İnsanlar, dış dünyadan gelen mesajları beş duyuları ve algısal filtreleri aracılığıyla süzgeçten geçirerek içeri alırlar. Hepimiz bu mesajları kendi dünyamızda kendi genellemelerimiz, dil kalıplarımız, değerlerimiz ve deneyimlerimiz doğrultusunda işleriz. İşlenen bilgi, dış dünyaya kullandığımız sözel dil ve beden dili olarak geri döner. Dış dünyadan gelen mesajları aynı zihinsel kalıpları kullanarak işlediğimiz zaman, kendimizi aynı davranış kalıplarını kullanarak gerçekleştirmiş oluruz. Kişilik özellikleri olarak tanımlanan bu davranış kalıpları, rutin zihinsel alışkanlıklarımızın rutin sonuçlarıdır.
İnsanlar davranış kalıpları açısından farklılıklar gösterirler. Gerek özel yaşamımızda, gerekse iş hayatımızda karşılaştığımız insanların farklılıklar göstermesi, bir orkestrada birbirinden farklı enstrümanların yer alması kadar doğaldır. Her biri ayrı ses çıkarmasına rağmen bir arada oluşturdukları uyum sonucu ortaya çıkan melodi mükemmeldir.
BELGİN ÖĞREK
belginogrek@hotmail.com
İnsanlar, dış dünyadan gelen mesajları beş duyuları ve algısal filtreleri aracılığıyla süzgeçten geçirerek içeri alırlar. Hepimiz bu mesajları kendi dünyamızda kendi genellemelerimiz, dil kalıplarımız, değerlerimiz ve deneyimlerimiz doğrultusunda işleriz. İşlenen bilgi, dış dünyaya kullandığımız sözel dil ve beden dili olarak geri döner. Dış dünyadan gelen mesajları aynı zihinsel kalıpları kullanarak işlediğimiz zaman, kendimizi aynı davranış kalıplarını kullanarak gerçekleştirmiş oluruz. Kişilik özellikleri olarak tanımlanan bu davranış kalıpları, rutin zihinsel alışkanlıklarımızın rutin sonuçlarıdır.
İnsanlar davranış kalıpları açısından farklılıklar gösterirler. Gerek özel yaşamımızda, gerekse iş hayatımızda karşılaştığımız insanların farklılıklar göstermesi, bir orkestrada birbirinden farklı enstrümanların yer alması kadar doğaldır. Her biri ayrı ses çıkarmasına rağmen bir arada oluşturdukları uyum sonucu ortaya çıkan melodi mükemmeldir.
Farklılıkları fark etmek, yani kendimizin ve çevremizdekilerin kullandıkları kalıpları anlamak iletişim, motivasyon, verimlilik dahil pek çok alanda fark yaratır. İş yerinde, okulda, aile ve arkadaş çevremizde ilişkilerimiz güçlenir, performansımız artar. Bu kalıpların farkına varamadığımız durumlarda ise aynı tür sorunları tekrar tekrar yaşarız. Bu sorunları kaderimiz gibi kabul ederiz. “Bu tür insanlar neden hep beni buluyor?” diyen insan sayısı küçümsenmeyecek kadar çoktur.
İnsanların sıklıkla kullandığı bazı zihinsel alışkanlıklar şunlardır:
Kurallar: Bazı insanlar kurallar ile yaşamayı tercih eder, prosedürlere harfiyen uyarlar. Şayet kurallar yoksa kendileri derhal oluştururlar. Kuralların sıkı sıkıya takip edildiği iş yerlerinde verimlilikleri artar.
Kimileri de kurallardan sıkılırlar. Kuralları esnetmenin, onları koşullara uydurmanın yollarını ararlar. Kendilerine tek tip kural yerine seçenekler sunulmasını tercih ederler. Prosedürlerin geçerli olduğu yerde yaratıcılıkları ve özgürlükleri kısıtlandığı için mutsuz olurlar.
Değerlendirme: Bazı insanlar herhangi bir konuda değerlendirme yaparken daha çok kendi fikirlerini esas alırlar. Yaptıkları bir işi öncelikle kendilerinin beğenmesi önemlidir. İç motivasyonları güçlüdür.
Bazıları içinse başkalarının fikirleri daha önemlidir. Bunlar diğer insanların beğenisine, takdir etmesine çok önem verirler. “Başkaları ne der?” endişesi taşırlar. Dış motivasyonları güçlüdür.
Harekete Geçmek: Bazı insanlar girişimcidir. Bir işin kendilerine söylenmesini beklemeden harekete geçerler. Çok düşünmezler. Risk alırlar. Denize atlamadan yüzme öğrenilmez, diyen bu kişiler önlerine çıkacak problemleri önceden düşünmezler. Sorun çıktığı zaman çözmekten yanadırlar.
Kimilerinin bir işi yapmaları için de, mutlaka birilerinin onlara söylemesi gerekir. Sadece söylenenleri yaparlar. İnisiyatif kullanmayı, risk almayı tercih etmezler. Bir işe başlamadan önce olası problemleri düşünürler. “Biraz bekleyelim, düşünelim”, “ Önce başkaları yapsın, bir görelim.” şeklinde düşünürler.
Motivasyon Yönü: Bazı kişiler olumlu ve güzel hedeflere yönelik motive olurlar. Onları motive etmek için kendilerine neler kazanacaklarını söylemeniz yeterlidir. Örneğin; “İleri düzeyde İngilizce öğrenmek sana çok iyi bir kariyer kazandırır.”, “İşe erken gidersem takdir edilirim.”, “Sigarayı bırakırsan iyi nefes alırsın, sağlıklı olursun.” gibi olumlu resimler bu kişileri motive eder.
Kimileri ise başıma bir sıkıntı gelmesin düşüncesiyle motive olurlar. Örneğin bir çalışan işe ödüllendirilmek için erken giderken, diğeri cezalandırılmaktan korktuğu için erken gitmeyi tercih eder. Sonuçta her ikisi de işe aynı şeyi yaparlar; ancak kendilerini motive etme biçimleri farklıdır. Biri kariyerinde ilerleme yapmak için çok çalışırken, diğeri işsiz kalırsam ne yaparım kaygısıyla çok çalışır. Biri daha sağlıklı olmak için sigarayı bırakır, diğeri hastalanmaktan korktuğu için…
Düşünce Boyutu: Bazı insanlar büyük çerçeveler halinde düşünürler. Resmin bütününü görürler. Fikir üretirler. Yaratıcıdırlar. Ancak bir projeyi detaylandırmak veya ayrıntılar ile meşgul olmaktan hoşlanmazlar. “Detayları sonra görüşürüz.” diyerek önce bütünü oluşturmayı tercih ederler.
Bazıları ise detaycıdırlar, bir işe önce ayrıntılarından başlamayı tercih ederler. Detaylar ile ilgilenirken, olayın bütününü kaçırabilirler.
Odaklanma: Bazı insanlar benzerliklere odaklanır. Bu nedenle ortama çabuk uyum sağlarlar. Diğerleri ise farklılıklara yoğunlaşır, bu nedenle ilişkilerinde sıkıntı yaşarlar. Bir seminerimde eşiyle birbirlerinden çok farklı olduğunu söyleyen bir bayana sordum: “Peki hiç benzerlikleriniz yok mu?” Bu alıştırmanın sonunda benzerliklerin çok daha fazla olduğunu fark edince kendisi de çok şaşırmıştı. Odağını değiştirince düşüncesi de değişti.
Nabza Göre Şerbet Vermek
Günlük dilimizde kişilik özellikleri olarak yer alan yukarıdaki zihinsel alışkanlıkları fark etmek, karşımızdakinin nasıl düşündüğünü anlamamızı sağlar. Böylece onu odaklandığı yerden farklı yöne baktırarak pek çok problemi oluşmadan önleyebiliriz.
Farklı zihinsel alışkanlıkları fark edebilmek bir işyerinde, evlilikte, okulda fark yaratır. Örneğin, kurallı biriyle çalışıyorsanız, o kişiye bir iş verdiğinizde tüm prosedürü anlatmanızı bekler. Bu kişiye seçenekler sunarsanız kafası karışır, hiçbir şey yapamaz hale gelir. Ona tek bir söyleyecek ve nasıl yapması gerektiğini anlatacaksınız. Ancak o zaman yaptığından verimli sonuç alır.
Seçenekleri tercih eden bir kişiye verdiğiniz işi ona nasıl yapması gerektiğini anlatırsanız kendisini kötü hisseder, kendisine güvenilmediğini düşünür. Bu kişiye seçenekler sunar ve istediğini seçmesini isterseniz o zaman verimi artar.
Farklı zihinsel alışkanlıkları olan iki kişi veya bir takım çalışması yürütmesi gereken kişiler, bir araya geldiklerinde iletişim kurmakta zorlanabilirler. Bu, çalışanın motivasyonunu, dolayısıyla verimini düşürür. Kuruma oldukça zarar veren bu durum, genellikle içerden fark edilemez. Oysa, özellikle takım çalışmalarında farklı zihinsel alışkanlıklara sahip olan kişilerin bir arada çalışması verimi artırır. Örneğin bütünsel düşünen bir kişiye detayların çok önemli olduğu, detaylı düşünenlere ise resmin bütününü görmenin önemi vurgulanmalıdır. 5 yıl kadar önce bir holdingde verdiğim bir seminerde proje müdürü, bayan asistanı ile arasında yaşadığı gerginlikten söz etmişti. Dinlediğim kadarıyla sıkıntının nedeni ikisinin de büyük çerçeveler halinde düşünmeleriydi. Her ikisi de bir proje üretiyor; ancak detaylandırmaya geldiğinde iş ilerlemiyordu. İki kişilik ekipte her bireyin aynı biçimde düşünmeleri işe zarar veriyordu.
“Detaylı düşünmek” veya “bütün düşünmek”, “ kuralcı olmak”, “ olmamak” gibi alışkanlıklar bizi sınırlıyor, verimliliğimizi düşürüyor, iletişim sorunu yaşamamıza yol açıyor olabilir. Bunu fark ettiğimizde izlenecek yol insanın doğal tercihine uygun işlerde çalışmasıdır. Öncelikli olarak kişi kendini tanımalı, kendine uygun meslek ve iş seçmelidir. Kurumların insan kaynakları, iş tanımına uygun kişiyi seçmelidir. Örneğin bir kurumda sadece yönetmelikleri ve talimatları uygulamaya yönelik bir işte çalışacak olan kişinin detaycı ve kuralcı olması, hem kişinin iş memnuniyetini, hem de iş verimini maksimum düzeyde tutacaktır.
Sonuç olarak, bir kurumda farklı zihinsel alışkanlık ve davranış kalıplarına sahip olan kişilerin bir arada çalışması, çatışma yaratmak yerine kurumun verimliliğini artırır. Bunun için farklılıkları fark etmek, kişileri doğru yerlere yerleştirmek ve birbirlerinin kalıplarını anlamalarını sağlamak o kurumda fark yaratacaktır.