Mutlaka Hazırlanın
Bir konuşmanın başarılı olabilmesi için mutlaka önceden hazırlanması, içeriğinin planlanması gerekir. Hazırlıksız konuşmaların dinleyiciler üzerinde sıra dışı etkiler bırakabilmesi oldukça zordur. Konuşmacılar, ancak konuşma hakkına sahip oldukları, gerçekten iyi bildikleri konular etrafında konuşurlarsa, konuşmanın hazırlıksız olması kusuru daha düşük boyutta atlatılabilir. Fakat yine de kusursuz bir konuşma olmamış olacaktır.
Konuşmacı hangi konu etrafında konuşacağını kesinlikle ve net bir şekilde bilmelidir. Konuyu iyi bildiği zannıyla, "bir şeyler konuşacağız işte" yaklaşımı, konuşmanın bir fiyaskoya dönüşeceğinin …
Muhammed Alpkent
www.muhammedalpkent.com
1- Mutlaka Hazırlanın
Bir konuşmanın başarılı olabilmesi için mutlaka önceden hazırlanması, içeriğinin planlanması gerekir. Hazırlıksız konuşmaların dinleyiciler üzerinde sıra dışı etkiler bırakabilmesi oldukça zordur. Konuşmacılar, ancak konuşma hakkına sahip oldukları, gerçekten iyi bildikleri konular etrafında konuşurlarsa, konuşmanın hazırlıksız olması kusuru daha düşük boyutta atlatılabilir. Fakat yine de kusursuz bir konuşma olmamış olacaktır.
Konuşmacı hangi konu etrafında konuşacağını kesinlikle ve net bir şekilde bilmelidir. Konuyu iyi bildiği zannıyla, "bir şeyler konuşacağız işte" yaklaşımı, konuşmanın bir fiyaskoya dönüşeceğinin açık bir işareti olarak nitelenebilir. Etkili konuşmak isteyen hatip, bilmediği konu karşısında bir süre ifadelendirme yapabilmeli, ama asla "ana konuşma" örneği sunmamalıdır. Sadece gerçekten uzmanı olunan konuda konuşulmalıdır.
Konuşma konusu seçildikten sonra da, konuşma için talep edilen süreye göre, konu sınırlandırılmalıdır. Örneğin, "hitabet" hakkında konuşacak hatip için bir saat ayrılmış ise hatip, hitabetin ana esaslarına değinecek şekilde konunun alt fikirlerini kısıtlamalı ya da hitabetin sadece bir bölümünü, meselâ "dikkat çekme stratejileri"ni anlatmalıdır.
2- Amacınızı ve Konuşmanızın Amacını Belirleyin
Bir konuşmada amaçlar hakkında düşünülebilecek üç türlü bakış açısı vardır. Konuşmanın, içerdiği mesajdan kaynaklanan belirli bir amacı vardır. İkinci olarak, konuşmacının, konuşmasından ve dinleyiciler üzerinde beklediği etkiden kaynaklanan bir amacı söz konusudur. Üçüncü olarak ise, dinleyicilerin konuşmadan beklentileri ve dolayısıyla kendilerine yönelik amaçları vardır. Konuşma planlaması safhasında, tüm bu amaçlar gözden geçirilmelidir.
Kalitenin bir boyutu, beklentilerin tatmin edilmesidir. Öyleyse konuşmanın planlaması ve konuşma boyunca ona yapılacak yöneltmeler, bu beklentilerin tatmini çerçevesinde gerçekleşmelidir. Örneğin, "hızlı ve etkin okuma" seminerinde katılımcıların beklentisi hızlı okumaktan çok daha iyi öğrenmek ise, seminer sunucusu programın içeriğini esneterek, "öğrenme" konusuna ağırlık vermeli ve amacını bu yöne kanalize etmelidir.
3- Fikirlerinizi Zihninize İnşa Edin
Konuşma sırasında akıcılığın sağlanması ve etkin bir sunumun gerçekleştirilebilmesi için, konuşmayı oluşturan içeriğin zihnimize inşa edilmesi gerekir. Beynimize tam olarak yerleşmeyen bir konuşmanın içeriğini gerektiği yerlerde hatırlamak için zorlanabiliriz. Bunun önüne geçmek maksadıyla, konuşmanın içeriğini bölümlendirmeli ve onu hafızamıza bu bölümler doğrultusunda almalıyız. Öncelikle içeriği birkaç ana fikre ayırmalı ve kaça ayırdığımızı da bilmeliyiz. Daha sonra bu ana fikirleri destekleyici yan fikirler oluşturmalıyız.
Bu fikirlerin sistematiği için şekilsel gösterim kullanılmalı ve hatta mümkünse bu şekilsel gösterimde renklendirme ve hareketlendirme yapılmalıdır. Konuşma sırasında konuşmanın içeriğinin tamamı yerine, bu şekilsel gösterimin ve içerisinde ilgili temel hatırlatıcıların (birkaç kelime) bulunması daha yararlıdır.
4- Olumlu Bir İmajı Önemseyin
Konuşmanın planlaması, ön hazırlığı bittikten sonra, konuşmacı kendini merkeze almalı ve kendi üzerinde düzenlemeler yapmalıdır. Çünkü ortaya konulacak olan konuşmanın kaynağı, konuşmacının kendisidir. Dinleyiciler de henüz konuşmayı dinlemeden, konuşmacı için bir kanaat edineceklerdir. İlk izlenimlerin oluştuğu ilk 20 saniyelik süreçte de, konuşmacı dinleyiciler üzerinde olumlu kanılar bırakmalı ve bu kanıları konuşma sürecinde daha da güçlendirerek konuşmadan ayrılmalıdır.
Konuşmacı, konuşmanın başından sonuna kadar, insan psikolojisine olumlu gelecek tüm özellikleri barındırmalıdır. Coşkulu, sempatik, karizmatik, bilgili, hoşgörülü, bilge olduğu düşünülen bir konuşmacı, ne söylerse söylesin, anlattığı ne olursa olsun, dinleyicileri üzerinde büyük etki bırakacaktır. En başta, bu özellikleri taşıdığını düşündüğünüz, etkilendiğiniz birinin yerinde kendinizi düşünebilir, onu modelleyebilirsiniz.
5- Temiz ve Düzenli Bir Görünüme Sahip Olun
Sınav kağıtlarını okumakta olan bir öğretmen, karşısına çok düzenli, özenle yazılmış bir kağıt geldiği zaman, içindekileri henüz okumadan az veya çok etkilenir ve kağıdı okurken, ister istemez duygusal davranabilir. Buna benzer şekilde, dinleyiciler de temiz ve düzenli bir görünüme sahip olan konuşmacıdan daha fazla etkilenme ihtimalindedirler.
Giyilen kıyafetler ortama göre belirlenmeli, çok pahalı ve abartılı olmak yerine, her zaman düzenli ve temiz olacak, konuşmacının yansıtacağı kişilikle bütünlük arz edecek giysiler olmalıdır. Genellikle ciddi giysiler, konuşmaya önem verildiğinin göstergesi olarak kabul edilir.
Ayrıca, lacivert takım elbise içine beyaz gömlek ve mavi kravat giyen insanların, muhataplarını daha kolay inandırdıkları ve ikna ettikleri uzmanlarca gözlenmiştir.
6- Doğal ve Rahat Davranın
Konuşmacının kürsüde doğal ve rahat davranması, onu dinleyicilere daha yaklaştıracak, dolayısıyla aralarında bir sempati köprüsü oluşturacaktır. Doğal ve rahat olmak, konuşmacının muhtemel heyecanını da en aza indirecektir. Bunun sağlanması için, kürsüde özel bir konuşmacı gibi davranmak yerine, gerektiğinde dinleyicilerle beraber gülmeli, onlarla yakın olmalıdır. "Sesim duyuluyor mu?" veya "Beni daha önce gören var mı?" gibi yakınlaştırıcı sorular, konuşmanın ilk başında daha doğal ve rahat bir havaya girilmesine yardım edecektir.
Hatip, dinleyicileri karşısında durağan bir görünüm sergilememelidir. Konuşmanın daha canlı ve renkli geçmesi için, yansıtmakla yükümlüğü olduğu kişilikle uyum sağlaması için, doğallıktan uzaklaşmaksızın jest ve mimikler de kullanmalıdır.
Jest, bedensel duruş için, mimik ise yüz kaslarının hareketleriyle verilen anlamlar için kullanılan kelimelerdir. Konuşmanın başından sonuna, jest ve mimikleri etkin ve anlamlı kullanmak için fırsatlar aramalıdır.
7- Mesajınızla Beden Diliniz Uyumlu Olsun
Konuşmada verdiğimiz mesaj, beden diliyle desteklendiği takdirde, dinleyicilerin algılama sürecine "görsellik" unsuru da katılmış olacak, böylece zihinlere yerleşen anlam da güçlendirilmiş olacaktır. Bu yüzden içeriğe uygun olarak beden dili de konuşturulmalıdır. Örneğin, gülümsemenin anlatıldığı bir bölümde gülümsemek, hüzünlü bir bölümde mimiklerle hüznün yansıtılması, coşkulu bir şölende bu coşkunun paylaşılması, anlamlar üzerinde olumlu güçlendirme üretecektir.
Tüm konuşmalarda, bedensel duruş da genelde dik ve güvenli olmalı, fakat mesaja göre değiştirilebilmelidir. Anlamın en fazla yükleneceği bölümlerde, dinleyicilere doğru bedenin hafifçe eğilmesi, kucaklayıcı intiba bırakılması gereken konuşmalarda kolların açılarak avuç içlerinin muhataplara yönlendirilmesi gibi jestler, oldukça olumlu puanlar toplayacaktır.
8- Önce Siz Konuya İlgi Duymalısınız
Konuşmacı, sunumunu zorla yapıyor ise, elbette sunumun sonunda insanlar hayranlıklarını ona ifade etmeyecektir. Konuşmaya katılan ruh, eksikliğe uğrayacaktır. Konuşmacı, konuşma yapacağı konuyu kendisi seçme imkânı doğurmaya çalışmalı ve kendisi seçmelidir. Böylece sevdiği, ilgili olduğu bir konu etrafında konuşma yapabilecektir. Zaten büyük hatipler, uzmanı olmadıkları konu etrafında konuşmaktan kaçınmalıdırlar. Ancak bir sunum yapması istenen öğrenciler veya yönetim birimleri çalışanları, her zaman bu şansa sahip olmayabilirler.
Konuşma yapılmadan önce prova edilmesi, konuşmanın dinleyicileri üzerinde bırakacağı etkiyi tahminlerin üstünde bir boyutta artırabilmektedir. Bu provalarda konuşmanızdan siz de etkilenmelisiniz. Sizin de beğendiğiniz bir konuşma yapıldığı takdirde ancak, dinleyiciler de konuşmayı beğeneceklerdir. Fatih Sultan Mehmed gibi kendini fethetmeyen, İstanbul'u da fethedemeyecektir.
İnsanın kendisini fethetmesi de, konuşma sırasında yer yer dinleyicileri, sesi, telaffuzu, etkisi ve benzeri faktörler ile ilgili tüm kaygı ve endişelerden uzaklaşarak mesaj içeriğinin anlamında yoğunlaşmaya çalışması ile mümkün olabilmektedir. Hatibin bahsettiği şey nesne ise, görmeli, dokunmalı, işitmeli; duygu ise tüm canlılığıyla hissetmeli; kişi ise onunla o an hayalen birebir muhatap olabilmelidir.
9- Konuşmanızda Dinleyicilerin Kendilerini Bulmalarını Sağlayın
Tüm mesajlar için geçerli olan kanun, içerisinde bizden bir şeyler olan mesajlara kesinlikle ilgi göstereceğimizdir. Bir gazete bayiinde dergilerin kapaklarına göz gezdirdiğinizi varsayın. Dergi kapaklarından birinde sizinle çok bağlantılı bir başlık görürseniz, o dergiyi alırsınız. Buna benzer şekilde, konuşma yapılan insanların ortak ilgi alanları, meslekleri, memleketleri, düşünceleri veya ortak temel yönlerini konuşmada gündeme getirmek, onları heyecanlandıracaktır. Bunun için de dinleyici profili iyi tanınmalıdır.
Konuşmacının dinleyicilerini önemsediğini, onlara değer verdiğini gösteren bir başka hareket, onlardan birini en az bir kez konuşma alanına (kürsü, sahne vs.) davet etmektir. Bu iş için de alıştırmalar kullanılarak, özel bahaneler üretilmelidir. Zira bu, konuşmacıyla dinleyiciler arasında görülebilecek keskin ulaşılmazlık hattını yıkarak, konuşmacı-dinleyici iletişimini güçlendirecektir. Hatta konuşmanız sırasında gerçekleştirdiğiniz gözle takiplerinizde, ilgisizliğini veya sıkılmışlığını gördüğünüz dinleyicilerden birini seçerseniz, onu da konuşmaya dahil etmiş olursunuz.