket ve eylemler olup, bu olgular iradenin etki ve kapsama alanına girmeyen eylemlerdir.

Kaynak : http://www.sayginnlp.com

LEAVE A REPLY

Lütfen yorumunuzu giriniz
Lütfen adınızı yazınız