Ekranların Atom Karıncası Özgü Namal’ın Başarı Serüveni

0
962

Sinema filmlerinde, tiyatroda, reklamlarda, dizilerde, televizyon programlarında, billboardlarda gördüğünüzü sevimli, güleç ve hiperaktif kız desek tek bir yanıtla çıkarsınız karşımıza: "Özgü Namal"
Son olarak 44. Altın Portakal Film Festivali'nde Mutluluk filmiyle aldığı en iyi kadın oyuncu ödülü ile adından söz ettiren Özgü Namal, son zamanların en popüler yüzlerinden… Genç yaşına rağmen bugüne dek pek çok projede yer aldı, önce ekranlara sonra da gönüllere yerleşti.
28 Aralık 1978'de Üsküdar'da doğdu Özgü. İlköğretim ve liseyi de burada okudu. İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuarı Tiyatro bölümünde …

 

Lilay Koradan
bilgi@gencgelisim.com

 

Sinema filmlerinde, tiyatroda, reklamlarda, dizilerde, televizyon programlarında, billboardlarda gördüğünüzü sevimli, güleç ve hiperaktif kız desek tek bir yanıtla çıkarsınız karşımıza: "Özgü Namal"

Son olarak 44. Altın Portakal Film Festivali'nde Mutluluk filmiyle aldığı en iyi kadın oyuncu ödülü ile adından söz ettiren Özgü Namal, son zamanların en popüler yüzlerinden… Genç yaşına rağmen bugüne dek pek çok projede yer aldı, önce ekranlara sonra da gönüllere yerleşti.

28 Aralık 1978'de Üsküdar'da doğdu Özgü. İlköğretim ve liseyi de burada okudu. İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuarı Tiyatro bölümünde, Kadıköy Halk Eğitim Merkezi ve Müjdat Gezen Tiyatrosu'nda eğitim aldı. Profesyonel olarak 1997 yılında Masal Gerçek Tiyatrosu'nda çocuk oyunlarıyla tiyatro oyunculuğuna başlayan Özgü Namal'ın en büyük tutkusu tiyatro elbette; ama fotoğraf çekmeyi de çok seviyor.

1998 yılında "Affet Bizi Hocam" dizisiyle televizyonlarda izlemeye başladık onu. Konservatuar eğitimi sırasında boş durmadı; "Karate Can", "Yeditepe İstanbul" gibi dizilerde oyunculuk yaptı. Bu arada, çeşitli reklam filmlerinde rol aldı. 2000 yılında "Tiyatro Fora" adlı özel bir tiyatroda "Apaçık", "Tekrar Çal Sam", "Yan Etkili Konuşmalar" adlı oyunlarda, "Kerem", "Havada Bulut" adlı televizyon filmlerinde oynadı. 2002 yılında konservatuardan mezun oldu ve aynı yıl "Sır Çocukları" adlı filmdeydi. Bu filmle, 24 yaşındayken 14. Ankara Film Festivali'nde "Umut Vadeden Kadın Oyuncu" ödülüne layık görüldü. 2004 yılında "Büyü" ve "Anlat İstanbul"da, aynı yıl İstanbul Devlet Tiyatrosu'nda konuk oyuncu olarak "Taraf Tutmak" adlı oyunda oynadı.

"Kurtlar Vadisi" dizisinde canlandırdığı Elif Eylül karakteri yaşamının dönüm noktası oldu belki de. Önceleri ekranda birçok kez gördüğümüz bu yüz, bu diziyle geniş kitlelerce tanınır ve sevilir oldu. Artık tüm Türkiye'nin Elif'iydi o. Bu dizi ardından teklifler yağmaya başladı elbette. Ekrana yakışan yüzü, sempatik görüntüsü, izleyenleri ekrana kilitleyen hareketli ve capcanlı haliyle beyaz camın en aranılan simalardan biri oldu.

Kurtlar Vadisi'yle gelen ünün avantajlarını kullanmayı bildi Özgü. Teklif edilen projelerde seçici davrandı ve ona ard arda ödüller getirecek olan yapımlarda görev aldı. 2005'te Organize İşler'de izledik onu. 2006'da "Beynelmilel" geldi. 2007'de Onur Ünlü'nün yönettiği "Polis" filminde çıktı karşımıza. 2007'de 26.Uluslararası İstanbul Film Festivali'nde Beynelmilel'deki rolüyle en iyi kadın oyuncu ödülünü aldı. Son olarak da Abdullah Oğuz'un yönettiği Mutluluk filmiyle 44. Altın Portakal Film Festivali'nde en iyi kadın oyuncu ödülüne layık görüldü. Bu ödüller, Özgü Namal'ın başarısının popülariteye dayanan bir ilüzyon olmadığını gösterdi.

"Sanatı Ticarete Dönüştürecek Kadar Kurnaz Değilim"

Gelin Özgü'yü kendi dilinden dinleyelim biraz da…

Şu sıralar dizilerde oynamayı düşünmediğini söylüyor Özgü. Hem dinlenmek, hem de yüzünü dinlendirmek istiyormuş. Diyor ki: "Gönlüm sinemadan yana. Bu yıl birbirinden iyi 10 film çekmek isterim. Gerçekten sette olmayı çok seviyorum. Set bana oyun gibi geliyor. Ben Pamuk Prenses, Külkedisi gibi oralarda oynuyorum."

Altın Portakal aldıktan sonra pahalı bir oyuncu olup olmayacağına dair ise şunları söylüyor: "Ulaşılmaz ya da pahalı bir oyuncu olarak anlaşıldıysam üzülürüm; çünkü öyle değilim. Beni yürekten etkileyen bir senaryoda para almadan da oynarım. Sinema yapmak için ölüyorum. Hiç öyle dertlerim yok. Sanatı ticarete dönüştürecek kadar kurnaz değilim. Ama hakkım olanı da isterim. Oyuncu olduğum için bu meslekten para kazanıyorum. Başka bir şey yapamam."

Küçük gösterdiğini belirten Özgü, "Şeker kız, cici kız falanım ama içimde sakin, olgun ve hazımlı bir ruh besliyorum. Maneviyatımı güçlendirdim, kendimi eğittim." diyor. "Her şeyi bir adım geriden hesaplayıp görme lüksüne sahip oldum. Bu anlamda beni besleyen felsefeler ve kitaplar oldu. Hiçbir şeyim olmadan da mutlu olduğum için, bir şeyler olduktan sonra değerlerim değişmedi."
Özgü Namal, reklamlarda canlandırdığı karakter gibi gerçek hayatta da yerinde duramayan çizgi film karakterlerine benziyor.

Çocukluğunda çok enerjik olduğunu ve halen kapalı mekânda beş dakika dursa titreyip sallanmaya başladığını itiraf ediyor ve hiperaktifliğin bir hastalık olduğunu sonradan öğrendiğini söylüyor. "Bulunduğum ortamı hemen şenlikli hale getiririm, affetmem valla. Hemen kudururum. Sette kapalı mekânda beş dakikadan fazla durursam titremeye, sallanmaya ve şarkı söylemeye başlarım. Kontrol altına almaya çalıştığım bu enerji, oyunculuk anında çok işime yarıyor." diye de ekliyor.

Tüm eski eşyaları biriktiren Özgü, bunları 35 yıl sonra bir açık artırmayla satacağını açıklıyor ve bu açık arttırmadan elde edeceği geliri kimsesiz çocuklara bağışlayacağını söylüyor. Diyor ki: "Yaklaşık 300 çift ayakkabım var. Ayakkabılarımı kimseye veremiyorum. Çünkü kıyamıyorum. Sadece ayakkabıları değil her şeyi saklıyorum. Dedemin altmış yıllık koltuğundan, annemin genç kızlığında giydiği pantolona kadar… Teyzemin banka önlüğünü dahi saklıyorum. Bu önlük de en az 35 yıllık."

 

Özgü Namal Hakkında Kısa Kısa… 

* 13. Saraybosna Film Festivali'nde jüri üyeliği yaptı. Jüride Jeremy Irons da bulunuyordu.
* Annesi Akile Hanım, üniversite mezunu ve emekli bir devlet memuru. Babası Kubilay Bey, lise mezunu ve tekstil ticaretiyle uğraşmış, şu anda emekli. Duygu adında bir erkek kardeşi var.
* Doğma büyüme Üsküdarlı. Ailesi ve erkek kardeşi Üsküdar'da, kendisi ise Beşiktaş'ta yaşıyor.
* Dans eğitimi de aldı, hobisi fotoğraf çekmek.
* Gece hayatını ve dost sohbetlerini çok seviyor. Alaturka yerler ve balıkçılar favorileri. Popüler kulüpler ona göre değil. Reina değil, meyhane çocuğuyum diyor.
* Hiçbir şeyi atamıyor. 35 yıl sonrasının planını şimdiden yaptı. Tüm eski eşyaları biriktiriyor ve bunları 35 yıl sonra bir açık artırmayla satacağını söylüyor.
* En çok, Einstein'ın karısı rolünü oynamak istiyor. "Einstein'a hayranım. İzafiyet Teorisi'yle ilgili bir film çekilirse karısını oynamaktan zevk alırım. Çünkü o, Frank Sinatra kadar ünlüyken kameralara dilini çıkararak şöhreti reddetmiş bir adam."

 
"Dem Bu Demdir"

"Hayatın doğal olduğuna inanıyorum. Bu inanılmaz matematik ve akışı değiştirmeye çalışmak bir zaman kaybı. İstediğiniz kadar çabalayın, bir şey oluyorsa oluyordur, olmuyorsa olmuyordur. 6 milyar insanın bir trende olduğunu düşünün. O trende kompartıman, peron değiştirebilirsiniz, yataktan düşersiniz. En fazla aşağıya atlarsınız. Geleceği kurgulamak, geçmişe takılmak anlamsız. Zaman diye bir şeye inanmıyorum. Bir tek şu an var; dem bu demdir." 

LEAVE A REPLY

Lütfen yorumunuzu giriniz
Lütfen adınızı yazınız