< “Ey can, aklını başına devşir. Ölümden korkup kaçarsın ya… Doğrucası sen, kendinden korkmaktasın.”
< “Gördüğün ölümün yüzü değil, kendi çirkin yüzün; canın bir ağaca benzer, ölüm yaprağıdır.”
< “Canlar, canlara şekil veren ustaya akmada; fakat bu akış, akıllıların dillerindedir, aşıklarınsa gönüllerinde…”
< “İsterse karanlık olsun; ayak ayakkabısını tanır; gönül de zevk yoluyla, vardığı konağın hangi konak olduğunu anlar.”
< “Gönülde de gizli bir gönül var.”
< “Bizimle birlikte yaşamak, hoş geçinmek istersen, başındaki o kuruntuları at, şu kavgayı bırak. Vaktiyle her ikimiz birlikte iken sen ve ben nasıl kaynaştı isek, bugün de öylece kaynaşmış ve birleşmiş olalım.”
< “Şu dönen göğü Tanrı’ya kayık görme; yıldızlarla ayda bir irade …
LİLAY KORADAN
bilgi@gencgelisim.com
< “Ey can, aklını başına devşir. Ölümden korkup kaçarsın ya… Doğrucası sen, kendinden korkmaktasın.”
< “Gördüğün ölümün yüzü değil, kendi çirkin yüzün; canın bir ağaca benzer, ölüm yaprağıdır.”
< “Canlar, canlara şekil veren ustaya akmada; fakat bu akış, akıllıların dillerindedir, aşıklarınsa gönüllerinde…”
< “İsterse karanlık olsun; ayak ayakkabısını tanır; gönül de zevk yoluyla, vardığı konağın hangi konak olduğunu anlar.”
< “Gönülde de gizli bir gönül var.”
< “Bizimle birlikte yaşamak, hoş geçinmek istersen, başındaki o kuruntuları at, şu kavgayı bırak. Vaktiyle her ikimiz birlikte iken sen ve ben nasıl kaynaştı isek, bugün de öylece kaynaşmış ve birleşmiş olalım.”
< “Şu dönen göğü Tanrı’ya kayık görme; yıldızlarla ayda bir irade, bir özgürlük var sanma. Güneşlerin güneşi sensin. Şu gök kubbede dönüp duran güneşse, başı bağlı bir topal eşek gibidir.”
< “Dert, Allah’ı gizlice çağırmana sebep olduğundan bütün dünya malından yeğdir.”
< “Dertsiz dua soğuktur, bir şeye yaramaz. Dertli dua ve niyaz, gönülden aşktan gelir.”
< “İlim ve hikmet, helal lokmadan doğar; aşk ve rikkat helal lokmadan meydana gelir. Bir lokmadan hasede uğrar, tuzağa düşersen; bir lokmadan bilgisizlik ve gaflet meydana gelirse, sen o lokmayı haram bil!”
< “Bir gönül incittin mi bin kez yaya gitsen de Kâbe’yi tavaf etsen Tanrı kabul etmez. Malını mülkünü ver de bir gönül al; al da o gönül, mezarda, o kapkara gecede ışık versin sana. Tanrı kapısına binlerce altın torbası getirsen, Tanrı, bize getireceksen gönül getir der.”
< “Toprağın her zerresi dertlenmede, acılanmada. Her zerreden âhlar geliyor, feryatlar duyuluyor; fakat senin kulağın sağır. Seher çağlarında gönül kanını saç yüzüne. Yolunun azığı gönül kanıdır, seher çağlarında çektiğin âhtır.”
< “Ağızdan bir kere çıkan söz, bil ki, yaydan fırlayan ok gibidir. Oğul, o ok, gittiği yerden geri dönmez, seli baştan bağlamak gerekir.”
< “Akıllılar önceden feryat ederler, bilgisizlerse işin sonunda başlarına vururlar.”
< “Kâlemin rüzgardan, kağıdın sudan olursa ne yazarsan derhal yok olur. Manâsız söz, su üstüne yazılan yazıdır. Ondan vefa umarsan iki elini ısırarak dönersin (pişman olursun).”
< “Kötü yaradılışlı kişiye ilim ve fen öğretmek, yol kesen eşkıyanın eline kılıç vermeye benzer.”
< “Erlerin huyu açıklık ve sıcaklıktır. Aşağılıkların işi, hile ve utanmazlıktır.”
< “Âlemin ayıbını söyleyen daha fazla yol kaybeder. Ne mutlu o kişiye ki kendi ayıbını görür. Kim birisinin ayıbını görürse o alınır, o ayıbı kendisinde bulur. Çünkü insanın yarısı ayıptandır, yarısı gayptan!”
< “Sohbet vardır, keskin bir kılıca benzer; bostanı, ekini kış gibi kesip biçer. Sohbet vardır, ilkbahar gibidir. Her tarafı yapar, sayısız meyveler verir.”
< “Güzellerin yüzü ayna ile güzelleşir. Onlar aynaya bakıp bezenirler. İhsan ve keremin yüzü de yoksula bakmakla görünür.”
< “Parlak ve açık doğru söz, gönle rahatlık verir. Gönül, yalan sözle yatışmaz. Yalan, çerçöpe benzer, gönül de ağza. Çöp ağızda gizlenmez.”
< “Denizin dibinde inciler, taşlarla karışık olarak bulunur. Övülecek şeyler; ayıplar, kusurlar arasında bulunur.”
< “Bir katre olma, kendini deniz haline getir. Madem ki denizi özlüyorsun, katreliği yok et gitsin…”
< “Beri gel, beri! Daha da beri! Niceye şu yol vuruculuk? Madem ki sen bensin, ben de senim, niceye şu senlik benlik.”
< “Kerpiç gibi oldukça havalanamazsın, uçamazsın; ama kırılır, yuvarlanır, zerre haline gelirsen havalanırsın, uzarsın. Sen kendi kendini kırmazsan seni yoğurup yapan kırar-döker. Fakat ölüm kırarsa seni, nasıl olur da tek bir inci haline gelirsin!”
< “Mum ağlamadıkça alev gülmez. Beden eriyip zayıflamadıkça can semirip kuvvetlenmez.”
< “Sana bu şekiller dünyasının gözünde bir renk göründüyse, senin de bir muradın varsa, hemen yürümeye koyul. Gönül sahibi olanlar bilirler ki, on sekiz bin alemde durup dinlenme yoktur.”
< “Git, iyilik yap. Zamane iyiliği bilir. O, iyiliği iyilerden alır ancak. Mal, varlık herkesten geri kalır. Sen de bırakıp gideceksin. İş, mal değil, iyilik bırakmaktır.”
< “Diri kimdir, bilir misin? Aşktan doğan kişi. Bizi aşkta ara, aşkı da bizde. Bazen ben onu överim, bazen o beni över.”
< “Her şey feda olsun yoksulluğa. Yoksulluk abadan, hırkadan arınmıştır. Arştan yere dek ne varsa hepsi de yoksulluk yüzünden nura dönmüştür.”