Hatırlıyor musunuz çocukluğunuzu? Hayat çocukken ne kadar da güzeldi. Sürekli bir eğlence, sürekli bir kutlama halindeydiniz. Dünya sizin için çok renkliydi. Evet, arada üzülüyor ve ağlıyordunuz da. Ama günün sonunda yatağa büyük bir mutlulukla ve hayallerinizle giriyordunuz. Hatırladınız mı? Hayal kurarak uyuyordunuz. Sabah tüm enerjinizle, hiç üşenmeden tüm gün boyunca koşturabiliyordunuz. Terleyince kana kana su içiyordunuz. Sonra tekrar eğlenceye devam. En ufak bir ses, en ufak bir şey size keyif vermeye yetiyordu.
“Ama biz çocukken dünya daha güzeldi, artık bozuldu.” diyebilirsiniz. Evet, sizin çocukken yaşadığınız dünya ile bugünkü dünya arasında çok fark var. Ama bir şey aynı kaldı. Bugünün çocukları için hayat hala daha çok güzel. Bugünün çocukları sizin şu anki halinize göre mutlu. Sadece sizin çocukluğunuzdan daha farklı bir çocukluk yaşıyorlar. Ama yine hayattan keyif almayı biz yetişkinlere göre çok daha iyi biliyorlar.
Peki ne değişti? Sahi, ne değişti ki?
Hayatınızı ciddi yaşamanız gerektiğini ve ciddi bir insan olmanız gerektiğini mi düşünüyorsunuz?
Cevabınız Evet mi?
Di mi yaa, büyüdünüz çünkü!!! Hemen ciddi olmanız lazım!
Evet, ciddi olmanız gereken zamanlar olabilir.
Evet, ciddi işlerle uğraşmak durumunda olabilirsiniz.
Evet, bazen çileden çıkıp müşterilerinizi, patronunuzu, müdürünüzü ciddi ciddi öldürmek isteyebilirsiniz. Sizi anlıyorum.
Ama ciddiyeti bir yaşam tarzı haline getirmek zorunda değilsiniz!
Ciddi olmanız gereken zamanlar olabilir. Ama hayatın kendisini bu kadar da ciddiye almak zorunda değilsiniz!
İçinizdeki çocuk can çekişiyor. Onu öldürüyorsunuz. O ise “Ben ölmek istemiyorum” diyor… Kulak verin. Bu yaşta da bir çocuk olabilmek, hayata çocuk gözüyle bakabilmek ve sıradan insanlara göre çok daha başarılı ve mutlu olabilmek mümkün. Peki bunu gerçekten istiyor musunuz?
Asıl meziyet yeniden çocuk olabilmekte. Her anınızın ayrı ayrı tadını çıkarın. Bir çocuk olun. Siz yeniden çocuk olabildikçe, hayatı bir oyun gibi gördükçe, daha da mutlu ve başarılı bir dünyaya “merhaba” diyeceksiniz. Siz iyi hissettikçe hayatınızın genel kalitesi de çok daha farklı olacak.
Şimdi çocukluğunuzdaki mutlu, coşkulu bir şekilde oyun oynadığınız bir anı hatırlayın.
Tembellik yapmayın, ciddi ciddi hatırlayın ama!
O anı hissedin. İçinizdeki o coşkuyu hissedin. İçinizdeki o çocuksu masumiyeti, içinizdeki o mutluluğu, sevgiyi, saflığı hissedin. Kalp atışlarınız büyük bir masumiyetle, büyük bir coşkuyla, büyük bir sevgiyle akıyor. Hissedebiliyor musunuz? Hissedene kadar devam edin. Önce bu duyguyu içten bir şekilde hissedin. Gözlerinizi 1 dakika boyunca kapatarak bu anı tüm detaylarıyla gözünüzde canlandırın ve duygularını tüm içtenliğinizle hissedin.
Şimdi ise bu duyguları bugününüze ve bugünkü bedeninize taşıyın. Kalp atışlarınızı, içinizdeki coşkuyu, çocuksu masumiyeti hissedin. Çevrenize şu anda bu gözle bakın. Bu gözle yürüyün. Bu gözle konuşun. Dünyayı çocuk gözlerinizle görün. Ve en azından bugün için kendinize söz verin.
Bugün yaşamdan keyif almak istiyor musunuz?
O halde bugün yeniden çocuk olmaya ne dersiniz?
*
Yazar: Türker Manavoğlu