Dil Kalıpları Nasıl Kullanılır?

0
1391

Dil kalıpları nedir, nasıl kullanılır. Erhan Aydın yazdı.

Dil kalıplarını anlatırken öncesinde size bir yazı sunmak istiyorum. Aşağıda yer alan yazı kişilerin sadece çevreleriyle değil aynı zamanda kendileriyle de olan iletişimlerini göstermektedir. Öncelikle lütfen bu yazıyı okuyunuz. Ardından dil kalıplarına ilişkin bir bakış açısı geliştirmeye çalışalım. 
Bir insan ki huzur bulsun yalnız kaldığında. Bir insan ki yanlış anlaşıldığında kendisini doğru anlatabilecek sabrı ve cesareti göstersin. Korkmasın hatadan. Öncelikle kendisini sevsin ve çevresindeki ailesiyle dostlarıyla bütünleşsin. Hep ilerlesin ve umudunu arttırabilecek fırsatları yakalasın tek tek. Umutsuzluğa düştüğü an bir el uzanıversin onu kaldırabilmek için. Uykusuzluktan homurdandığında ninni gibi sesler duysun ya da duyabileceği insanlara sahip olsun. Huzur bulsun her salisede, hayatta daima huzurlu olunmaz dense de. Keşkeleri çok olmasın. Pişmanlıkları, düzeltilebilecek yakınlıkta olsun daima. Öncelikle konuşmasını bilsin, insanlar haddini bilmesini söylese de. Bilsin ki herkes onu sevemez ama çoğu kişinin sevgisine sahip olabilir. Düşman edinmesin kendisine, müsaade etmesin dostlarının gitmesine. Sevsin ve sevilsin. Öncelikle konuşmasını bilsin, insanlar sen sus dese de. Gözlerini açtığında sabaha, kendine merhaba desin. Günaydın diyerek kendisiyle ilgilensin. Hep ilerlesin, kimi zaman bir adım geri gitmesi gerekse de. Aynaya baktığında “Seni tüm hatalarınla kabul ediyorum” diyebilsin ve evden çıkmadan son bir kez kendisine “Seni seviyorum” desin. 
Birçok kitap insanlarla iletişim kurulduğunda doğru dil kalıplarının kullanılması gerektiğini ifade eder. Bu kalıplar genel olarak “Ben” dili olarak nitelendirilebilecek cümleleri içermektedir. İnsanlara karşı yaklaşımınızda “Sen” dili kullanmadan ilerlemek gerektiğini ifade ederler. “Sen beni hep üzüyorsun” yerine “Bu yaptığın beni gerçekten üzdü”  ifadesini kullanıp karşınızdaki insanları suçlamamanızın daha gerekli olduğunu vurgularlar. Ancak, dil kalıpları sadece çevremizdeki insanlara karşı kullanılmaz. Kendimize karşı kullandığımız dil kalıpları da çok önemlidir. Bu yazımda başkalarına yönelik dil kalıplarındansa kendinizi iyi hissetmenize yönelik dil kalıplarından bahsedeceğim. Çünkü kendinizi iyi hissederseniz insanları iyi hissettirecek cümleleri zaten söyleyebilirsiniz. Önce “Ben” i “Bencil” olmadan inşa etmek gerekir. Kendinizi sevmek, diğerlerini küçümsemek değildir. Aksine, onlara daha çok değer vermek için kendinize iyi davranmanız anlamına gelir. 
Sabah uyandığınızda bir uyuşukluk hissedebilirsiniz. Canınız yataktan kalkmak istemez. Kendinizi zorlayarak, özellikle hafta içi bir gün ve işe (okula) gitmeniz gerekiyorsa kendinizi daha çok zorlayarak yataktan kalkıp elinizi yüzünüzü yıkayıp, kendinizin duyabileceği bir sesle “püfff” diyebilirsiniz. Aynadaki halinize baktıkça ne kadar yorgun olduğunuzu kendinize tekrar ederek “Bıktım artık! Her gün sabah erkenden kalkmayı istemiyorum.” ifadesiyle güne başlayarak evinizin kapısını belki de hızlıca çarpıp çıkabilirsiniz. Kapınızı hızlı çarpmanızın nedeni ya geç kalacağınız bir iş servisi ya da kaçırdığınızda gitmek istediğiniz yere oldukça gecikeceğiniz bir otobüs olacaktır, çünkü sabah uyanmak için kurduğunuz alarmı kalkmanız gereken saatten hep beş dakika ileri almışsınızdır. Sonrasında belki de huzursuz geçirilen bir güne sahip olacaksınız. Özellikle kahve sohbetleri yapabileceğiniz ya da öğle yemeğinde size huzur verebilecek arkadaşlarınız yoksa. Bu tip bir yaşam tarzı ve kendinizle iletişiminize ilişkin bir değerlendirme yapacak olursak, şunları görebiliriz.
Öncelikle beyninize güne başlamak istemediğinizi, uyumaya devam etmek istediğinizi ve hiçbir şey yapmak istemediğinizi belirten sinyaller gönderirsiniz. O sinyaller, beynin size ucu ucuna yetebilecek bir zaman oluşturmasını sağlar. Zaten bu yüzden dolayı alarmınızı en son ana kadar beş dakika ileri alma eğiliminde olursunuz.
Evden çıkmanız sizin için bir zorunluluk olduğundan dolayı kendinize karşı adeta psikolojik işkence eğiliminde olursunuz.
Hiçbir insan kendisini mutsuz eden, huzursuz hissettiren kimseyi sevmez. Dolayısıyla, kendi benliğinizde sizi sevmeyecektir, çünkü yaklaşımınız hem bilinçaltınızın hem de beyninizin huzursuz olmasını sağlar. 
Bütün bunlar size her gün ilerlemeden sadece işlerinizi tamamlama imkânı sağlar. Aylık olarak paranızın hesabınıza yatması dışında bir derdiniz olmaz. Dolayısıyla her ne kadar sıradanlık kavramını kullanmak istemesem de ne yazık ki sıradan bir insan olmanızın yanı sıra sıradan da bir hayatınız olur. Sadece twitter hesabınızdaki takipçilerinizle övünürsünüz eğer sosyal medya kullanıp sizi öylesine takip eden takipçileriniz varsa. 
Sıradanlık kelimesinden hoşlanmadığımı belirtmiştim. Özellikle “sıradan insan” ifadesini kullanmak bana çok küçümseyici bir yaklaşım olarak geliyor. Ancak, benim kullandığım bu kavram, küçümsemek anlamında değil gelişmekten kaçınan kişi anlamında kullanılmaktadır. 
O zaman nasıl davranmak gerekir kendinize karşı? Eğer dil kalıplarından bahsediyorsak öncelikle kendinizle konuşabilmelisiniz. Bu deli olduğunuz göstergesi değildir, sadece sesli olarak duymaya ihtiyacınız olan düşüncelerinizdir. Öncelikle, yatmadan önce uyanacağınız gün için planlarınızı yapıp. Kendinize “Zamanımın çok değerli olduğunun farkındayım. Onun için yarın ……….. randevularım olacak ve kendi mutluluğum için ………… yapmam gerekiyor. Şimdi dinlenebilmek ve güne enerjisi yüksek bir şekilde uyanabilmek için uyumalıyım.” cümlelerini kurmanız kendinizi önemli hissetmenizde yardımcı olacaktır, çünkü duyduklarımız iyi olduğu müddetçe bizi motive eder. Nasıl başkaları tarafından önemsendiğinizi duymak hoşunuza gidiyorsa, bunu kendinizden duymakta ayrıca hoşunuza gidecektir. Sabah alarm sesini duyduğunuzda kendinize “Merhaba. Artık uyanmalıyım. Güzel bir gün beni bekliyor. Haydi, kalkalım.” dedikten sonra aynanın karşısına geçip “Bugün ayrı bir hoşluğum üzerimde. Seni çok seviyorum.” cümlelerini kurmanız ayrıca size mutluluk hissini verecektir. Bunun yanı sıra dilediğiniz gibi kendinize yönelik olumlu konuşmalarınız, toplum içerisinde daha kendinden emin, sağlam adımlar atan, kararlarına saygı duyulan ve dikkate alınan bir birey olarak gösterebilir sizi. Etkileyici olabilmek, etkilenen insanların olmasıyla gerçekleşebilmektedir. Dolayısıyla, kendinize yönelik kullandığınız güzel dil kalıpları sizi etkileyici olabilme özelliği taşıyan bir kişi yapabilecektir. Bu bölümde söylemiş olduklarım size zaten bildiğiniz konular olarak gelebilir. Ancak önemli olan bir şeyi bilmekten çok, onu kullanmayı fark edebilmektir. Aslında hayatımızda birçok kişi tarafından kendimize yönelik verilen tavsiyeler bizim tahmin yürüterek bulabileceğimiz ya da düşünebileceğimiz özelliktedir. Buna rağmen tavsiyelerin bizi huzurlu hissettirmesinin nedeni ise “fark edebilmemizdir.” Konuşmalar bizde farkındalık yaratır. Bu, kendimize yönelik yaptığımız bir konuşma olsa bile.
“Etkilemek için Etkileyici Olmak” kısmında yer alan bu altı bölümde sizlere etkileyici olabilmeniz ya da etkileyici bir insan olmak için sahip olmanız gereken özelliklere ilişkin bir bakış açısı sundum. Bu kısımda yer alan konular, aslında doğru bakış açısına sahip olan her bireyin etkileyici olabilme özelliğini taşıyabileceğini vurgulamaktadır. Ayrıca, değinilen konular daha da genişletebilir. Bu kitabın ana hedefi sizde bir bakış açısı oluşturabilmek ve bir farkındalık yaratabilmektir. Bu yüzden, bu başlıkların içeriğini kendi deneyimlerinize göre genişletebilir ya da farklı bakış açıları geliştirebilirsiniz. Size yönelik, etkileyicilik özelliği için yapmanız gereken bir liste de hazırlayabilirdin. Ancak, önemli olan listelemek değil, hedeflerinize ulaşabileceğiniz bir bakış açısına sahip olmanızdır. Böylelikle daima önünüze çıkan engelleri başka düşüncelere ya da listelere gerek kalmadan aşabilirsiniz. Size liste veren bir otorite, sizi sınırlar. Zihninizi özgür bırakın ve düşünmekten asla çekinmeyin. “Özgürlük” ve “düşünmekten çekinmeme” ifadeleri günümüz toplumunda bireylerin sınırlandırıldığını düşündüğümden kullandığım kavramlardır. Her zaman hatırlamamız gerekir ki, zihin sınırlamaları fark edilmeden çizilir ve çizginin dışına çıkabilmek ise çok zordur. Bunun için kimi zaman sınırları kaldırmaya çalışmaktansa üzerinden atlamak gerekir. Böylelikle daha ileriye gidilebilecektir. 
*

Erhan Aydın

Etkileyiciliğin Psikolojisi kitabı yazarı

www.gencgelisim.com

 

LEAVE A REPLY

Lütfen yorumunuzu giriniz
Lütfen adınızı yazınız