Çocuklar büyüdükçe arkadaşa verdikleri önem artar. Yedi yaşlarından sonra arkadaşlarının çocuk üzerindeki etkisi hissedilmeye başlanır. Özellikle ergenlikte arkadaşa verilen değerin önem kazandığını görmekteyiz.
Çünkü ergenlerin arkadaşları ile ilişkileri, anne-babaları ve öğretmenleriyle kurduğu ilişkilerden farklıdır. Büyüklerle genellikle otoriteye dayalı bir ilişki vardır. Anne-baba yol gösteren, doğruları söyleyen ve karar verendir.
Buna karşılık akranlarla beraberlik farklı bir ilişkiyi gerektirir. Bu daha eşitlikçi bir sosyal teması gerekli kılar. Akranlar eşit bilgiye ve yetkeye (otoriteye)sahiptirler.
Akranlarıyla kurduğu ilişkide genç, başta eşitlikçi sosyal ilişki kurmayı öğrenir. Bu da onun kişiliğinin gelişimi için çok önemlidir. Çocuk arkadaş grubu içinde kendini ifade etmeyi, hakkını savunmayı öğrenir. Bu arada geçinmeyi, uzlaşmayı paylaşmayı da öğrenecektir.
Aynı zamanda ergen, aileden gelen değer yargıları ile arkadaşlarından gelen değer yargılarını birbirleri ile uyuşturma uğraşısı içindedir. Bunları uzlaştıramadığında seçimlerini yapmak zorundadır. Bu da ona “gerçekten ne istediğini öğrenmesi” fırsatı sağlar. Sosyal gelişme için ergenin akranları ile beraber olmasına ihtiyacı vardır.
Arkadaşlığın önemini en iyi belirten cümle, Milan Kundera’nın Yaşam Başka Yerde adlı eserinden şu cümledir: “Yalnızca annesinin oğlu-kızı ya da sınıf öğrencisi değil, kendisi olduğu bir insan topluluğu bulmuştu.”
Gençler için arkadaşlığın önemi kendisini inşa etme ihtiyacını en iyi karşıladığı çevre olarak öne çıkar.
Akran hemcinsleriyle arkadaşlıkları
Ergenlik döneminde arkadaşlıklar farklı bir anlam taşır ve ergenler gerek çocuklardan gerek erişkinlerden daha kolay arkadaş edinirler. Yaşamın hiçbir döneminde ergenlik dönemindeki kadar yakın arkadaşlıklar kurulmaz ve gençler birbirlerinin gizli duygularını diğer dönemlerde görülmeyecek biçimde paylaşırlar.
Arkadaşlık anlayışı açısından, kız ergenlerin erkeklere oranla ilişkileri daha derin, bağımlı ve kıskanç nitelikte olduğu tespit edilmiştir. Erkek ergenlerin ise daha çok sayıda arkadaşları olduğu, ancak bu arkadaşlıkların daha yüzeysel olduğu belirlenmiştir.
Kızlar arkadaşlıklarından çok yakınlık, sadakat ve bağlılık beklerler. Buna bağlı olarak yoğun duygularından dolayı kolayca acı duyabilirler.
Gençler için özellikle akranlarla ilişkiler önemlidir. Daha büyük ve küçükleri dışlayarak akranlarıyla bir arada olmak isterler. Küçük kardeşlerini aralarına almadan baş başa vakit geçirmek hoşlarına gider.
Özellikle ön ergenlik döneminde hemcinsleriyle arkadaşlıkları oldukça sıkı fıkıdır. Onlarla geçirdikleri biyolojik değişime bağlı olarak hissetmeye başladıkları duyguları paylaşırlar.
Mesela kızlar yakın bir arkadaşıyla oğlanları çekiştirir. Bazen ilgi duyduğu bir kişi varsa onu konuşmak ister. Hislerini paylaşacağı akıl alacağı birine ihtiyaç duyar.
Bu sıralarda gençler olgunluktan uzak oldukları için birbirlerine uygunsuz davranışlar da gösterebilirler. Mesela arkadaşının sırrını yayarlar, kusurlarıyla dalga geçerler, dış görünüşüyle, giyimiyle ailesinin durumu gibi özellikleriyle aşağılarlar.
Bunlar gençlerin duygu dünyasına aşırı derecede tesir eder. Çünkü bu yaşlarda gençler “herkesin onun hakkında ne düşündüğüne” fazlaca odaklıdır. Sanki herkes işini gücünü bırakmış onu izliyormuş gibi hissederler. İleri yaşlarda belki de acı da olsa gülümsenerek hatırlanacak yarı komik bir olay, intiharı düşündürecek kadar önem kazanır bu çağlarda.
Oysa ön ergenlik dönemindeki arkadaşlıklar; ergenlik döneminin ortasında ve sonuna doğru önemini yitirecektir. Çünkü bu dönemin duyguları çok da uzun ömürlü değildir.
Ergen kızınızın bu çağlarda hislerini ailesiyle paylaşabilmesi önemlidir. Eğer yaşadıkları nedeniyle yargılanır, tepki alırsa; sosyal cesareti kırılır, umutsuzluğa düşer. İçe kapanıklık, utangaçlık ya da genel bir soğukluk, sevgisizlik tutumu geliştirebilir.
Ancak yaşadıklarından ders alıp daha doğru tutumlar geliştirmeyi öğrenmesine yardımcı olursanız bu devreyi serinkanlılıkla atlatabilir.
Arkadaş grupları
Ergenlik dönemin başında arkadaş grupları 1-2 kişiden oluşurken ve daha çok sırdaş arkadaş niteliği taşırken, dönem ortalarında arkadaş sayısında artma olur. Bunun yanında grubun yapısal niteliğinde de değişiklikler görülmeye başlamıştır.
Genellikle her grubun kendine has bir sosyal havası vardır. Ergenlerden oluşan arkadaş gruplarında zamanla ve arkadaşlık ilişkilerinin artması ile bütünlük duygusu artabilir. Bu gruplardaki birbirine bağlılık bir bakıma “biz” duygusunu ortaya çıkarır ve bazen kendi grubundan olmayan diğerlerini “başkaları”olarak niteleyip, dışlayabilir. Bu duygular gruplar arası zıtlaşmaları ve çatışmaları doğurur.
Mesela okulun erken gelişmiş, fiziksel yönden düzgün, sosyal imkânları geniş kızlarından oluşan “havalı kızlar” grubu gibi… Bu gibi gruplar diğer kızları dış görünüş ve yaşam standartları açısından değerlendirerek dışlayabilirler. Böyle gruplara katılmak; ergen kızınıza sahte bir gurur ve üstünlük duygusu yaşatırken hayata gerçekçi bakmayı engelleyebilir.
Grubun insana en önemli etkilerinden birisi “grup arzusuna uyumdur”. Bir grupta gruptaki insanların “bir örnek” davranma eğiliminde olduğu gözlenebilir. Bu durumu; ortak tavır ve hareketlerde, giyimde, dinlenilen müziğin türünde ve konuşma tarzında gözleyebilirsiniz.
Aslında bütün sosyal gruplar böyledir. Yetişkinler de ait oldukları gruplardan dışlanamamak uyumlu olmaya çalışmazlar mı?
Ergenlik çağında ise gruba üye olma ihtiyacı daha yoğundur. Akran grupları bir yandan güvenlik ve ait olma duygusu verirken, öte yandan hem kendi aralarında, hem de diğer grup veya yetişkinlerle yarışma ortamı yaratır. Acı verici olayların ve duyguların grupta paylaşımı streslere karşı önemli bir “başa çıkma aracı” olur.
Genellikle akranlar birbirlerine cesaret ve akıl verirler. Mesela, istediği bir şey için büyüklerinden izin alamayan arkadaşlarına; “kızım sen ezik misin?” diyerek isyan etmesi için yönlendirirler.
Bu yaşlarda anne-babanın ve diğer yetişkinlerin dünya görüşleri reddedilir. Genellikle büyüklerine nasıl kafa tuttuklarını övünerek anlatırlar. Birbirlerini bu gibi davranışlara özendirir ve cesaretlendirirler.
Hatta birlikte dışarı çıkmak, gezmek, bir kıyafeti aldırmak gibi bir isteklerini büyüklerine yaptırmak hususunda işbirliği yaparlar. Bu gibi konularda kendilerine ayak uyduramayanları dışlarlar. “Bizim gibi olamayacaksan aramızda işin yok” tavrı takınırlar.
Mesela birlikte gittikleri yerden bahsederken izin alamadığı için gelememiş olan arkadaşlarına eziklik hissettirirler. Genellikle bu yaşlarda acımasız, duyarsız bir tutuma yatkındırlar.
Bunun nedeni, grupta egosu çok gelişmiş, ya da bir tatminsizliğini grup içinde baskınlık göstererek gidermeye çalışan bir veya birkaç kişinin elebaşılık yapmasıdır. Diğerleri de onun tavırlarında bir kahramanlık görür, onun gibi olma hevesine düşerler.
Bunlar bazen okulda dikiş tutturamamış, aileden sorunlu; tek tatmini arkadaş grubuna liderlik yapmak olan biri olabilir. Bazen tam tersi; destek ve başarıyla egosu şişkinleşmiş biri de olabilir. Diğer gençler onun etrafında toplanıp, onun kişiliğine bürünmeye çalışırlar.
Böylece içinde bulunduğu arkadaş çevresinin değerleri ve dünya görüşü genç için önem kazanmaya başlar. Bazı durumlarda ergen akran grubuna kabul edilmek için veya arkadaşları tarafından onay görmek için; grubun değerlerini içten benimsemese bile benimser görünür.
Yaşıtlarıyla arkadaşlık kurmakta başarılı olamayan çocuk ve gençler, kabul edilmeme duygusu içinde güvensiz, kırgın ve küskün olur. Arkadaş grubunca itilme, akranları tarafından dışlanma, genci fazlasıyla üzer. Bu dışlanmayı yaşamamak için grubun etkisi altında hareket eder.
Ancak ailede değer gören, kendini ifade etmeyi başaran gençler, arkadaş çevresinin onayına aşırı bağımlılık duymayabilir. Çünkü kendisini aile içinde de bir birey olarak değerli hissetmektedir.
Ailelerin bu dönemlerde gençlerle diyalogu sürdürebilmesi çok önemlidir. Bazen grup liderlerinin saldırganca davranış sergilemesi ve suça eğilimli olması durumunda gruptaki gençler suç oluşturacak davranışlar da sergileyebilirler. Çünkü ergenlik dönemindeki gençler, grubun etkisine her zamankinden daha açıktır.
Yada bazen grubun işlediği bir suça katılmak istemeyen üye cezalandırılmak istenir. “Bizi şikâyet ederse” korkusuyla gözü korkutulmaya çalışılır. Bu ve buna benzer durumları yaşamaması için gençlerin sosyal çevresi iyi takip edilmelidir.
Gençlik ve moda
Gençler yetişkinlerden farklı olmak, ailelerinin yaptıklarını değil de onlardan daha farklı, daha önce görülmemiş şeyler yapmak isterler. Bu şekilde varlıklarını, yeni bir insan olduklarını ispat etmek isterler.
Aslında bu bir nevi yenilikçiliktir. Daha önce görülmemiş, akla gelmemiş bir şey ilk defa ortaya çıkmış olmalıdır. Böylece gençler arasında bazı şeyler moda olur.
Moda bazen giyim kuşam, ayakkabı, takı gibi çeşitli eşyalarda yenilikler, bir nevi farklılıklardan oluşmaktadır. Gençler büyüklerinden farklı, orijinal veya daha çok da yaş grubuna özgü olacak şekilde giyinmek isterler. Bazen de tavırlarda, kullanılan deyimlerde ortaya çıkar. Mesela tuhaf bir Türkçeyle konuşmak gibi…
Gençlerdeki bu farklı olma isteği, gençlerle aile arasında pek çok sorun yaşanmasına neden olabilir.
Bu bazı ailelerde, “Kısa giymek, makyaj yapmak”dır; bazı ailelerde ise “saçını pembeye boyama, kulağına, dudağına, göbeğine pearsing taktırmak, dövme yaptırmak gibi” şeylerdir.
Hatta genç için aileye zıt düşmek kural gibidir. Mesela aile gelenekçi ise, açık giyim ile ters düşülür; aile modern ise, garip kılıklarla ters düşülür; ama illa ki ters düşülür.
Gencin bu davranışının iki nedeni vardır; biri kimliğini, özgürlüğünü ispatlamak; diğeri, arkadaş grubuna ait olmak.
Bu dönemde gençler, yaşıtlarının getirdikleri yenilikleri veya farklılıkları onlar için çıkarılmış kanunlar gibi algılarlar. Bir genç diğer gençlerin giydiklerini giymez, yaptıklarını yapmazsa dünya yıkılacak diye düşünür.
Ailenin yasaklamaları ve eleştirileri ile arkadaşları tarafından hor görülme riski arasında bocalar, acı duyarlar. Bu dönemde ailelerin yasakları, “ya arkadaşların ya biz” şeklinde bir tercih zorlaması gibi algılanır. Çoğu zaman da hangi taraf seçilirse seçilsin acı duyulur.
Aslında ergen anne babasının sağladığı güvence dolu peşin sevgiyi de kaybetmek istememektedir, ama bir yandan da yeni çevre edinmek, yeni tecrübelere yelken açmak da istemektedir.
Bu dönemin sağlıklı geçirilmesi için, çocuğun sosyalleştiği çevrenin sizin onaylayacağınıza çok zıt özellikte olmaması iyi olur. Bununla birlikte çocuğunuzu bilinçlendirmek ve izlemek şartıyla bazı olayları gözlemesine izin verilebilir. Böylece genç, bir çevredeki olumsuzlukları kendi tenkit yeteneği ile reddetme deneyimi yaşayabilir…
Bu dönemin bir özelliği de gençlerin hayal güçlerinin genişliği ve zenginliğine bağlı olarak gerçekçilikten uzak oluşudur. Gençler bu dönemde çok hayal kurarlar ve kurdukları hayalleri gerçek gibi düşünürler. Gerçek olayları hayal güçleriyle süsleyip abartmaları da çok görülür. Olumlu şeyler hayal ettikleri gibi olumsuz şeyler de hayal edebilirler; adeta hayal âleminde yaşarlar.
Bu nedenle artistleri, futbolcuları ve ses sanatçılarını kendilerine idol seçerler. İdol, bir nevi put demektir, yani ulaşılması güç, insanüstü, çok yüce, tapınma gibi duygularla bağlanılan…
Gençler de kendilerine sunulan starlara âşık olurlar ve onlar gibi olmak için uğraşırlar. Onlar gibi davranmaya, konuşmaya, giyinmeye ve hatta saçını onlar gibi kestirmeye başlarlar. Posterlerini odalarının duvarlarına asar, konserlerini ve televizyonda çıkan programlarını kaçırmamaya çalışırlar.
Yaşanan bu tarz sorunların bazıları zamanla kendiliğinden geçebilir, bazıları ise daha ciddi boyutlara taşınabilir. Mesela genç, “ikimizde mavi gözlüyüz” yada “ikimizin de adı …harfiyle başlıyor” gibi bir nedenle kendisini bir kişiyle aşırı özdeşleştiriyor, ona laf söyletmiyor, kendi hayatını yaşamayı bırakmış, onun başarılarıyla avunuyorsa; bu şizofreniye kadar gidebilen ciddi bir psikolojik vakanın habercisi olabilir.
Böyle durumlarda ergenlik dönemindeki çocuğunuzu bir psikologa gitmeye ikna etmek çok güç olabilir. Onu zorlamaksa hiçbir sonuç vermeyecektir. Ama aile gençten önce bir psikologa gidip danışmanlık alırsa doğru davranış biçiminin nasıl olması gerektiğini öğrenir. Öneriler ebeveynler tarafından doğru ve tutarlı bir şekilde uygulandığında, gencin herhangi bir psikologa gitmesine gerek kalmadan sorunların çözümü sağlanabilir.
Çoğu zaman kişinin kendine güveni arttıkça, kendi inancını, amacını, idealini, yolunu seçip çalıştıkça bu aşırılıklar azalır. Çocuklara starlar yerine faydalı “örnek insanlar” tanıtıp benimsetmek de iyi bir yoldur.
Ergenlerin ihtiyaçları
Gencin arkadaşlığa verdiği önemi anlamak için onun şu ihtiyaçlarını anlamak gerek:
* Gençler arkadaşlık kurma yoluyla, yakın ilişkilerde benimsendiğini görmek istemektedir. İleride aile kuracağını görmek, sevilen istenen biri olup olmadığını anlamak istemektedir.
* Anne-baba, öğretmen gibi otorite temsilcilerinden bağımsız kararlar verebileceğini görmek istemektedir. Onların korkusunu yenebildiğini, arkadaşlarından aldığı destekle ferdi hareket edebildiğini görmek istemektedir.
* Arkadaş grubuna bağlılık göstererek, onlarla dayanışma içine girmeye çalışmaktadır. Bağımsızlığını kazanma, büyüdüğünü ispatlama gibi amaçları için işbirliği yapabilme yeteneğini sınamaktadır.
* Bunun için kural ve buyruklara başkaldırma denemeleri yapmakta, bildiği yoldan yürüyebilen bağımsız ve iradesi güçlü bir birey olduğuna inanmak istemektedir.
* Katıldığı grupta bazen önderliği bazen de önder tarafından sevilen biri olmayı tecrübe ederek öncülük yeteneğini görmek istemektedir.
* Sosyal yeteneklere sahip olduğunu görmek ve herkese göstermek istemektedir.
* Bağlı olduğu grupla birlikte bir ideoloji veya yaşam tarzına bağlanarak, kendisine bir dünya görüşü seçebildiğini görmek istemektedir.
* Büyüdüğünü, tam bir kadın olmayı başarabileceğini, karşı cins tarafından isteneceğini görmek istemektedir. İlk duygusal deneyimleri için arkadaşlarından yol yöntem öğrenmek istemektedir.
Ergenler bu psikolojik hal ve ihtiyaçların etkisiyle hareket ederler. Ailelerin onların ihtiyaçlarını anlamaları ve anladıklarını hissettirmeleri önemlidir.
Haliyle büyüdüklerini, bağımsızlıklarını kabul ettirme konusunda aceleci davranışları olabilecektir. Bunu olgunlukla karşılayıp, belirlediğimiz prensiplerde kararlı olursak onlara güven hissettiririz.
Bu arada her gencin karakteri farklı olduğundan arkadaşlıktaki rolleri de farklıdır. Kimisi sırdaş bir tek arkadaş tercih eder. Kimisi grup halinde arkadaşlığı.
Kimisi grupta etkin rol alır, kimisi uyum gösterir.
Kimisi arkadaşına kendini adar, aşırı fedakarlık gösterir. Kimisi can sıkıntısıyla takılır ama bağlılık duymaz.
Bu arada genç kendini tanır, tanımlar. Başkalarıyla karşılaştırma yapar; güçlü ve zayıf taraflarını öğrenir. Bu nedenle arkadaşlık kurma önemlidir.
Ergen kızların arkadaşlık istekleri baskılanmamalı, ama kimlerle arkadaşlık ettiği, neler yaptığı izlemelidir. Çünkü günümüzde gençleri pek çok tehlikeler kuşatmış bulunmaktadır.
Sağlıklı sosyalleşmek için destek
Gencin sosyalleşme başarısını tatması; kişiliğinin gelişimi ve gelecek hayatı için çok önemlidir. Bu nedenle bu ihtiyaçlarını en güzel şekilde karşılamaları için ailenin elinden gelen desteği esirgememesi gerekir. Kuşkusuz en büyük destek; çocuğunuzun sevildiğini bilmesidir.
Bu arada ailenin çocuğuna sağlıklı bir öz değer aşılaması çok önemlidir. Ne sahte ve abartılı bir gurur, ne de aşağılık kompleksine kapılmayıp, kendisiyle barışık olması için ailenin çocuğuna karşı en uygun tutumu takınması gerekir.
Bu arada ailenin çocuğunu utanç duyacağı bir duruma düşürmemesi veya utanç yaşatmaması çok önemlidir. Gencin kendiyle ve ailesiyle gurur duyması onu olumsuz etkilenmelerden korurken, utanç duyması etkilenir bir duruma sürükleyecektir.
Gencin; ailenin ekonomik şartlarına uygun olmayan beklentileri olabilir. Bunun nedeni gruba kendini kabul ettirmek için, maddi şartları kullanmak istemesidir. Maalesef günümüzde maddi koşullar hem yetişkinler hem gençler tarafında abartılı bir şekilde önem kazanmaktadır.
Oysa gerek ergenlik çağında gerekse yetişkinlik hayatı boyunca; mutluluk ve güven için maddi şartlara bağımlı olmak sağlıklı bir davranış değildir. Hayatın inişli çıkışlı dönemleri olabilir, bunlara hazırlıklı olmalı, maddi şartlardan bağımsız bir öz güven inşa edebilmelidir. Bunun en sağlıklı yolu ise, manevi değerlere sahip olmak, manevi değere sahip bir çevre edinmektir.
Çocuğumuza hangi yaşta olursa olsun; “kendine güven duymak için kendini geliştirmesi gerektiğini” öğretmeliyiz. Bunun en doğru yolu da kendimiz örnek olmaktır. Biz öz güvenimizi maddesel göstergelere göre kuruyorsak onu bundan vaz geçirmemiz mümkün olmaz.
Bununla birlikte sosyalleşmede gencin zeka seviyesi, okul başarısı, dış görünüşü, geliştirdiği yetenekleri, duygusal olgunluğu da başkalarınca kabul edilme-benimsenme derecesini etkileyecektir. Bu hususta ailelerin yapabileceği katkılar en iyi seviyede değerlendirilmelidir. Bunun için biraz ilgi ve aile bütçemize uygun bazı küçük fedakârlıklar yeterli olabilir.
Mesela genç kızlara faydalı bir sanat, el sanatı veya hobi gibi uğraşılar tavsiye edilebilir. Genç bu uğraşısıyla yeteneğini keşfeder, kendine güven geliştirir. Bu arada aldığı kurs vs. sayesinde edindiği çevresi onu takdir eder.
Çevresi tarafından kabul görme, gencin kendine olan güvenini pekiştirir, arkadaşları arasında duygu ve düşüncelerini rahatça dile getirebilir, başkalarının etkisinde daha az kalır.
Bu arada gençler zihinsel yönden hızla gelişip olgunlaşmaktadır. Bu nedenle ona bir idealizm, inanç ve amaçlar aşılandığında anlayacak seviyeye gelmiştir. Onun kendisine güzel bir amaç ve prensipler seçmesi öz güvenini de pekiştirir.
Gence verilecek bir bilinç ve benimsetilen bazı prensipleri olursa herkes ona saygı duyar ve olduğu gibi kabul eder. Mesela; “ ben bu markayı tüketmiyorum. Çünkü çevreyi kirletmesi gibi nedenlerle desteklemek istemiyorum. ” diyen birine herkes saygı duyar.
Çünkü o herkes ne yapıyorsa onu yapan biri değil, fikirleri, idealleri olan biridir. Bu durumda genç de kendisine olan güvenini pekiştirir, etki altında kalan değil, etkileyen biri olur.
Bu nedenle gençlerin “fikir klübü, dernek, vakıf, yardımlaşma cemiyeti vs.” üyeliklerine yönlendirilmesi yararlı olur. Genç burada hem bilinçlenecek, hem hayat görüşü ve idealizm; hem de duyarlı, insani bir çevre kazanacaktır.
Kızınızın arkadaşlıkları sorunluysa
Eğer kişi arkadaş bulmada güçlük çekiyorsa, kendi davranışlarını gözden geçirmeli ve eksiklerini düzeltmenin yollarını aramalıdır. Bu değerlendirme işi için başvuracak ölçütler şunlardır.
* Size bir şeyler anlatmak isteyen kimseleri dikkat ve ilgiyle dinler misiniz?
Bazı gençler arkadaşlığı birlikte eğlenmek, iyi vakit geçirmek olarak algılar; bu nedenle kendisiyle bir derdini paylaşmak isteyen olursa birden soğuklaşır; uzaklaşır; hatta alaycı davranır. Elbette bu da samimi arkadaşlık bağı kurmasını engeller. Gelip geçici ahbaplıklardan öteye geçmeyen, yüzeysel ilişkileri olur, ama hiç bir zaman yakın dostluk sahibi olamazlar.
* Kendiniz hakkında uzun süre konuşmamaya dikkat eder misiniz?
Birinci şıkkın tersine arkadaşlıkta aşırı bütünleşmeci olan gençler de vardır. Özellikle genç kızlar sürekli kendi hayatlarından, duygularından sorunlarından söz ederek çevrelerindekileri usandırma hatası yapabiliyorlar.
Bunun nedeni, arkadaşlık ilişkisine yanlış olarak sanki bir ana çocuk ilişkisi gibi yaklaşmalarıdır. Oysa arkadaşlar birbirlerine sığınak değildirler, olsa olsa dertleşir, birbirilerine teselli verebilirler.
Hem çok yakın dost olmadıkça paylaşılmayacak sırlar vardır. Bunları her arkadaşa anlatmak uygun olmaz. “Sır söyleme dostuna o da söyler dostuna” denmiştir. İyi niyetle de olsa sır kalması gereken bir şey yayılabilir, pişmanlık uyandırabilir.
* Karşınızdakinin üstünlüğünün ve başarılarının farkına varır ve bunu olgunlukla kabullenir misiniz?
Gençler arasında önemli bir sorun, birbirilerine benzeşme konusunu abartmalarıdır. Öyle ki, içlerinden birinin dersleri iyi olsa, onu gruba ihanet etmiş gibi görürler. “İnek” gibi isimler takar, başarısını küçümsemeye kalkarlar. Hatta onay düşkünü bazı gençler bundan etkilenip, ders çalışmaktan, bir yeteneğini geliştirmekten vs. kaçınır. Arkadaşlarınız eğer sizin başarınızdan memnun olmuyorsa arkadaş seçiminizi yeniden gözden geçirin.
Çünkü arkadaşlık duygusu kişisel başarıların olgunlukla hazmedilmesini sağlamalıdır.
* Başarılarınızı övünme konusu yapamadan kabullenebilir misiniz?
Bazı kişiler ise tam tersi, başarılarını hazmedemez; içinde bulunduğu gruba karşı kendisini bir lütufmuş gibi sunmaya kalkar. Elbette bu gibi hoş olmayan hareketler tepki çeker, bir süre sonra yalnız kalır.
* İnsanlarla ilişkilerinizde en az kendiniz kadar onları da düşünür ve bencil olmaktan sakınır mısınız?
Bazı kişiler ilişkilerinde tüm kararları vermek ister. Şuraya gidelim, bunu yapalım diye öncülük yapmak ister. Bu arada diğerlerinin duygularını önemsemez.
Yine buluşma saatini, ne yapılacağını hep kendisine göre ayarlamak ister, uyumu hep diğerlerinden bekler. Bir müddet sonra bu hareketler tepkiyle karşılaşacaktır.
* Duygusal kontrole sahip misiniz? Yoksa sık sık sinirlenince kontrolden uzaklaşıyor musunuz?
Arkadaşlık ilişkisi zaman zaman ufak tefek dargınlıkları götürebilir, ama sık sık agresif davranışlarda bulunuyorsanız hiç kimse sizinle küsüp küsüp barışmak istemez.
Hatta siz de böyle davranışlara sahip kimselere sanki mecburmuşsunuz gibi katlanmayın. Tepkinizi gösterin, “bana böyle davranamazsın” diyecek öz güveni hissedin…
* Spor, müzik, günlük olaylar ve bunlar gibi konularda çevrenizdekilerle sohbet edebiliyor musunuz? Yoksa aşırı ciddi bir görünümünüz mü var?
Gençlik sohbetleri popüler konular çerçevesindedir. Belli bir fikir, ideal klubü değilse, çok bilgiç konuşmaları kaldırmaz. Belki çok ölçülü bir şekilde paylaşılabilir ama sıkmamalıdır.
* Sohbet etmede başarı dereceniz nedir? Günlük gelişmelerden haberdar mısınız?
Çok içe kapanık, etrafında olup bitenlerden, akşam tüm kanalların haber yaptığı mühim olaylardan habersiz kişiler pek sosyalleşemez. Çünkü herkesin konuştuğu konuya ilgisizdir, ne konuşulduğunu bile anlayamaz.
* Çevrenizdekilerle alay ettiğiniz oluyor mu? Yoksa bundan kaçınmaya çalışıyor musunuz?
Arkadaşlıkta en sık karşılaşılan sorunlardan biri, kırıcı şakaya, alaya maruz kalmak ve fiziksel özellikleriyle uğraşılmasıdır. Bazen bir arkadaşın tek bir sözü kişinin hassas olduğu bir dönemde duygusal travma etkisi yaparak kişide kompleks oluşmasına sebep olabilmektedir. Aslında arkadaşlarının boyu, kilosu, rengi, burnunun, kulağının biraz büyük veya küçük olması gibi fiziksel özellikleriyle uğraşanlar; genelde kendilerinin komplekslerini maskelemek için böyle davranırlar.
* Sözünüze sadık mısınız? Yoksa sık sık verdiğiniz sözü unutur musunuz?
Buluşma yerlerine gecikme ya da hiç gitmeme, ilişkiye yeterince değer vermediğinin bir göstergesi olup, arkadaşlıklarda önemli bir sorundur. Ayrıca sırf dalgınlıktan dolayı da olsa kimse bekletilmeyi, ekilmeyi kabullenemez.
* Arkadaşlarınızla çatışma ve kavgadan kaçınır mısınız?
Bazı kişiler arkadaşlık ortamını kendisini kabul ettirmek için kullanmaya kalkışır. Görüş ayrılıklarını kaşır, hatta kavgaya dönüştürür. Böyle kişiler huzursuzluk çıkarıcı oldukları için sevilmez, dışlanırlar.
* Hatalı olduğunuz an özür dilemekte acele eder misiniz?
Herkes hata yapabilir. Asıl kabahat gurur meselesi yapıp hatayı savunmakta ısrar etmektir. Ayrıca birini üzen bir hareket yapıldığında bunu umursamamak, özür dilemeye gerek görmemek karşındakine değer vermemektir.
* Kıskançlık gibi olumsuz duygularınızı kontrol edebiliyor musunuz?
Bazı gençler yakın bir arkadaşlarını sanki bir evlilik ilişkisiymiş gibi aşırı bağlılık beklentisiyle kıskanırlar. Aralarında üçüncü birini kabullenemezler. Oysa ne kadar yakın olursa olsun arkadaşlık gevşek ve gruplaşmaya elverişli bir bağ olarak görülmelidir.
İnsanın yakın dostları az sayıda olabilir, ama arkadaşlarının birden fazla olması normal sayılır.
Ergen kızınız bu soruları kendi kendisine sorduğunda davranışlarını gözden geçirme gücü kazanacaktır. Bu durumda şimdi arkadaşlarıyla olan sorunlarını çözdüğü gibi, tüm hayatı boyunca da ilişkilerini yürütme becerisini geliştirmiş olacaktır.
Gençlik ve internet
Ergenler, bu çağlarında oldukça önemli olan konuşmak veya çene çalmak eylemini buluştukları yerde, telefonda, internette vb gerçekleştirirler.
Doğru kullanıldığında birçok bilgiye kolaylıkla ulaşmayı sağlayan internet, özellikle gençler arasında son yıllarda giderek rağbet görmektedir. İnternetin kimi özellikleri onu çekici kılmaktadır.
· İnternetteki sohbet odaları; yaşıt ve benzer ilgilere sahip kişilerin birbirleriyle haberleşmelerini sağlamaktadır.
· Hatta dünyanın bir diğer ucundaki kişilerle ya da başka türlü karşılaşma imkanı olmayan kişilerle iletişim kurmalarını sağlar.
· İnternetle iletişimin maliyeti, cep telefonuna veya başka türlü buluşmalara oranla düşüktür.
· İnternet kullanımı gence gizemli bir deneyim yaşama şansı tanımaktadır. Pek çok genç, kendisine bir gizli bir kimlik edinerek iletişim kurmaktan hoşlanmaktadır.
· Kullanıcılara zaman ve hız kazandırır. Görsel işitsel araçlarla iletişimi renklendirme imkânı sunar.
· İnternet, gençlere çok arzu ettikleri bir şeyi, kendine güven duygusunu destekleyen bir statü sahipliği ve modernlik duygusu verir.
· Günlük hayatta aradığı ilgiyi ve ciddiye alınmayı bulacağı umudu verir.
. Rahat ve özgür bir sohbet ortamı sağlaması gençler için cazip gelen yönlerinden biridir.
Gençler özellikle kimlik arayışı içinde oldukları bu dönemde; internet ortamına farklı nicklerle girerek çeşitli kimlikleri denemektedirler. Böylece bu kimlikle ilgili adeta risksiz bir deneme yanılma imkânını yaşayabilmektedirler.
Bununla birlikte internete fazla düşkün gençlerin; gerçek hayatta arkadaşlık kurma yetenekleri azalabilmektedir. Çünkü sorumluluk yüklemeyen bu eğlenceli âlem, gerçek hayata nazaran daha cazip gelebilmektedir. Burada sahte kimlikleri deneyimlerken gerçek kimliğini oturtma güçlüğü ortaya çıkabilir.
Bununla birlikte; gençlerin internette zaman geçirmesi aileleri hemen endişeye sürüklememelidir. Eğer çocuğunuz yoğun ders ve sınav temposu nedeniyle sosyal ilişkilerine zaman ayıramıyorsa, internette mektuplaşmak onun biraz deşarj olmasına yardımcı olabilir.
Ayrıca ihtiyaç duyduğu bilgiyi internette daha kolay buluyor olabilir. Bilgisayar başında olması mutlaka boşa zaman harcaması demek değildir.
Hatta bu dönemin gereği olarak, bedensel gelişimiyle, psikolojik sorunlarıyla, ya da özel ilgi duyduğu alanlarla ilgili merakını gidermekte internetten yararlanması söz konusu olabilir. Aslında internet birbirinden farklı görüşleri bir arada sunduğu için, doğru bilgilere ulaşmakta oldukça verimlidir.
Gençlerin internetten yararlanmayı bilmesi, kendi değerini, zamanının değerini bilmesiyle ilgili bir konudur. Eğer duygusal olgunluğa sahipse bunu oturtacaktır.
Bununla birlikte internette kumar oynattıran, alışveriş sırasında kart şifrelerini alıp dolandıranlar olduğu duyulmakta. Yine porno, çocuk pornosu, cinsi sapkınlık reklâmı gibi olumsuzluklar da tehdit edicidir.
Ailelerin bilgisayarı çocuğun odasına değil de, sık kullanılan bir mekâna, mesela salona, hole veya geniş ise mutfağa koymaları uygun olur. Böylece çocuğunuzu dedektif gibi takip etmek zorunda kalmadan, yanından geçtikçe ekrana göz atarak sezdirmeden izlemiş olursunuz.
Hatice K. ERGİN
www.gencgelisim.com