Bir bayanın yatak odasındaki gardırobunun içinden gıcırtı sesi gelir. Sesin nereden geldiğini bulmak için evine usta çağırır. Bayan, evine gelen ustaya dolabın içindeki sesin caddeden araba geçerken geldiğini söyler. Usta, sesin geldiği yeri bulmak için dolabın içine girer. Caddeden araba geçerken sesin yerini tespit edecektir. Evin beyinin çalışırken üzeri kirlendiği için eve gelmesi tutar. Eve geldiğinde hanımına üzerini değiştirmesi gerektiğini söyleyerek gardırobu açar. Açar açmasına da, dolabın içinde nah bir adam! Evin beyini karşısında gören usta kızarır, bozarır ve; “Burada araba bekliyorum desem, bana inanmazsın!” der.
İnsanı kurtaracak olan niyetidir. İnsanların yanlış değerlendirebileceği pozisyondan her zaman için kendimizi korumalıyız. Karşılaştığımız hadiseler karşısında hüsn-ü zan etmekle mükellefiz, ancak insanlara sû-i zan ettirecek ortamlardan da uzak durmalıyız. Ortamımızı ayarlayamazsak ne izah yaparsak yapalım kişileri inandıramayız.
Bakış açısı ile ilgili üzerimize düşen; “Sû-i zan edip isabet ettirmektense, hüsn-ü zan edip isabet ettirememek daha iyidir.” sözü, hayat prensibimiz olmalıdır.