Babası: Sultan III. Ahmed
Annesi: Mihrimah Sultan
Doğumu: 28 Ocak 1717
Ölümü: 21 Ocak 1774
Saltanatı: 1757- 1774
Sultan III. Mustafa İstanbul’da dünyaya geldi. Annesinin desteği ile iyi bir eğitim aldı. Sarayda serbest olarak büyüdüğü için devlet işlerini de yakından öğrenme fırsatı oldu. Çok zekiydi ve çalışmayı da çok seviyordu. Sultan III. Mustafa orta boylu, iri gözlü, yassı burunlu ve siyah sakallıydı. Heybetli ve kuvvetli bir vücuda sahipti. Çok iyi bir tahsil yaptı. Astroloji ile meşgul oldu. İslam ve Osmanlı tarihlerini inceledi.
Sultan III. Mustafa, yirmi altıncı padişah olarak Osmanlı tahtına çıktı. Devletin bozulan düzeninin, yapılacak ıslahatlarla düzeleceğine inanıyordu. Ancak devlet kurumlarında yapılacak ıslahatların batı taklidi değil, devletin geleneksel yapısı içinde kuruluş temellerinin modernleştirilerek günün ihtiyaçlarına cevap veren hale getirilmesi gerektiğini düşünüyordu. Bunu da hukukçuların yapacağına güveniyordu. “Bir ülkenin hukukçusu bozulursa, adaleti de bozulur, adalet olmayan memlekette dirlik ve düzenlik kalmaz” diyordu.
Sultan III. Mustafa orduda bir yenileşme gerektiği fikriyle hareket ediyordu. Askerlere eğitim kuralları getirdi. İtirazlara aldırmadan tüfeklere süngü taktırdı. Yeni bir tophane kurdurup güçlü toplar döktürdü. Bahriye, istihkam ve topçu okulları açtı. Yaşlı subaylara bile eğitim mecburiyeti getirdi. Ordudaki ıslahat konusunda Baron de Tott adlı Macar uyruklu Fransız’dan çok yararlandı. Baron Tott, Osmanlı topçu sınıfını yeniden ele alıp modernize etti ve askere Avrupa usulü eğitim yaptırdı.
Sultan III. Mustafa saltanatının süresinde en önemli dış sorun olarak Rusya meselesi ile meşgul olmak zorunda kaldı. 1763 Çihrin Seferi ile başlayan dönemde Rusya Çariçesi Katerina, Osmanlı himayesinde olan Polonya’ya asker gönderdi ve Kont Stanislas Ponyatowski’yi de tahta geçirdi. Diplomatik yollardan meselenin halledilmesine çalışıldıysa da sonuç alınamadı. Sultan III. Mustafa meselenin çözümü için Süveyş Kanalını bile açtırmayı düşünüyordu. Fakat iş başına getireceği yetenekli devlet adamlarının olmaması planlarını hayata geçirmesine imkan vermiyordu.
Osmanlı ve Rusya arasında başlayan savaş sırasında çıkar bir yol bulamadığı için üzüntüden hastalanan Sultan Mustafa, Kalp yetmezliğinden dolayı 21 Ocak günü vefat etti. Savaşın sonucunda iki devlet arasında imzalanan Küçük Kaynarca Antlaşması’nı göremedi. Bu antlaşmanın kendinden sonra imzalanması da devletin hayatında önemli bir dönüm noktası oldu. Göreve geldiğinde dolu olarak teslim aldığı devlet hazinesini, savaşa rağmen dolu olarak teslim etti.
Sultan III. Mustafa son derece dindar, tutumlu, müşfik, çalışkan ve cömert bir insandı. İki dakika süren ve İstanbul’un hemen hemen yarıdan fazlasını yıkan büyük depremde evlerini, yakınlarını kaybeden halka kendi kesesinden yardım etti. Adaletle hükmeder haksızlıklara asla göz yummazdı. Yalandan, riyadan ve rüşvetten nefret ederdi. Asla gurura kapılmaz, büyüklük taslamaz, yapamayacağı işleri vaadetmezdi. Çocukları: Şah Hatun, Fatma Hatun, Bekhan Hatun, Fatma Hatun, Hibetullah Hatun, III. Selim, Mehmed
Sultan III. Mustafa şair bir padişahtı. Cihangir mahlasıyla yazdığı şiirler çok meşhurdur. Şiirlere “El fakir Mustafa Han Salis” şeklinde imza atardı. Şiirlerinden birisinde şöyle der:
“Yıkılupdur bu cihan sanmaki bizde düzele
Devlet-i çerh-i deni verdi kamu müptezele
Şimdi ebvab-ı saadetle gezen hep hezele
İşimiz kaldı heman merhamet-i Lem Yezel’e.”