Çetin Özbey
ozbey36@hotmail.com
Uyku Apnesi
Uyku sırasında yineleyici nöbetler olarak, kısa bir süre solunum durmasına uyku apnesi denilir. Nedeni bilinmeyen bu bozukluğun gündüz aşırı uyku arzusu olanlar ile horlayanlarda daha sık görüldüğü ileri sürülmektedir. Soluk durması ortalama 10 saniye devam eder ve gece boyunca 20-30 defa tekrarlayabilir. Kişi soluğunun kesildiğinden haberdar olmaz. Uyku apnesi ancak uyku laboratuarında saptanabilir. Yineleyici nöbetleri sık olan kişiler, sabah uyandıklarında kendilerini huzursuz, bitkin ve yorgun hissederler.
Kâbus (Korkulu Rüya) Görme
Kâbuslar her yaşta görülür ancak çocuklarda daha sık ortaya çıkar. Kâbus, bireyin korkuyla uyanmasına yol açan ürkütücü ve dehşet verici rüyalardır. Kâbuslar, genellikle rüyaların yoğun olduğu REM uykusu sırasında ortaya çıkar. Birkaç gece üst üste ve bir gecede birden fazla kâbus görülebilir. Kâbus sona erdikten sonra veya kâbus esnasında kişi korkuyla uyanır. Kalp ritminde ve nefes alışverişinde bir hızlanma görülebilir, kişi terlemiş olabilir ve bağırarak uyanabilir. Kâbusun tamamı veya bir kısmı hatırlanır. Korkulu rüyadan sonra yeniden uykuya geçmek zaman alır. Çocuklarda görülen kâbuslar geçicidir ve kronikleşmez ama yetişkinlerde çok sık görülürse kronikleşebilir. Kâbusların nedeni travmatik yaşantılar, ilaçlar, bağımlılık yapan maddeler, bedensel hastalıklar ve uyumadan önce ağır ve aşırı yiyecekler tüketmek olabilir. Çok sık tekrarlanmadıkça tedaviye gereksinim duyulmaz; çünkü herkes korkulu rüyalar görebilir. Eğer herhangi bir nedene bağlı değilse ve süreğen bir hal alırsa tedaviyi gerektirebilir.
Gece Şiddeti (Terörü)
Gece şiddeti, derin uyku sırasında ortaya çıkan amaçsız ve anlamsız davranışlardır. Korkulu rüyalara bağlı bir durum değildir. Genellikle 2 yaşında başlar ve ergenlik başlangıcına kadar devam eder. Çocuğun davranışlarına olan etkisi kâbuslardan daha korkunçtur; ama kâbuslar kadar sık ortaya çıkmaz. Çok az çocukta görülür ve zamanla yok olur. Çocuk çığlıklar atar, ağlar ve yatakta tepinir. Gözleri açık ve bakışları donuktur. Korkulu bir yüz ifadesine sahiptir. Terler, titrer, sık nefes alıp verir ve kalbi hızlı çarpar. Kendi kendine anlamsızca konuşabilir. Çok şiddetli durumlarda çocuk yataktan çıkarak kaçabilir. Bilinci yerinde olmadığı için dış uyaranları algılamaz ve tepki vermez. Bu nedenle uyandırılmamalıdır. Bu hal, genellikle 5-15 dakika devam eder ve çocuk yeniden sakin uykuya geçer; fakat gece şiddetini yarım saatten fazla yaşayan çocuklar da vardır. Çocuk, sabah uyandığında gece olanları hatırlamaz. Gece şiddeti, çocuğun kaygılı olduğu dönemlerde daha sık görülür; ancak önemli ruhsal problemlerden kaynaklanmaz. Bu duruma karşı anne-babanın fazla yapabileceği bir şey yoktur. Süreğen bir duruma gelirse uzmana danışılmalıdır.
Uyurgezerlik ve Uykuda Konuşma
Uyurgezerlik, uykunun ilk saatlerindeki REM döneminde istek dışı oluşan uyku bozukluğudur. Kişi, yatağından çıkarak evin içinde anlamsız ve amaçsızca dolaşır, bir süre sonra yeniden yatağına girerek durgun uyku sürecine girer. Kimi giyinebilir, kapıyı açarak dışarı çıkabilir, mutfağa giderek yemek yiyebilir. Uyurgezerlik durumunda kişinin bilinci yerinde değildir. Sabah uyandığında gece ile ilgili bir şey hatırlamaz. Uyurgezerlik, okul çağı çocuklarında sıkça görülür ve 12-13 yaşına kadar devam eder. Görülme sıklığı yüzde 3-4 civarındadır. Yetişkinlikte ise çok az ortaya çıkar. Bu uyku bozukluğu psikolojik bir nedene dayanmaz; kalıtım olduğu düşünülmektedir. Uykuda konuşanlar, genellikle yataklarındayken bilinçsiz konuşmalar yapar. Konuşmaların içeriği çoğu kez gündüz yaşadıkları olaylarla ilişkilidir. Özellikle kişi üzerinde etki bırakan olaylardan sonra konuşmalar artar.
Uyku Bozukluklarında Tedavi
Tedavinin ilk aşamasında, bozukluğa yol açan organik, ruhsal ve başka sorunların olup olmadığını saptanır. Eğer ikincil tür bir bozukluk söz konusuysa, öncelikle asıl hastalık tedavi edilir. Örneğin, uykusuzluk bipolar bozukluğa bağlı olarak ortaya çıkıyorsa, bipolar bozukluk tedavi edilir. Aynı uygulama organik hastalıklar için de geçerlidir. Herhangi belirgin bir nedenden kaynaklanmayan birincil uyku bozukluklarında, öncelikle kişinin yaşamında bazı değişiklikler yapması sağlanır ve gerekli görülürse ilaç tedavisine başlanır. Sağlıklı ve kaliteli bir uyku için şunlar önerilebilir:
n Akşam ağır yemeklerden, alkol ve kafeinli içeceklerden kaçınmalı,
n Hafta içi ve hafta sonu uyku saatleri aynı olmalı,
n Uykudan birkaç saat önce yorucu etkinlikler yapılmamalı, heyecan verici ve gerilimi artırıcı filmler seyredilmemeli, kitaplar okunmamalı.
n Yatak odasında televizyon seyredilmemeli ve müzik dinlenilmemeli,
n Yatak odası gürültüden uzak olmalı ve uyuma sırasında lambalar söndürülmeli,
n Gece geç uyunsa bile sabah erken kalkılmalı,
n Uykusuzluk hissedildiğinde, uyumak için çaba harcanmamalı,
n Uyku ilaçları gerekiyorsa doktor kontrolünde alınmalı.