İnsanlara öğüt vermek hoşumuza gider. Hele biri bizden öğüt istiyorsa buna bayılır, büyük adam olduğumuza inanırız. Kendimiz uygulamasak da başkalarına doğru şeyler söyleriz. Öğüt vermenin kuralları vardır. Bir insan hazır değilse ve istemiyorsa ona öğüt vermenin bir yararı yoktur. Bilgi ve hikmeti, değerini bilmeyen adamlara söyleyerek değersizleştirmeyin. İnsanlar sizden öğüt istedikleri ve ihtiyaçları olduğu zaman bildiklerinizi söyleyin. “İnsanlar doğruyu aramıyor, biz onları arayıp aydınlatmalıyız.” tarzındaki düşünceler makul değildir. İstemediği hâlde birisine bir şey vermeye çalışmak gereksizdir.
Verdiğin öğütlerin tesirli olmasını istiyorsan önce iyi bir insan ol. Sen iyi bir insan olursan insanlara en büyük hizmeti yapmış olursun. Başkalarına yol gösteren ve onları kurtarmaya kalkan nice insanlar var ki kendileri kurtarılmaya muhtaçtır.
“Din, öğüttür.” demiş Peygamberimiz. Kur’an,“İnsanları Rabb’inin yoluna hikmetle ve güzel öğütle çağır.” diyor. Öğüt verenlerin bu kurala uyması lazımdır. Kimseyi kırıp incitmemeli, kusurlarını yüzüne vurmamalı. En ufak kusurlarından dolayı onları cehenneme koymamalı. Doğru ve güzel olanı söylemeli. “İşi kolaylaştırmalı, zorlaştırmamalı; sevdirmeli, nefret ettirmemeli.”
Gözündeki merteği görmüyor, başkalarının gözündeki çöpü çıkarmaya çalışıyorsun. İnsanlara akıl veriyor, doğru yolu gösteriyorsun ama dediklerine sen uymuyorsun. Önce dediklerine senin uyman gerekir, önce kendi hatalarını gör, önce kendini adam et, sonra git başkalarına doğru yolu göster. Başkaları ile uğraşmaya gerek yoktur. Neden başkaları ile uğraşacaksın! Bu ne kadar da hoşuna gidiyor fakat yararı yoktur. Sen düzgün bir adam ol yeter, sen düzgün olduktan sonra insanlar senin gibi olmaya çalışır, sana saygı duyar, istemesen de seni arar, peşinden koşarlar. İnsanlar doğruyu anlamıyor mu sanıyorsun? Anlamayan sensin!
Bir insan hazır olmadığı şeyi anlayamaz. O anki durumu, zekâ ve kültür seviyesi ve kafasındaki yargılar, anlamaya engel olabilir. Bir şey anlar ve kavrarsa yeni bir şey söyleyebilirsiniz. Toplumdaki genel zekâ ortalamasının çok düşük olduğunu, derin gerçekleri herkesin anlamadığını hatırlayın. Onları, anlamayanlara söylerseniz değerini düşürmüş olursunuz. İnsan, kavrayamadığına düşman olur.
Normal yolların fayda vermediği yerde, anormal yollara başvurulabilir. Bir hastanın başka şekilde kurtulması mümkün değilse, şok tedavisi uygulanır. Öyle derin bir gaflette olanlar var ki bunlar, yumuşak sözlerle uyanmazlar. Öyle bir düşüncenin sarmalında dönerler ki bu çemberi ancak acı ve sert sözler kırabilir.
*
Cuma Özusan
Kaynak: Bilgece Yaşamak
www.gencgelisim.com