FÂNİ DÜNYA

0
621

Üç arkadaş bir yaz günü dinlenmek ve hoşça vakit geçirmek için bir su kenarına giderler. Su kenarı boyunca gezinirlerken uzaktan derenin içinde bir adam görürler. Adamın durumu gerçekten dikkat çekicidir. Adam, suyun içinde pantolonunu dizlerine kadar sıvamış vaziyette, durmadan elinde bir şeyler örmekte, diğer yandan sallayıp durduğu başının üstündeki bir çıngırak devamlı olarak çalmaktadır. Biraz daha yaklaştıklarında adamın sırtında bir yayık olduğunu ve ağzıyla da bir şeyler mırıldandığını görürler. Adama selam verirler. Adam selamı alır.

Biri merak içinde sorar: “Kolay gelsin. Kusura bakma, ama sormadan edemeyeceğim, derenin içinde böyle durmadan bir o yana, bir bu yana ne yapıyorsun?”

Adam: “Hiiiç, ne olsun. Bizim köyün camisinin halıları kirlenmişti. Hoca birini arayıp duruyordu. Eh ben de boştum. İşte gördüğünüz gibi halıları yıkıyorum. Artık hoca bize birkaç kuruş verir, ne yapalım bu fâni dünyada geçinip gidiyoruz.”

Bu sefer diğeri sorar: “Ya bu başının üstünde devamlı sallanan çıngırak nedir?”

Adam: “Aaa! O mu? Bizim komşunun bakla tarlası şu gördüğünüz derenin bitişiğindedir. Komşu giderken, “Şu bizim tarlaya da bakarsan iyi olur” demişti. Ben de zaten boşum. Çıngırak sallandıkça kargalar baklalara konmuyor. Eh artık komşu yarın hasat zamanında, bize bir iki teneke bakla verir herhalde. İşte ne yapalım, fâni dünyada geçinip gidiyoruz.”

Üçüncüsü merakla:“Ya.. Şu elindeki nedir?”

Adam:“O mu? Bizim komşunun oğlu askere gitmişti, ne zamandan beri bir mektupla kazak isteyip duruyordu. Komşu da bana rica etti. Ben de örgü örmesini biliyorum. Şurada boş duracağıma, hazır gelmişken onu da örüyorum. Eh artık buradan iki kuruş alsam fena mı olur? Ne yaparsın fâni dünyada geçinip gidiyoruz işte!”

Biri yine dayanamayarak, sırtındaki yayığı sormaya gerek yok, onu anladık; ama senin ağzın da boş durmuyordu, bir şeyler mırıldanıyordun, der.

Adam bu sefer: “Ben Kur’an okumasını bilirim. Bir kaç defa hatim de ettim. Yasin-i Şerif ezberimdedir. Geçenlerde komşumuzun dedesi ölmüştü. Benden bir Yasin-i Şerif okuyup sevabını dedesine bağışlamamı istemişti. Ben de burada boş duruyorum. Hani boşken onu okuyayım demiştim. Her halde komşu artık bizi görür. Ne yapalım şu fâni dünyada geçinip gidiyoruz.”

Adamın bu pişkin cevapları karşısında gezmeye çıkan kişiler dayanamayarak.

“İyi ki dünya fâni, bir de bakî olsaydı…” demekten kendilerini alamazlar.

LEAVE A REPLY

Lütfen yorumunuzu giriniz
Lütfen adınızı yazınız