Başımıza önümüze eğip bir dere boyunca ilerliyoruz. Gördüğümüz ve bildiğimiz tek şey o dere. Yıllardır, evet yılladır o dereninin bir ucundan diğerine ilerliyor ve başımızı kaldırmadığımız için de o dereden başka bir şey olduğuna inanmıyoruz.
Yazar : Bülent Şenyürek
bsenyurek@yahoo.com
Sosyal Olgunun Cinsel Yaşam Üzerindeki Etkisi
Başımıza önümüze eğip bir dere boyunca ilerliyoruz. Gördüğümüz ve bildiğimiz tek şey o dere. Yıllardır, evet yılladır o dereninin bir ucundan diğerine ilerliyor ve başımızı kaldırmadığımız için de o dereden başka bir şey olduğuna inanmıyoruz.
Uzmanlaşma çağında bir felaket hayal edin. Öyle bir felaket ki, insanlık Orta Çağ'a geri dönmüş. Kendi buğdayınızı ekip, yetiştirip, biçip, un haline getirip ekmek yapabilir misiniz? Birçok insan fazla düşünmeden; "Evet, mecbur kalırsam elbette yaparım." der. Fakat biraz düşündüğünüzde buğday yetiştirme hakkında hiçbir fikriniz olmadığını göreceksiniz. Bulunduğunuz bölgede, hangi mevsimde tohumu toprağa atmanız gerekiyor? Modern toplumda bunu bilen kaç kişi var?
Örneğin; bir bilgisayar mühendisi çiftçi bir aileden gelmiyorsa böyle bir şeyi niye bilsin ki? Onun için bu angarya olurdu. "İyi de internete girer, öğrenir, ne var bunda?" diyorsanız, büyük bir felaket olduğunu size tekrar hatırlatmak isterim. Artık internet diye bir şey yok. Toprağı nasıl işleyecek, neyle sürecek, traktör yok. Bilgisayar mühendisi traktör yapamaz. Bilgisayar mühendisi demirin doğadan nasıl elde edildiğini bilmez, demirin nasıl dövüleceğinden habersizdir. Buğday un haline getirilecek, bilgisayar mühendisi hiç elektrik santrali kurmamış, un fabrikaları ya da basit bir değirmen yapamaz ki. Buğdayı toplamak için kullandığı çuvalı bile yapamaz, çünkü o zamana kadar ihtiyaçlarını hep satın almıştı.
Artık ne dondurulmuş balık, meyve veya sebze var, ne hazır konserveler… Her şeyi kendisi yapmak zorunda. Nasıl yapacak, nasıl altından kalkacak? Bir zamanların en iyi bilgisayar mühendisiydi ama şimdi bu uzmanlığı ona ne fayda sağlayacak? Bilgisayarlardan geriye hiçbir şey kalmadı ki…
Modern toplumda insanlar yapmış oldukları işe ve kendilerine o kadar çok odaklanırlar ki kendilerinin dışındaki evreni, yaşamı, insanları ve sistemleri geri planda tutarlar ve öyle davranırlar. Yukarıdaki örnek bize bunun ne kadar doğru olduğunu göstermektedir. Bilgisayar mühendisi kendi işine, uzmanlığına, yani sadece bir alana o kadar odaklanmıştır ki, uzmanlığının değeri kalmadığı anda çaresiz kalacak noktaya gelmiştir.
Modern Toplumun Yaşam Özeti
Modern toplumda yaşayan herkes için geçerlidir bu. Hayatımızın bir alanına öyle odaklanmışızdır ki, onun dışında kalanlar ihtiyacı olan ilgiyi görememektedir. Kişinin odağı kendisi ve işi olduğu için, bu davranış şekli birlikte yaşadığı ve cinsel hayatını sürdürdüğü kişiyle ilişkisine de yansır. Eşi ya da arkadaşı genellikle bu odağın dışında kalır. Öncelikleri çok farklıdır ve önceliklerin içerisinde cinsellik yoktur, azdır ya da sınırlıdır.
Önceliklerin ekonomik ya da işe bağlı sistemler tarafından belirlendiği bu çağda, cinsellik geri planda kalıp zaman içerisinde körelmektedir. Mesleki ve kişisel kaygılar içinde gereken özeni görememektedir.
Başımıza önümüze eğip bir dere boyunca ilerliyoruz. Gördüğümüz ve bildiğimiz tek şey o dere. Yıllardır, evet yılladır o dereninin bir ucundan diğerine ilerliyor ve başımızı kaldırmadığımız için de o dereden başka bir şey olduğuna inanmıyoruz. İşte modern toplumun yaşam özeti! Eğer cinsel mutluluğu arıyorsanız, önce başınızı kaldırıp derenin çevresindeki dünya ile yüzleşmelisiniz.
Cinselliği öncelikleriniz arasına dahil edip hak ettiği özeni göstermelisiniz. Çünkü o sizin doğanızın bir parçası ve onu aç bıraktığınız, ihmal ettiğiniz sürece size, yaptığınızın acısını çektirecek. Yaratacağı problemlerle mesleki hayatınızdaki başarınıza ve birlikteliğinizdeki mutluluğa gölge düşürecek. Onu doyurmalı ve mesleğinizle ilerlemek için nasıl çaba sarf ediyorsanız, o parçanızın ihtiyaçları için de çaba sarf etmelisiniz.
Şunu her zaman hatırlayın ki, mutlu bir cinsel hayat, hayatınızın her alanındaki mutluluğun ve başarının habercisidir.