Abdullah Bozgeyik
abozgeyik@yahoo.com
Biliyorsunuz son bir yıldan beri sadece ülkemizde değil tüm dünyada ciddi bir kriz yaşanmaktadır. Bu nedenle ilk akla gelecek olumsuz düşünce “kriz ve girişim bir arada olmaz” olabilir. Oysa bu bir yanılgıdır. Çünkü özellikle kriz dönemlerinde girişimcilik ve inovasyon öne çıkmaktadır. Eğer nette küçük bir araştırma yaparsanız bu konuda birçok bilgiye ulaşabilirsiniz. Bu nedenle başarı için öncelikle bireysel sonra toplumsal yaklaşım önemli. Her yıl ülkemizde binlerce kişi kendi işini kurmayı denemekte.
Bazıları başarılı bazıları ise başarısız olmaktadır. Sahi, sizin de aklınızda kendi işinizi kurmak var mı? Varsa; girişimde başarılı olmak için öncelikle hazır olmanız ve denemeniz gerekli. Denemeye karar verince de zorlu bir yolculuğa başlamış oluyorsunuz. İlk fırsatta işinize yarayacak kaynakları araştırın. Konuya özel “Girişimcilere Yol Haritası” isimli kitabımdan da haberdar olmanızı isterim. Girişimcilik kimsenin tekelinde olmadığı gibi kendi işini kurmak öyle sanıldığı kadar da kolay değildir. Öncelikle girişim fikrinizin başarılı olup olmayacağını test etmeniz gerek.
Uygun Kişisel Niteliklere Sahip misiniz?
Girişiminizde başarılı olabilmek için bazı niteliklere sahip olmanız gerekir. “Kendine güvenmek, Motivasyon, Gerçekçi Olmak, Başarma ve Mücadele İsteği, Hesaplı Risk Almak, İşi Yeni Fikirle Yoğurmak, Yaratıcılık ve mümkünse Yenilikçilik” gibi detaylar önemli. Ne yazık ki tüm bunlar dahi bazı durumlarda başarılı olmak için yeterli değil. Bu durumda öncelikle başkalarının deneyimlerinden yararlanmak, iyi araştırma yapmak ve çeşitli kurum ve kuruluşlardan destek almak gerekiyor. Bazı sektörlerdeki oyuncuların kemikleşmiş yapıları, haksız rekabet, tekel ortamı ve yönlendirilen piyasalar yeni girişimcileri hızla sistemin dışına savurur. Bu durum ise en azından piyasaya yeni giren firmanın piyasa riskini yönetebilmesini zorlaştırır. Bu durumlarda sorunların üstesinden gelmek için kişinin (Firmanın) kendi enerjisi, azmi, çabası hatta bilgisi yeterli olmayabilir.
Bunun çözümü ağırlıklı olarak girişimciye bağlı yeteneklerden daha çok çevresel faktörlere bağlıdır. Örneğin; Yasal düzenlemeler, haksız rekabet, çıkar ilişkileri önleyecek yasalar vb. Girişimcilik tanımları daha çok “Başarılı Girişimcileri” tarif etmekte. Oysa bir girişimcinin girişimci olarak tanımlanabilmesi için başarılı olması gerekmiyor, çünkü tanım için basitçe girişimde bulunması yeterli.
Bu aşamada peki “başarılı olmak istiyorsak ne yapmalıyız?” diye düşünüyorsanız. Tebrikler artık “birçok şeyi yapabilirsiniz ama önce denemeniz lazım. Başarınızın önündeki muhtemel engelleri kaldırın, rakipleriniz için engeller yaratın” diyorum. Buna “Destructive innovation” deniliyor. Çünkü “yararlanmasını bilen için kriz, kaos kâbus değil, bir fırsattır”. Stratejik yönetimden haberiniz olsun, geçmişin katı işletme politikalarını unutun, olmaz diye değil, ya olursa diye düşünün. Yılmadan mücadele edin. Ya başarısız olursam korkusunu yenin. Gelişmiş batı ülkelerinde ve özellikle Amerika’da ailede verilmeye başlanan eğitim anaokullarında şekilleniyor. Bu nedenle gazete dağıtan, limonata satan, çocuk bakan kendi masrafını çıkarmak veya para kazanmaktan öte girişimde bulunması ailesi tarafından teşvik edilen çocuklar çoğunlukta. Peki, sizin için bu geçerli mi? Cevabınız evet ise tebrikler, girişimlerinizde önemli engelleri aşabilirsiniz.
Girişimcilikte başarı isteği iştahınızı kabartırken başarısızlık riski sizi korkutabilir. Merak etmeyin yeter ki inançla mücadele edin, hatalarınızdan ders alın ve sürekli ilerleme kaydedin sonunda başarabilirsiniz. Her başarılı girişimcinin de ilk defada başarıya ulaşmadığını da aklınızda tutun. Fikrinize güveniyorsanız, başarısız olsanız da denemeye devam edin.
Mevcut ve gelecek girişimlerimizde hepimize başarılar dilerim.