Merkezi Sinir Sisteminin Yapısı

0
980

Sinir sisteminin ana işini yürüten hücreler, özel hücreleri olan nöronlardır. Bu hücreler, bazıları farklılık göstermekle birlikte, bir gövde, ağaç gibi yan dallara benzer yapı gösteren dendritler ve hücrenin “kararlarını” diğer hücrelere ileten tek bir uzantı olan aksondan oluşmaktadır.

Nöronlar, görevleri ve bulundukları yerlere göre çok değişik şekil ve kimyasal içeriklere sahiptirler. Hücrenin gövde kısmında bulunan çekirdek, hücrenin temel işlevlerini belirleyen ve DNA molekülü üzerinde kodlanmış halde bulunan genetik bilgiyi içerir. DNA üzerindeki bilgi, hücrenin bulunduğu ortama, ortamdaki değişimlere ve hücrenin iç çevresine bağlı olarak deşifre edilir, hücre içi olayların meydana gelmesini sağlar. Bu şifre, bir insanın tüm hücrelerinde aynı olmasına rağmen, farklı hücrelerde farklı kısımları kullanılarak, hücrelerin farklı yapı ve işlev sahibi olmasını mümkün kılar. Çekirdekteki DNA molekülünden ihtiyaç anında çıkan bilgi, ribozom ve endoplazmik retikulum dediğimiz hücre içi organcıklarda, hücrenin işlevlerini düzenleyen proteinlere çevrilir. Bu proteinler de, hücre içi olayları etkileyerek, hücrenin fonksiyonunu etkilerler.

Sinir hücreleri, hızlı bir şekilde bilgi akışı sağlamak amacıyla, birbirleri ile ilişki halindedirler. Bu sıkı ilişki, sinirsel işlevin temelini oluşturan bilgi akışını sağlar. Hücreler arası bu bilgi geçiş noktalarına sinaps adı verilmektedir. Sinapslar, değişik tip ve özelliklerde olmalarına karşın, hemen hepsi bilginin iletimi işlevinden sorumludur. Kısacası, nöronlar kendi aralarında bağlantılar kurarak, elektrik devrelerine benzer yollarla iletişim sağlayıp, beyin işlevlerinin ortaya çıkmasını sağlayan ana elemanlardır. Sözü edilen elektriksel devre sistemi, hayal edebileceğimizin çok çok ötesinde bir karmaşıklığa sahiptir.

Genel olarak bir sinir hücresi, gövde ve dendrit olarak adlandırılan gövde dalları aracılığıyla verileri alır. Bu veriler, hücre içindeki genel duruma ve gelen tüm verilerin toplam etkisine göre, akson dediğimiz tek, uzun ve ince uzantı vasıtasıyla, diğer bir hücreye aktarılır. Yani, nöron gövdesini ve gövdenin dallarını minik bir santral, aksonu ise bilgiyi götüren bir telgraf teli gibi düşünebiliriz. Daha sonra, aksonla gönderilen bu bilgi, o aksonun dalları aracılığıyla bir veya binlerce sinir hücresine (veya kas ve salgı bezi hücreleri gibi diğer hücrelere) ulaştırılır ve bu hücreler de, yine aynı mekanizma ile gelen uyarının gerektirdiği işi yaparlar. Şimdi bu mekanizmayı biraz hayal etmeye çalışın: Sadece beyin kabuğu dediğimiz kısımda yer alan 4-5 milyar sinir hücresinin, birbirleriyle yapabilecekleri bağlantıların sayısını hesap edebilir misiniz? İşte vücudumuzda bulunan ve hayal sınırlarını aşan bir organizasyon örneği… Biz farkında olmasak da, her an vücudumuzda meydana gelmekte olan mucizevi reaksiyonlar…

Daha önceki bölümde de kısaca söz edildiği gibi, sinir sisteminde sadece sinir hücreleri bulunmaz. Bunların yanında, kütle olarak merkezi sinir sisteminin yarısını oluşturan ve sayıca da yaklaşık sinir hücrelerinin on katı kadar sayıda bulunan yardımcı hücreler vardır. Bu hücrelere glia hücreleridir. Çeşitli tipleri olmasına karşılık, genel işlevleri, sinir hücrelerinin ve sinir sisteminin fonksiyonunu sürdürmesine yardımcı olmaktır. Oligodendrosit (az uzantılı hücre) denen hücreler de, merkezi sinir sistemi içinde, yan yana ve sıkı bir dizilim içinde seyreden aksonları, yani sinirlerin elektrik kablolarını, birbirlerinden izole eden, myelin kılıf dediğimiz bir kılıf oluşturur. Bu kılıflar, sinir tellerinin her birinin etrafını sararlar ve onların elektriksel olarak izole edilmesini sağlamanın yanında, iletkenliğini de artırırlar. Bu şekilde etraflarını saran kılıf sayesinde kalınlıkları  da artmış olur. Kalın sinirler, bir mesajı yaklaşık olarak saatte 400 km. hızla taşımaktadır. Ancak beynin genelindeki trafik, saatte 20 km’den daha düşük bir hızda seyretmektedir.

Bir başka glia hücresi olan mikroglia (küçük glia), en küçük glia hücrelerindendir. Görevi, sinir sistemini yabancı madde ve mikroorganizmalara karşı korumaktır. Bu hücreler, fagositoz yaparlar, yani yabancı maddeleri yiyerek yok ederler.

Astrosit (astroglia) dediğimiz glia hücreleri ise, sinir hücrelerinin beslenmesine ve kimyasal işlemlerine çok önemli yardımlarda bulunur.


Genç Gelişim Dergisi / www.gencgelisim.com

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz
Lütfen adınızı yazınız