Ayşe 20 yaşında bir genç kızdı. Dışarıdan eve geldiğinde bütün giysilerini çamaşır makinasına atıyor, kendisi de hemen duş alıyordu. Ancak ondan sonra ev giysilerini giyip evde rahat hale geliyordu. Ancak rahatlığı kısa sürüyordu. Çünkü eşyaların üzerindeki tozları fark ediyor, toz almadan rahat edemiyordu. Toz alma işi günde birkaç kez tekrarlanıyordu.
Kırk yaşlarında dindar bir ev hanımı olan Fatma hanım namaz kılmaktan korkar olmuştu. Çünkü namazda aklına hep küfür etmek geliyordu. Defalarca tövbe ediyor ama kıldığı namaz yine de içine sinmiyordu.
Ahmet amca yıllardır her gün ellerini belki kırk elli kez yıkardı ancak şimdi hiçbir şeyin temizliğinden emin olamıyordu. Artık üzerinde yattığı çarşafların temizliğinden emin olamadığı için üzerlerini tamamen gazete kağıdı ile kaplayarak uyuyabiliyordu.
Zeynep 30 yaşlarında genç bir kadındı. Banyoya girdiğinde 8- 10 kez boy abdesti almadan içindeki temiz olmadığı şüphesinden kurtulamıyordu.
Ayşe teyze küçüklüğünden itibaren kızına çeyiz almaya başlamıştı. Yıllar içinde her gördüğünü almış ve kolileyip durmuştu. Evin bir odası kelimenin tam anlamıyla kolilerle doluydu. Artık koliler salona taşmaya başlamıştı ve ev halkı durumdan çok rahatsızdı.
Bu ve buna benzer pek çok davranış size de tanıdık geldi değil mi? Bunlardan en çok rastlananı kontrol takıntısıdır. Sürekli acaba ütüyü fişten çıkarttım mı, doğalgaz vanasını kapattım mı, muslukları kapattım mı diye kontrol edilir durulur ama bir türlü emin olunamaz.
Örnekleri çoğaltmak mümkün.Belki sizin ya da çevrenizdekilerin de buna benzer takıntıları var. Takıntılar çok yaygın olarak görülüyor. Kime sorsanız böyle bir tanıdığı vardır sanıyorum. Bu durumun psikolojideki adı ‘ Obsesif- kompülsif bozukluk’tur. ‘Obsesyon’ ‘takıntı’veya ‘saplantı’ kelimesiyle açıklanabilir ve istenmeden gelen, sıkıntı verici, tekrarlayıcı ve sürekli düşünce ,dürtü ve hayallerdir. Kimi insan Ayşe’de ve Ahmet amcada olduğu gibi kirlendiği hissine kapılır, kimisi de Fatma hanımdaki gibi günah düşüncelerine kapılır.
Kişinin bu takıntılardan dolayı yaptığı ve kendisini engelleyemediği eylemlere ise ‘kompülsiyon’ yani ‘zorlantı’ denir. Ayşe’nin aklına sokakta kirlendiği düşüncesinin gelmesi ‘obsesyon’ , bu nedenle giysilerini yıkayıp duş alması ‘ kompülsiyon’dur. Fatma hanım’ın aklına namazda küfür gelmesi ‘obsesyon’, tövbe etmesi ‘kompülsiyon’dur. Yani düşünce ,dürtü ve hayaller takıntı; bunlardan kurtulmaya çalışırken yaptığımız bedensel ya da zihinsel eylemler zorlantıdır. Kişi bu zorlantılı yani aslında zorla, istemeden yaptığı davranışları engelleyemez. Kişi kendine engel olabilse asla ellerini yıkamayacaktır ama zihni devamlı onu eyleme iteler. Genellikle zorlantı uygulamaları adeta törensel bir titizlikle uygulanır. Mutlaka 10 kez el yıkanır, 5 kez boy abdesti alınır.
En çok görülen takıntılar şunlardır:
Bulaşma takıntısı: Mikrop, pislik v.s bulaşmasından korkma.
Şüphe takıntısı: Bazı eylemleri yaptığından emin olamama. ‘Acaba ütüyü fişten çektim mi?’ Simetri ve düzen takıntısı. Hastalık takıntısı.
Saldırganlık takıntısı: ‘Acaba kocamı bıçaklar mıyım?’
Dini takıntılar: Namazda küfretme gibi. Metafizik takıntılar: ‘Ruh nerededir? Acaba ben robot muyum?’ Cinsel takıntılar: Oruçluyken gözünün önünden çıplaklık görüntülerini uzaklaştıramamak gibi.
En sık görülen zorlantılar ( Zorla, istemeden yapılan, tekrarlanan davranışlar):
Yıkama zorlantısı: Sürekli el yıkama gibi. Sayma ve sorma zorlantıları. Biriktirme zorlantısı.
Kontrol zorlantısı: Muslukları kapadım mı diye sürekli kontrol etme.
Dua zorlantısı: Aynı duayı defalarca tekrarlama.Düzen ve simetri zorlantısı.
yazan: Psk.Dnş.Özden ŞENKOYUNCU