Yeni stres kaynağı: Suçluluk psikolojisi

0
1179

Stresi unutun; şimdi bizleri yiyip bitiren çok daha faklı bir duygu var psikologlara göre; o da suçluluk psikolojisi. Peki, bu duygudan kurtulmanın ve hafiflemenin bir yolu var mı?

Pazartesi sabahı, işe yetişmeye çalışıyorsunuz; eteğinizin fermuarı zorlukla kapanıyor ve kalbinize bir pişmanlık sancısı saplanıyor. Acaba cuma akşamı o koca pizzayı yemekle hata mı ettiniz? Aynaya baktığınızda bu kez farklı bir suçluluk kaplıyor içinizi; bu eteğe bu kadar para vermek şart mıydı? Tam da tatil için gereken parayı denkleştirmek üzereyken…Evden çıkarken ajandanızı buluyor, çantanıza atıyor ve hatırlıyorsunuz; tatile çıkarsanız annenizin doğum gününü kaçıracaksınız. Saat daha sabahın sekizi ve siz şimdiden kökenleri farklı üç suçluluk hissiyaşadınız bile!

Kısa bir zaman öncesine kadar, yoğun birt empoda koşturup duranların ‘Nasılsın?’ sorusuna verecekleri ilk yanıt ‘stresli’ oluyordu. Fakat şimdilerde günün cümlesi kesinlikle ‘kendimi bu konuda çok suçlu hissediyorum…’ Uzmanlara göre, özellikle kadınlar büyük bir duygusal yük taşıyorlar ve suçluluk duygusu hemen her hissi bastırarak ön plana çıkıyor. Stres, depresyon ve anksiyete gibi diğer pek çok duyguyla da yakın ilişkisi bulunan suçluluk hisleri, hem fizikselhem de zihinsel sağlığı ciddi bir şekilde etkileyebiliyor. ABD’de kısa bir süre önce yapılan bir araştırmanın sonuçları ise oldukça endişe verici; buna göre suçluluk duygusundan muzdarip olmak bağışıklık sistemini baskılıyor ve kişiyi pek çok önemli hastalığa açık hale getiriyor.

Günahkar Cins

Psikologlara göre, kadınlar erkeklere kıyasla kendisini suçlu hissetmeye çok daha meyilli. Bunun nedeni ise, aslında kadınların sosyal kurallara çok daha bağlı olması ve bu kuralların dışına çıktıklarında kolaylıkla vicdan azabı çekebilmesi. Ayrıca, kadınlar erkeklere göre çok daha fazla alanda mükemmel olmaya çalışıyor -en iyi anne, en iyi evlat, en iyi eş ve arkadaş- bu nedenle de üzerlerinde daima büyük bir baskı hissediyorlar. İşin daha da kötüsü, pek çok kadın için bu listeye, neredeyse her ay yeni ‘en’ler ekleniyor, beklentilerin çıtası imkansız olana doğru yükseliyor ve yetersizlik hissi kaçınılmaz oluyor. Yetersizlik hissinin pek çok kişinin duygusal sözlüğündeki karşılığı ise o eski ve tanıdık kelime ‘suçluyum’!

Üyesi olduğumuz sosyal ağlar, gün içinde akıp duran elektronik postalar ve elimizden bir saniye bile susmayan cep telefonları, yalnız kalıp kafamızı dinleme lüksümüzü elimizden alıyor. Kendinizle kalmakiçin fırsat yaratın.

Ankara’da yaşayan 33 yaşındaki Beril Maden bu duyguyu çok iyi tanıdığını söyleyerek başlıyor sözlerine, “Ne kadar uğraşırsam uğraşayım, her zaman bir işi ya da birisini ihmal ediyormuşum gibi geliyor”. Maden, uzakta yaşadığı ve asla yeteri kadar ilgilenemediğini düşündüğü ebeveynleriyle ilgili bir anısını da şu şekilde anlatıyor: “Ailem başka bir şehirde yaşıyor. Haftada birkaç kez onları aramaya çalışıyorum. Ancak kızkardeşim onlarla aynı yerde yaşıyor ve her türlü sorunlarıyla uğraşmak zorunda kalan hep o oluyor. Geçenlerde annem düşmüş ve kızkardeşim onu hastaneye kaldırmış. Bense bu olaydan tam 10 gün sonra haberdar oldum ve o günlerde onlara daha sık telefon etmediğim için kendimi fazlasıyla suçlu hissettim. Kardeşime sorduğumda, bana haber vermek istemediklerini, çok meşgul olduğumu düşündüklerini ve uzakta olduğum için elimden bir şey gelmeyeceğini bildiklerini söyledi. Bense bu olaydan sonra haftalarcapişmanlıkla kıvrandım ve sonunda annemekoca bir buket çiçekle, bir kutu çikolata yolladım ve içine de yanında olamadığım için ne kadar üzgün olduğumu anlatan bi rözür notu koydum. Bunun kendimi daha iyi hissettireceğini düşünmüştüm ama hiçbir şey o an orada olmadığım gerçeğini değiştirmedi.”

Uzmanlara göre 24 saat boyunca sürekli devinim halinde olan dijital bir hayat yaşamanın, hissedilen yoğun suçluluk duygusuyla önemli bir bağlantısı var. Bizi kuşatan sosyal ağlar, akıp duran elektronik postalar ve elimizden bir an bile düşmeyen cep telefonları… Öyle görünüyor ki, bir saniye bile ulaşılamaz olmak için hiçbir özrümüz yok! Oysa madalyonun öte yanında bizi zorlayan yoğun iş temposu, uzun çalışma saatleri ve gittikçe daha karmaşık hale gelen aile yapıları bulunuyor. Ve sadece tek bir mesajı bile yanıtlayacak vakti bulamadığımızda ‘kötü ve umursamaz’ damgasını yemekten ölesiye korkuyoruz. Ürperti veren o hissi çok daha sıradan olaylar yüzünden yaşayan 38 yaşındaki Hande Doğan’ın durumuysa uzmanlara göre günlük suçlar sınıfında. Doğan, yaşadıklarını bakın nasıl anlatıyor; “Çok küçük şeylere takıldığımı biliyorum. Fakat benim ükemmeliyetçi olarak nitelendiren arkadaşlarımın, verdikleri bir davete eli boş gittiğimde ya da onlarda kalan kızımı almakta geciktiğimde bunu pek de hafife almayacaklarına eminim. Eşime göre bir arkadaşımız ‘kafana takma, önemli değil’ diyorsa, inanmam gerekiyor. Oysa bana göre öyle mi? İçim içimi yiyor ve sürekli bu hataları tamir etmenin yollarını düşünüyorum.”

Yapamadığınız şeyler yüzünden suçluluk duyuyorsanız hayatınızı daha iyi organize aramadığınız arkadaşınızı bugün arayın!

Sonuçları Neler?

Peki sürekli suçluluk duygusu içinde yaşamak bize neler yapıyor? İngiltere’deki Hull Üniversitesi’nde yapılan bir araştırmaya göre; en basit zevklerin bile -ister bu boş geçirilen bir hafta sonu ya da öğlen vakti şekerleme olsun- tadını çıkaramayan kişilerin tükürüğündeki antikorlarla savaşan özel maddeler) sayısı, hayata ‘boşver gitsin’ mantığıyla yaklaşan kişilerdeki antikor sayısına kıyasla çok daha az. Sürekli yolunda gitmeyen bir şeyler için (örneğin size ve geç kaldığınız için yatağa zamanında gitmeyen çocuklar gibi) kendimizi yiyip bitirmek, ki bu sizin kontrolünüzde olmasa bile, uzun vadede ağır depresyona yol açabiliyor.

Huzurlu ve keyifli bir yaşam sürmek bağışıklık sistemini güçlendirirken, sürekli kendi kendine beceriksiz birisi olduğunu söyleyerek, suçluluk psikolojisi ve endişe içinde yaşamak sağlığı son derece olumsuz bir şekilde etkiliyor. Suçluluk duygusu da en az ekonomik sorunlar ya da iş kaybı gibi ciddi bir depresyon sebebi.

kaynak: Cosmopolitan

 

 

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz
Lütfen adınızı yazınız