KABAK AŞAĞI, KABAK YUKARI…

0
949

Dervişin biri nefsiyle mücadele ede ede makamı yükselir. Bunun için de süsten ve gösterişten kaçınması gerekmektedir. Her türlü görünür süsten(saç,sakal, bıyık v.b.)kurtulması gerekir. Bunun için berbere giderek tıraş olmaya başlar. Berber, dervişin saçlarını kazımaya başlar. Biraz sonra içeriye bir kabadayı girer, dervişin başının kazınan kısmına okkalı bir tokat atarak, “Kalk bakalım kabak! Biraz da biz tıraşımızı olalım” diye kükrer. Dervişlik; dövene elsiz, sövene dilsiz olmayı gerektirmektedir. Bunun için derviş sesini çıkarmaz, ve koltuktan kalkar. Berber de korktuğu için müdahale edemez. Kabadayı koltuğa oturur, berber de tıraşını yapmaya başlar. Fakat edebi olmayan kabadayı bir taraftan tıraşını olur bir taraftan da dervişle “Kabak aşağı, kabak yukarı”diye dalga geçmeye devam eder. Tıraş bittikten sonra kabadayı berber dükkânından çıkar. Biraz sonra gemden boşanan bir at arabası sahibini de dinlemeyerek hızlı bir şekilde kabadayının üzerine doğru gelir, iki atın ortasındaki denge demiri karnına batar. Kabadayı yere yığılıp, ölmüştür. Bu manzara karşında berber şaşırmıştır. Berber şaşkınlıkla dervişe “Biraz ağır olmadı mı derviş efendi?” der.

Derviş üzgün bir şekilde “Ben gücenmedim aslında, ama bu kabağın bir de sahibi var. O’nu gücendirmiş olmalı!”

LEAVE A REPLY

Lütfen yorumunuzu giriniz
Lütfen adınızı yazınız