Arkadaş Ruhun Yarısıdır

0
923

Fiziksel ve kişilik gelişimimize ailemiz katkıda bulunurken, kişisel gelişimimizin önemli bir ayağını arkadaş çevremiz oluşturur. Çocukken birlikte oyun oynayacak, kaçıp kovalayacak bir arkadaş arayışı içine gireriz. Sonra bu ihtiyaç bir sırdaşa, dertlerimizi ve neşemizi paylaşacak bir dosta duyulan bir gereksinime dönüşür.  
Arkadaş edinmek, onlarla vakit geçirmek sosyalleşmenin temel şartıdır. İnsan biyolojik olduğu kadar sosyal bir varlıktır. Sosyalleşmek, bir gruba ait olmak insanın temel ihtiyaçlar arasındadır ve bu ihtiyaç sadece aile bireylerinin varlık ve desteğiyle karşılanamaz.
Sosyalleşme süreci içerisinde atılan her adım, kişilik gelişimi açısından önemli rol oynar. Arkadaş seçimi konusunda bilinçli bir yaklaşım kişinin geleceği açısından hayati değere sahiptir. Arkadaşlar bireyin kendi dünyasından sıyrılıp yeni dünyalarla tanışmasına ve farklı bakış açıları geliştirmesine yardımcı olurlar.

 

Z. MÜGE KASAROĞLU
BÜLENT ŞENYÜREK
bsenyurek@yahoo.com

 

Fiziksel ve kişilik gelişimimize ailemiz katkıda bulunurken, kişisel gelişimimizin önemli bir ayağını arkadaş çevremiz oluşturur. Çocukken birlikte oyun oynayacak, kaçıp kovalayacak bir arkadaş arayışı içine gireriz. Sonra bu ihtiyaç bir sırdaşa, dertlerimizi ve neşemizi paylaşacak bir dosta duyulan bir gereksinime dönüşür. 

Arkadaş edinmek, onlarla vakit geçirmek sosyalleşmenin temel şartıdır. İnsan biyolojik olduğu kadar sosyal bir varlıktır. Sosyalleşmek, bir gruba ait olmak insanın temel ihtiyaçlar arasındadır ve bu ihtiyaç sadece aile bireylerinin varlık ve desteğiyle karşılanamaz.

Sosyalleşme süreci içerisinde atılan her adım, kişilik gelişimi açısından önemli rol oynar. Arkadaş seçimi konusunda bilinçli bir yaklaşım kişinin geleceği açısından hayati değere sahiptir. Arkadaşlar bireyin kendi dünyasından sıyrılıp yeni dünyalarla tanışmasına ve farklı bakış açıları geliştirmesine yardımcı olurlar.

Yeni doğan bir bebek paylaşmayı bilmez. Oyun ortamı içinde sosyal çevreye adım atmış olur. Zamanla paylaşmayı öğrenir ve bundan zevk almaya başlar. Çalışmaktan kaçan bir öğrenci, amacını belirlemiş ve onu hayal olmaktan çıkarıp gerçekleştirmek için çaba sarf eden arkadaşlarının yanında bir süre sonra motive olmaya başlar. Kendisinin de bir hedef belirleyip bu uğurda çalışması gerektiği inancını kazanır.

Toplum içinde; “İnsanı yoldan çıkaran arkadaştır”, “Arkadaşlar çocuğun çalışmasına engel olurlar” gibi önyargılar vardır. Aslında bir bireyin yanlış yola sapmasına sebep olan arkadaşları değil, arkadaş seçimi yaparken sergilediği bilinçsizliktir.
“Çiğdem, ortaokula başladığında çok heyecanlıydı. Yeni arkadaşlar edinecekti. Sınıfta oturduğu sırayı iki arkadaşıyla paylaşıyordu. Birlikte oturuyor olmak, onlarla yakın arkadaş olma isteği uyandırmıştı içinde. Çabucak yakınlaştı sıra arkadaşlarıyla. Arada bir bu iki arkadaşının ödevlerini ona yaptırmasına aldırmadı. Arkadaşlıkta böyle şeyler olabileceğini düşünerek bu olayın tek taraflı gerçekleştiğini göz ardı etti.

Bir gün din dersi sınavında sıra arkadaşları ondan kopya istediler. Fakat o buna cesaret edemedi. O günden sonra iki arkadaşı da onunla bir daha konuşmadılar. Çiğdem çok incinmişti ve kendi zihninde yarattığı bir hayal dünyası ile onları hak etmedikleri bir yere koyduğunu anlamıştı.

Daha sonraki yaşantısında bu hataya bir daha düşmemek konusunda aldığı kararı uyguladı. Aynı sınıfta okumuyor da olsalar farklı sınıflardan, farklı okullardan kendi yaşamına anlam katan dostluklar kurdu.”

İlk arkadaşlıklar okul ve dershane ortamında kurulmaya başlar. Seçilen arkadaşların kişinin yanında ve destekçisi mi olacakları, yoksa her an sırtından bıçaklamaya hazır mı durdukları kişinin arkadaş seçimi konusunda bilinçliliğine ve farkındalık düzeyine bağlıdır. Arkadaş belirleme aşamasında düşülen en büyük hata; hiçbir değerlendirme yapılmaksızın kendimizi aynı ortamı paylaştığımız kişilerle yakın arkadaş olmak gibi bir zorunluluk içinde hissetmemizdir.

Bu durum çoğunlukla öğrencilik döneminde kendini gösterir. Kişi, karşısındakiyle taban tabana zıt karakterde olsa da, zaman geçtikçe onunla uyumlu olmak ve anlaşabilmek adına kendisini ona benzetmeye çalışır. Bu da zamanla bir iç çatışma yaşanmasına sebep olur. Ya bu çatışmayı aşıp kendi benliklerine sahip çıkarlar, ya da etkisinden sıyrılamayıp gerçekte olmayı istemedikleri bir kişiliğe bürünürler.

Özellikle ergenlik çağındaki gençler arasında asi olana, baş kaldırana duyulan bir hayranlık vardır. Kim asi ise, kim kurallara meydan okuyorsa o, farklı ve özel kabul edilir. Kendi kimliğini aramakta olan ergen, aslında kendisinden çok daha büyük bir kimlik karmaşası yaşayan ve bunu belli etmemek için isyankar tavırlar sergileyen diğerlerinin etkisinde kalabilir. Dışarıdan bakıldığında böyle bir gruba ait olmak onun gözünde son derece cazip bir hal alabilir.

Sigara içmek, öğretmenlere baş kaldırmak, çalışkanlarla dalga geçmek ona üstün vasıflarmış gibi görünür. Kendi dünyası içinde kaybolmuş bir genç bu ortamda aradığını bulabileceğini sanır. Oysa, bu ona geçici bir tatmin duygusu sağlarken içten içe yönünü yitirmesine neden olacaktır.

ÖĞRENCİ NE YAPMALI?

< Size düşen önce kendinizi ve kişiliğinizi tanımak, sonra karşınıza çıkan insanların kendi kişiliğinizle örtüşüp örtüşmediğini değerlendirerek bir tercih yapmaktır. Yanınızda oturan kişi arkadaşınız olmak zorunda değil. Aynı sınıftasınız diye size zarar verecek, sizi kullanacak kişilerle dostluk kurmanız şart değil. Başka bir sınıftan, hatta başka bir okuldan, bambaşka bir çevreden biri de arkadaşınız olabilir. Önemli olan tercihinizi neye göre ve nasıl yaptığınızdır.

< Arkadaş seçiminizdeki kıstasları detaylı bir biçimde belirleyin, önleminizi önceden alın. Birilerine özendiğiniz için onları dost olarak seçmeyin. Kendinizi ne kadar iyi tanırsanız özentiden ve bunun doğuracağı tehlikeli sonuçlardan o kadar uzak durabilirsiniz. Size gerçekten bir şeyler kattıklarını ve sizi olumlu yönde çoğalttıklarını düşünüyorsanız tercihinizi yapın. Gerçek arkadaşlıklar bireylerin birbirlerini oldukları gibi kabul ettikleri ve değer verdikleri temeller üzerine kurulur.

< Diğer taraftan arkadaşları zarar veren ve yarar sağlayan diye iki uç noktada değerlendirmek yanlış olur. Bazen gerçekten sizi anlayacağını düşündüğünüz, size değer verdiğinden emin olduğunuz ve beraber vakit geçirmekten zevk aldığınız arkadaşlarınız istemeden de olsa çalışmanıza engel olabilirler. Onları kırmak istemeyişiniz, hayır diyememeniz çalışmak için ayırdığınız zamandan fedakarlık etmenize sebep olur. Bu noktada şunu sorun kendinize: “Bu fedakarlık benim için ne ölçüde yararlı, beni hedefime yaklaştırıyor mu? Yoksa uzaklaştırıyor mu?” 

< Elbette arkadaşlarınıza zaman ayıracaksınız. Bu sizin en doğal hakkınız ve aşırıya kaçmadığınız sürece bu stresli dönemde sizi rahatlatacak önemli bir faktör. Ama onlarla ne zaman görüşeceğinizin, ne zaman ders çalışacağınızın kontrolü sizde olmalı.
Bu size bencillik gibi görünebilir. Ancak bilinçaltınızda onların size kimi sorumluluklarınızı yerine getirmede engel olduklarını hissedecek ve farkında olmadan onlara kırılmaya başlayacaksınız. Bu ruh haliniz de arkadaşlarınıza karşı tavrınıza yansıyacaktır.

< Bir kişiye hayır demenin pek çok yolu vardır. Her reddettiğiniz davet karşınızdakini incitmez. Eğer arkadaşlarınıza hayır derken onları değil, istedikleri şeyi kabul edemeyeceğinizi hissettirebilirseniz, size sandığınız kadar değer verip saygı duyuyorlarsa anlayışla karşılayacaklardır.

< Siz gerçekten önceliğinizin ne olduğunu belirlemişseniz “Arkadaşlarımı kaybetmemek için onlara ayak uyduruyorum” gibi bahanelere sığınma ihtiyacı duymazsınız. Çünkü bu aşılmayacak kadar büyük bir engel değil. Ama bu bahaneyi kullanarak çalışmaktan kaçmak işinize geliyorsa size tavsiyemiz şu olacaktır: Durun ve bir daha düşünün. “Gerçekten neyi istediğinizin farkında mısınız?” “Hayattaki amacınızı tam olarak belirlediğinizden emin misiniz?” Cevabınız “evet” ise bu isteklerinize uygun şekilde davranabilmeli ve gerektiğinde “hayır” diyebilmelisiniz.

< Unutmayın ki insan her şeyden önce kendisi için yaşar. Onlara işiniz olduğunu, ders çalışmanız gerektiğini çekinmeden söyleyebilmelisiniz. Hatta bunu en baştan onları karşınıza alıp konuşarak yapmalısınız. Gerekçelerinizi önceliklerinizi onlara açık yüreklilikle anlattığınızda, sizinle olan arkadaşlıklarına önem veriyorlarsa bu durumu kabulleneceklerdir.

Ama size bozuluyor, kapris yapıyor ve sizi ayartmaya çalışıyorlarsa, onlara olan dostluğunuzu tekrar değerlendirmenizde fayda vardır. 

LEAVE A REPLY

Lütfen yorumunuzu giriniz
Lütfen adınızı yazınız