Etkili konuşabilmek, doğuştan gelen bir yetenek değildir. Sonradan kazanılmış bir beceridir.
Kimse doğuştan başarılı konuşmacılar olarak doğmaz. Usta konuşmacı olmak, medeni cesaret ve özgüven ile gelişebilen bir beceridir.
Başarılı bir konuşmacı ya da etkileyici bir iletişimci olmak istiyorsanız, asla korkularınızdan tavsiye almayın. Korkular, sizi adım atmaktan alıkoyar. Bir çok insan bize gelir ve der ki: “Ben yapamam, çünkü benim diğerleri gibi yeteneğim yok.” “Bunu nereden biliyorsun?” diye sorarız. Sıklıkla kendileri ile ilgili sınırlayıcı yargılarından dolayı bu şekilde konuştuklarını fark ederiz. İstediklerini elde etmek için belki bir kere, ya da en fazla iki üç kere deneyerek vazgeçmişlerdir ve yeteneksiz olduklarına karar vermişlerdir. “Bu yeteneğin sende olduğunu bir düşün, neler yapardın? Neleri değiştirirdin? Sence bu konudaki yeteneğini geliştirmek için yapman gereken neler var?” diye çözüm getirici sorular sorarız. Çözüm getirici sorular, zihnimizin zincirlerini bir ölçüde kırmaya yardımcı olur.
Etkili konuşabilmek, doğuştan gelen bir yetenek değildir. Sonradan kazanılmış bir beceridir. Kimse doğuştan başarılı konuşmacılar olarak doğmaz. Usta konuşmacı olmak, medeni cesaret ve özgüven ile gelişebilen bir beceridir.
Günümüz siyasetçilerine bakın. Daha özgüvenli görünen, enerjik, kendinden emin tavırlar sergileyip, beden dilini etkin kullanan siyasetçilerin halk üzerinde etkisinin yüksek olduğunu fark edersiniz. Ayrıca hitabet becerisinin kitleler üzerinde yarattığı önemi anlayarak üzerinde çalışmalar yapan siyasetçilerimizin yıllar içindeki gelişimleri gerçekten göz kamaştırıcıdır.
Bu konuda gösterilecek istikrarlı çaba önemlidir. Örneğin Amerika’dan bir örnek verelim: Size bundan on yıl önce, Kenyalı, Müslüman ve zenci bir baba ile Hristiyan ve beyaz bir annenin oğlu olan genç bir adam Amerika Birleşik Devletleri’nin en popüler başkanı olacak deselerdi ne düşünürdünüz? Muhtemelen gülüp geçerdiniz. Ancak bugün durum ortada. Nobel Barış Ödülü sahibi Barack Obama, pek çok kişiye göre Amerika tarihinin en iyi konuşan, en iyi giyinen ve hepsinden önemlisi kendisine en güvenilen başkanı konumunda. Onun bu başarısının sırrı ne, hiç merak ettiniz mi? Amerika’da dezavantaj olarak görünen özelliklerine rağmen başarısının sırrı, bir iletişim ustası olması ve en önemlisi, kendisine duyduğu özgüvenidir.
İnsanlar topluluk önünde konuşma kurslarına katılarak, kendilerine güvenmeyi öğrenmeyi ve ikna edici konuşma becerisini kazanmak isterler. Bu kişilerin genellikle ortak düşünceleri, bir yerlerde konuşmak gerektiğinde heyecanlanmadan, korkmadan kendine güvenerek, sakinlikle konuşabilme becerisi elde etme istekleridir.
Ortak istek ve amaç, sakin, kendinden emin ve cesurca bu işi yapabilmektir. Peki, sizi arzuladığınız sonucu almaktan alıkoyan ne? Kendiniz ve kendinize koyduğunuz sınırlayıcı düşünce yapısı ve engelleriniz… Birileri zor görünen koşullardan çıkarak en zirve noktalara çıkabiliyorsa bunu birçok kişi de başarabilir.
NLP‘nin en etkin varsayımlarından biri; biri dahi bir şeyi yapmayı başardıysa bunu herkes başarabileceği gerçeğidir. Doğuştan bu bilinçle doğarız, bu sebeple yapılması gereken, içimizdeki potansiyeli görünür kılmaktır. Daha önce yapmış olduğunuz başarılı eylemleri düşünün. Nasıl başarmıştınız? Sizi başarıya götüren güçlü kaynağınızı, potansiyelinizi fark edin ve şunu düşünün bundan sonra:
Neyi farklı yapmak ve kim olmak istiyorsunuz? Zor koşullarına rağmen zirveye çıkan sayısız lideri düşünün. Onları zirveye taşıyan bir numaralı özelliklerinin cesaretleri ve her türlü olumsuz koşullarına rağmen kendilerine duydukları güven olduğunu hatırlayın. Bu güç sizin de içinizde var, ancak uyur vaziyette duruyor, sizin çıkarmanızı bekleyerek.
Hitabet konusunda yeteneklerinden şüphe duyan kişilerin uzman oldukları konuları anlatmalarını isteriz. Kolayca anlatırlar; bir kişiye karşı bu kadar rahatken, konu iki kişi olduğunda yani küçük bir topluluk olduğunda kolayca anlatabildiğimiz bir şeyi aktarırken niye heyecan yaparız öyleyse? Niye kalbimiz küt küt atmaya başlar? Bu heyecanın, stresin, paniğin, kaygının, korkunun sebebi sizce nedir? Sebebi, daha öncede söylediğim gibi kendimize koyduğumuz engeller, sınırlayıcı inançlar ve yeteneklerimize ve kendimize karşı duyduğumuz güven azlığıdır.
Sıklıkla korkunun nedeni; toplulukları zihnimizde canlandırma şeklimiz, varlıklarını değerlendirme biçimimizdir. Onların da sizin gibi bir insan olduğunu düşünmek, onlara dostlarınız gibi yaklaşmak bir ölçüde sizi rahat hissettirecektir. Burada sormamız gereken soru; peki, bütün bu korku yaratan nedenleri nasıl aşabiliriz? Önce önlenemeyen bir istek ve yapabileceğimize güçlü bir arzu duymalısınız. Arzunun ve isteğin gücünü asla küçümsemeyin. Hiç bir başarı, içinde yeterli arzu barındırmazsa elde edilemez. Bu yeteneğin doğuştan değil, çalışmayla, çabayla, kararlılık ve istekle geliştirileceğini hatırlamalısınız.
Aslında size küçük bir sır vereyim; kendinize güven duymak, bu konudaki medeni cesaretinizi kazanmak, bir gruba hitap ederken sakin ve kendinden emin olmak, düzgün düşünüp, düzgün hitap edebilmek, hayal edebildiğinizden çok daha kolaydır. Bir eylemin kolay ya da zor olacağına siz karar verirsiniz. Konuşmalar yapmak, hitap etmek eylemine nasıl baktığınız önemli. Olaya kolay ya da zorluk çerçevesinden bakabilirsiniz. Siz hangisinden bakmayı seçiyorsunuz? Usta bir konuşmacı olmayı nasıl değerlendirmeyi seçiyorsunuz?
Bir şeyin kolay olabileceğini düşünmek bu durumun kolaylaşmasını sağlar, ancak ne kadar zor olacağını düşünür ve buna inanırsanız hergeçen an kolay olabilecek bir şeyi dahi zorlaştırırsınız. Hatırlayın ki, konuşma yeteneği sadece bir kaç kişiye bahşedilmiş yetenekler değildir. Eğer yeterince istekliyseniz, potansiyel kapasitenizi istediğiniz düzeye çıkarabilirsiniz. Pek çok usta konuşmacı , bir dinleyici grubunun varlıklarının uyarıcı olduğunu, ilham verip zihinlerinin daha keskin çalışmalarına neden olduğunu savunmaktadırlar. Eğitim, kendinize güven, kendinizi bu konuda geliştirici kaynakları okumak, sık sık bir grubun karşısına geçmek, size kalıcı bir casaret ve özgüven getirecektir. Bu konudaki cesaretinizi ve özgüveninizi geliştirmek için bol bol pratik yapmalısınız. Her bulduğunuz yerde konuşun.
Ünlü politikacılar , başarılı bir çok profesyonel konuşmacılar da, ilk konuştukları zamanlarda, inanılmaz korkular, özgüvensizlikler, utangaçlıklar yaşamışlardır. Kalabalıkların karşısına çıktıklarında dizleri titremiş, dilleri tutulmuş hale gelmiştir. Kendilerini sefil durumda hissetmişlerdir. Oraya çıkmaktansa ölmeyi tercih edecekleri hale geldiklerini sıklıkla duyarsınız. Konuşma yapmadan önce heyecan ve kaygı duymamızın nedeni nedir? Nedeni basittir aslında, çünkü hitabette her zaman bir sorumluluk vardır. Bu sebeple birinin karşısına çıkıp fikirlerinizi paylaşmanız gerektiğinde sadece bir kaç kişi dahi olsa belli bir gerilim, şok, heyecan taşınır, ancak bu normaldir. Hatta konuşmacıların ne kadar profesyonel olduğunun da önemi yoktur, çünkü ne kadar profesyonel olurlarsa olsunlar başlamadan hemen önce bu gerginliği yaşarlar ancak bir kaç saniye engeç bir kaç dakika sonra bu durum kaybolur. Bunun farkındalığında olmak, konuşmaya başladıktan belli bir süre sonra geçeceğini biliyor olmak sizi bir an olsun rahatlatacaktır.
Usta bir konuşmacı olmanın yolu; güçlü , kararlı bir istek ve coşku ile başlamaktır. Bu konuda ki istek düzeyiniz çok önemlidir. İstek yoksa başarı da yoktur. Başarmayı ne kadar istiyorsunuz?
Bir tırtılın muhteşem bir kelebeğe dönüşmek için bu hayata bir çaba borcu vardır, tıpkı bizler gibi. Çabalarınızın sonunda bir gün sadece kendiliğinden başarılı bir konuşmacı olduğunuzu farkedeceksiniz.
Sevgiyle kalın.
*
Özlem Aktaş – NLP Koçu, Eğitmen
ozlemaktas@aynadanismanlik.net
www.gencgelisim.com
*
Bu yazılarımızı da okumak isteyebilirsiniz: