Babasının hasta olup yatağa düşmesinden sonra aileyi geçindirme görevini üzerine almıştı. Artık tarlaları o ekecek, o biçecekti. Domates yetiştirdikleri bir seraları vardı. Annesinin yaşlı oluşu nedeniyle bu konuda da bütün yük onun omzuna binmişti. Okuyan kardeşleri olduğu için bu fedakarlıklara katlanmak zorundaydı. Kendisinin okul hayatı yokluklar içinde geçmişti; ama kardeşlerine bunu yaşatmak istemiyordu.
Erdem yirmi beş yaşındaydı. Kendini annesine, babasına ve kardeşlerine adamıştı. Sabahtan akşama kadar var gücüyle çalışıyordu. Fakat bu ekme biçme işinden pek bir kâr göremiyordu. Üstelik yaptığı riskli bir işti. Ülkedeki ihracat-ithalat durumuna göre, ürün fazlalığı veya eksikliğine göre fiyatlarda sürekli oynama oluyordu. Bu da onu başka işlere itiyordu.
HAKAN BİROL
bilgi@gencgelisim.com
Babasının hasta olup yatağa düşmesinden sonra aileyi geçindirme görevini üzerine almıştı. Artık tarlaları o ekecek, o biçecekti. Domates yetiştirdikleri bir seraları vardı. Annesinin yaşlı oluşu nedeniyle bu konuda da bütün yük onun omzuna binmişti. Okuyan kardeşleri olduğu için bu fedakarlıklara katlanmak zorundaydı. Kendisinin okul hayatı yokluklar içinde geçmişti; ama kardeşlerine bunu yaşatmak istemiyordu.
Erdem yirmi beş yaşındaydı. Kendini annesine, babasına ve kardeşlerine adamıştı. Sabahtan akşama kadar var gücüyle çalışıyordu. Fakat bu ekme biçme işinden pek bir kâr göremiyordu. Üstelik yaptığı riskli bir işti. Ülkedeki ihracat-ithalat durumuna göre, ürün fazlalığı veya eksikliğine göre fiyatlarda sürekli oynama oluyordu. Bu da onu başka işlere itiyordu.
Erdemlerin şehrin merkezinde ve dışında tarlaları vardı. Erdem babasının izniyle bu tarlalardan birini satarak yeni bir iş kurmaya karar verdi. Şehrin merkezindeki tarla bir bina yapılabilecek genişlikteydi. Konumunun çok iyi olmasından dolayı büyük paralar veriliyordu. Buraya bir iş merkezi açabilirim, diye düşünmüştü Erdem. Ama bunun için yeterli sermayesinin olmaması onu engelliyordu. Şehrin dışındaki arsa merkezden biraz uzaktı. Şehrin gürültüsü ve kirliliği yoktu burada. Ve çok genişti. Ama bu tarlaya şehrin merkezindeki o küçük alan kadar para vermemişlerdi.
Erdem babasına inşaat ve emlak sektörüne gireceğini söylemişti. Bu yüzden köyde ekilen arsaları işlemeleri için ortaklara vermişti. Yapacağı iş için şehrin merkezindeki küçük tarlayı satılığa çıkardı. Tarlanın satılığa çıkmasıyla birlikte birçok müşteri akın etti. Erdem istediği parayı veren bir müşteri buluncaya kadar tarlayı satmadı. Bir hafta içinde o parayı veren bir alıcı bulmuştu. Ve onunla anlaşarak tarlayı sattı.
Erdem’in aklındaki proje küçük arsa için aldığı parayla şehrin dışındaki arsaya değer üstüne değer katmaktı. Eğer başarabilirse büyük bir atılım yapabilirdi. Şehrin merkezine uzak bu tarlayı adam etmekle işe başlamıştı. İlk önce tarlanın sınırlarını belirleyerek etrafına telle çevirdi. Daha sonra artezyen kuyuları açtırarak sulama problemini çözdü. Tellerden itibaren tarlanın tüm çevresini ağaçlandırmaya başladı. Ve tarlaları her birine bahçeli, havuzlu, iki katlı lüks bir ev düşecek şekilde parsellere ayırdı. Böylece toplam dört parsel olmuştu. Buranın en büyük özelliği şehrin gürültüsünden ve kirliliğinden kaçmak isteyenlerin bir numaralı yeri olmasıydı. Erdem özellikle zengin kesimlerin böyle yerleri tercih edeceğini biliyordu. Bu yüzden burayı satmamıştı. Buraya yapacağı yatırım sayesinde en az beş katı civarında para kazanmayı hedefliyordu.
Aklını Kullanmak, Fırsatları Kollamak
Sattığı tarlanın parasını kullanarak ilk iki parsele muhteşem iki ev yaptırdı. Şimdi, kimsenin beğenmediği o yerde çevresinde ağaçlar, bahçesinde renk renk çiçekleri olan iki muhteşem yapı vardı. Erdem bu iki evi, yaptığı masrafların iki katını çıkartacak şekilde satmıştı. Ve hemen diğer iki parsele inşaat başlattı. O evlerin de hızla bitmesi sonucunda ikisine de müşteri bulunmuştu hemen. Erdem bir koyup üç aldığı bir ticaret yapmıştı. Yer satın alıyor, o yerin üstüne, bulunduğu konuma göre gerekli binayı yapıp satıyordu. Elde ettiği paralarla şehrin merkezinin dışındaki birçok yerden tarla satın aldı. Kimisine at çiftliği yaptı, kimisine villalar…
Yaptığı işte ilk olmanın avantajını taşıyordu. Bu işi daha da büyütmek amacıyla bulunduğu şehrin dışına taştı. İlk olarak turistik bölgelere el attı. Deniz kenarına uzak ama sakin, kafa dinlenecek yerleri keşfederek çok uygun fiyatlara o tarlaları aldı. Daha sonra o tarlalara çok lüks evler yaparak turistik bölgedeki turistlere sattı. Geçen zaman zarfında bölge halkı uyanmıştı ama Erdem alacağı yerleri çoktan almıştı bile. Kâr payının düşmesinden sonra Erdem o bölgeyi terk ediyordu zaten.
Erdem bu ‘al, yap, sat’ işiyle müthiş paralar elde etmiş, ilk olmanın avantajını çok iyi kullanmıştı. Ülkedeki çoğu bölgeye bürolar açtı. Köydeki seraların içinde başlayan yolculuk, şimdi yaşadığı villanın içinde devam ediyordu.