Barbie’nin bilinmeyen hayat hikâyesi
Geçen yıl 50. doğumgünü kutlanan Barbie bebeğin hikâyesi, iyi bir kurguyla ekrana taşındı. Biography Channel’da biyografisi yayınlanan Barbie’nin hayat hikâyesi, Hollywood yıldızlarınınki gibi renkli.
Digitürk platformu üzerinden yayın yapan Biography Channel, olmazsa olmazlarımdan. Her gün mutlaka göz atıyorum. Bazen bir artistin, bazen bir siyasetçinin, bazen de ünlü bir sporcunun hayat hikâyesini bugüne kadar gölgede kalmış tüm ayrıntılarıyla ve en gerçekçi haliyle bu kanalda buluyorum. Salı akşamı biyografisi sunulan, dünyanın en ünlü bebeğiydi… Geçen yıl 50. doğumgünü kutlanan Barbie bebeğin hikâyesi, enfes bir kurgu ile ekrana taşındı. Barbie, 60’lı yılların başından bu yana, özellikle kadınları hayatla tanıştıran bir ikon. Her ne kadar çocukları küçük yaşta moda ve trendlerle içli dışlı yapıp, onları tüketim toplumunun bir parçası olmaya özendirse de, Barbie, pek çok çocuğu önce genç kız, sonra kadın yapan faktörlerden biri.
ÇOCUKLUKTAN ERGENLİĞE GEÇİŞ
Barbie’nin hikâyesi inanılmazdı… Malum, Barbie’nin göğüsleri bulunan ilk oyuncak bebek olması büyük tepki çekmişti. Hatta bazı modellerinde sol kolunu geriye büktüğünüz zaman Barbie’nin göğüsleri büyüyor, çocukluktan ergenliğe geçiyordu. Kaderin cilvesine bakın ki, yaratıcısı Ruth Handler, yıllar sonra göğüs kanserine yakalanacak ve ameliyatla alınan göğsünün yerine protez kullanmak zorunda kalacaktı… Handler, seri bebeklere kendi çocuklarının ve torunlarının ismini veriyordu. Kızı Barbara’nın ‘Barbie’ olarak anılmasına bir itirazı yoktu ama Ken fena halde tepkiliydi. Zira yakışıklı Ken bebeğin, cinsel organı bulunmuyordu!.. Bu da tüm okul yılları süresince Ken’in arkadaşlarının en büyük dalga geçme malzemesi olacaktı… Stacie ise Roth’un torununun adıydı. Ama Stacie yıllar sonra yakalandığı şeker hastalığının etkisiyle obez olacak ve kendini müziğe adayacaktı. Plastik bebek Stacie’den intikam almak için bestelediği ilk şarkının ismi ise Ben Öyle Sıska Bir Şey Değilim olacaktı…
Ya Cindy Jackson adlı iflah olmaz Barbie fanatiğine ne buyrulur? Annesinden kalan 100 bin doların tamamını estetik operasyonlara harcayarak, kendini ‘canlı bir Barbie’ haline getirmişti. Her ne kadar medyanın ilgisi ve podyumların talebi ona ilerleyen yıllarda kat be kat fazlasını kazandıracak olsa da benliğinin uğradığı tahribatı onarması o kadar kolay olmayacaktı. 90’lı yıllardan sonra Barbie bebeklere savaş açan bir sivil toplum örgütü ise marketlerin raflarına sızarak, bebeklerin içindeki ses kaydını şu sözlerle değiştirmeyi başarmıştı: “Ben Barbie, yaratıcılarımdan nefret ediyorum. Çocukları bizim üzerimizden tüketime alet edip, sömürüyorlar.” Barbie’ye en büyük tepki ise 2002 yılında gelmişti.
Zira o yıl Barbie’nin iç çamaşırlı serisi piyasaya sürülmüştü. Dantel külotlu, jartiyerli Barbie’ler medyadaki yorum köşelerini uzun süre meşgul etmişti. Firma her ne kadar bu serinin erişkin koleksiyoncular için üretildiğini ve paketlerin üzerinde +14 ibaresi yer aldığını söylese de, eleştiri oklarının hedefi olmaktan kurtulamamıştı. Aralarında Demi Moore’dan (Bilinen en büyük Barbie bebek koleksiyoncusu) Elizabeth Taylor ve Cher’e kadar pek çok ünlünün de yıllar içinde Barbie’si yapılıp, piyasaya sürüldü. Kervana son katılan ise son yıllarda Almanya’nın en önde gelen şahsiyeti olan Şansölye Merkel’di.
yazan: yüksel aytuğ