Geçen hafta ‘Öfke kontrol bozukluğu’ konusunu işlemiştik. Bu hafta da öfke kontrolünü anlatmak istiyorum. Öfkenin bir duygu olduğunu, bu duyguya bir olayın bizde yarattığı düşüncelerin neden olduğunu biliyoruz. Düşüncelerimize neden olan ‘temel inançlarımız’ı ise çocukluk yıllarımızdan itibaren yaşadığımız olaylarla ediniyoruz.
Öfke bütün insanların yaşadığı temel bir duygu. Geleneksel olarak öfke duygusuyla 3 şekilde başetmeye çalışıyoruz. Bunlar öfkeyi karşı tarafa aktarma, bastırma ve yatışmasını sağlamadır. Öfkenin karşı tarafa aktarılmasında doğru olan yaklaşım öfkeyi saldırganca dışa vurma değil, öfke duygusunu sözel olarak aktarmadır. Örneğin ‘ Bu davranışına çok öfkelendim. Çünkü benim düşüncelerimi önemsemediğini düşündüm.’ şeklinde bir öfke aktarımı karşılıklı bir diyalog başlatabilir. Dolayısıyla iletişim yoluyla sorunun çözümüne de yardımı olacaktır. Karşınızdaki kişi ‘Sana haber vermedim. Çünkü senin bu konuyu önemsemediğini düşünüyordum.’ diye cevap verebilir. Böylelikle aslında karşılıklı olarak birbirinizin düşüncelerini yanlış tahmin ettiğinizi görebilirsiniz. Bu diyalogda öfkelenen kişinin yanlış algısına neden olan ‘temel inancı’ ‘İnsanlar benim düşüncelerimi önemsemezler.’ olabilir.
Öfke duygusunu ifade etmek yerine ‘bastırmak’ bizim toplumumuzda daha saygılı bir yol gibi görülmektedir. Bu kadar çok ülser olmamıza ya da zona çıkarmamıza şaşmamak gerek. Çünkü ‘bastırma’ ülser ve zonadan başka migren, cilt rahatsızlıkları gibi pek çok hastalığa da neden olmakta. Oysa yukarıda da belirttiğim gibi öfkeyi ‘saygısızlık’ gibi görünmeden de ifade etmenin yolları var.
Öfkenize neden olan olay karşınızdakinin hatalı bir davranışından değil, sizin düşünce biçiminizden kaynaklanıyorsa öfkeyi yatıştırmak için ‘gevşeme teknikleri’nden yararlanabilirsiniz. Bunun için önce doğru nefes almayı bilmeye ihtiyacınız var. İnsanlar genelde yanlış bir yöntemle ‘yüzeyel solunum’ yapmaktadırlar. Oysa karnımızı şişirecek kadar derin ve yavaş solumaya ihtiyacımız var. Derin ve yavaş soluk almak, baştan ayağa bütün kaslarınızın gevşediğini hissetmek öfkenizi kontrol etmenizi sağlayacaktır.
Eğer ‘öfke kontrol bozukluğunuz’ olduğunu düşünüyorsanız; yani kolayca ve sık sık öfkeleniyorsanız kendinize yanınızda taşıyacağınız küçük bir not defteri edinmenizi öneririm. Gün içinde işte ya da evde sizi öfkelendiren ve saldırganlaşmanıza ya da içinize atmanıza neden olan olayları fark ettiğinizde bu olayları kısaca not alın. Örneğin, gelininiz bulaşıkları tezgahın üzerinde bıraktı ya da ergenlik çağındaki kızınız odasını toplamadı; bunları ‘olay’ kısmına not edin. Bu ilk sütun olsun. İkinci sütuna bu olaylara karşı ‘olumsuz düşünce’lerinizi yazın. Örneğin ‘Gelinim bunu bilerek yaptı. Beni bu evde istemiyor.’ ya da ‘Kızımın bana hiç saygısı yok.’ gibi. Üçüncü sütuna olabilecek daha ‘olumlu düşünce’lerinizi yazın. Örneğin ‘ Gelinimin küçük bir çocuğu var. Yorulmuş olmalı. Daha sonra birlikte yıkayabiliriz.’ ya da ‘Kızımın dersleri çok yoğun. Biraz dinlendikten sonra toplamazsa, birlikte toplayabiliriz gibi.’
Olumsuz düşünmenize neden olan yetiştiriliş biçiminizi ve temel inançlarınızı bulmaya çalışın. Acaba anne-babanız sizi çok mu el üstünde tutarak büyüttü. Dünyayla ilgili düşünceleriniz ya da davranışlarınızın herkesten doğru olduğuna dair inancınızın herkes tarafından kabul görmek zorunda olmadığının farkında mısınız?
Öfke duygusu bazen gerçek bir sorundan da kaynaklanabilir. Bazen bizim yaşama bakışımız, çevremizdekilerle çatışabilir. Bu durumda değişiklik yapıp yapamayacağınıza bakmalısınız. Bu sizin istemediğiniz bir durum ama şu anda durumu değiştirmenize engel olan etkenler var diyelim. Yapacağınız şey, durumla yüzleşmektir. Böyle yaşamaya devam mı edeceksiniz, yoksa …
Sağlıcakla kalın.
yazan: Psk.Dnş.Özden ŞENKOYUNCU