İnsanı Acı Değil, Kendine Acımak Bitirir

0
2995

Hayatımızın çeşitli dönemlerinde, her biri farklı nedenlerden kaynaklanan, şiddeti ve yoğunlukları farklı acılar çekeriz. Çektiğimiz acıların nedeni ne olursa olsun, bazen bu acıyla içimizdeki coşkuyu da kaybederiz. Bir zamanlar canla başla istediklerimizi, hedeflediklerimizi ulaşılmaz, hatta anlamsız görmeye başlarız. Bir anda yaşamdaki tüm olayların altında ezildiğimizi hissederiz. Çevremizde acılarımızı paylaşacak bir dost ararız. Bir zamanlar kendimizden maddi manevi pek çok şey verdiğimize inandığınız dostların bir anda yok olduğunu görürsek, acılarımıza baş ağrılarını da ekleriz. Bu düşüncelerle ruhumuz yanında bedenimiz de yıpranır. Her zaman aynı işleri rahatlıkla yapan bedenimiz, takınmış olduğunuz karamsarlıktan ve içimizdeki coşkunun yok olmasından dolayı halsiz ve yorgun düşer.

 

 

BETÜL DALKILIÇ
betulbetul35@hotmail.com

 

Hayatımızın çeşitli dönemlerinde, her biri farklı nedenlerden kaynaklanan, şiddeti ve yoğunlukları farklı acılar çekeriz. Çektiğimiz acıların nedeni ne olursa olsun, bazen bu acıyla içimizdeki coşkuyu da kaybederiz. Bir zamanlar canla başla istediklerimizi, hedeflediklerimizi ulaşılmaz, hatta anlamsız görmeye başlarız. Bir anda yaşamdaki tüm olayların altında ezildiğimizi hissederiz.

Çevremizde acılarımızı paylaşacak bir dost ararız. Bir zamanlar kendimizden maddi manevi pek çok şey verdiğimize inandığınız dostların bir anda yok olduğunu görürsek, acılarımıza baş ağrılarını da ekleriz. Bu düşüncelerle ruhumuz yanında bedenimiz de yıpranır. Her zaman aynı işleri rahatlıkla yapan bedenimiz, takınmış olduğunuz karamsarlıktan ve içimizdeki coşkunun yok olmasından dolayı halsiz ve yorgun düşer.

Hayata böyle bir ruh haliyle bakarken; gerek iş, gerek özel yaşamımızdaki insanların her hareketi bize batmaya başlar. Onların umursamazlıkları, duygusuzlukları bizim için gittikçe çekilmez bir hal alır. Sürekli odaklandığımız ve kafamızdan atamadığımız bu karamsarlık, bizden tüm coşkuyu alır, gittikçe daha çok hırpalayıp yıpratır.

Bir zamanlar çevresinde pek çok güzelliği fark edip bu güzelliklerin tadını çıkaran tüm duyu organlarımız bile içinde bulunduğunuz gaflet yüzünden elimizdeki hazineleri fark etmekten mahrum hale gelir. Artık ruhumuzu mutlu edecek, bedenimizi dinlendirecek etkenleri bulmak için direncimizi kaybetmişizdir.

Oysa düşündüğümüz, söylediğimiz, hayal ettiğimiz ya da hayal edemediğimiz her duygu bizim üzerimizde derin izler bırakır. Derinleşen bu izler gittikçe daha çok canımızı acıtır. O zaman ne yapmalıyız? Öncelikle kendisine ağlayan bir insan olmaktan kurtulmalı; acılardan ders çıkarmayı, yenilgileri zafere dönüştürmeyi, kaybedilenlerden bile kazanç elde etmeyi öğrenmeli ve bunları uygulayabilir hale gelmeliyiz.

Sürekli kendine acımak, durmadan ağlayıp yakınmak yerine hayata anlam katan insanlardan olmalı, yeniden yapılanmalıyız.

Nereye Gittiğini Bilen Kişiye Yol Vermek İçin Dünya Bir Yana Çekilir
Geçmişte yaşanan acılar, geleceğe bakışımızı olumsuz kılacaksa daha yaşanacak çok acı var demektir. Bir bebek sahibi olmanın mutluluğunu derinden yaşamak isteyen anne adaylarına bir bakalım. Çoğunun doğum sırasında çekeceği acıyı ya da bebek doğduktan sonra hayatında oluşabilecek sıkıntıları düşünmeden sadece olayın coşkusunu yaşadığını görürüz. Doğum sırasında ve sonrasında çektiği acıyı bir anda unutturan, içindeki hayatın sevgisidir. Peki, minicik bir hayatı dünyaya getirirken mutluluk duyan biz insanlar, neden kendi hayatlarımızı korumaya almadan acılara saplanıp kalıyoruz?

İçimizdeki coşkuyu hissetmek için öncelikle bunu candan istemeliyiz. Bundan sonra bir hedef belirlenmeli ve bu hedef için ilerlenen yolda tökezleyebileceğimizi göze alarak bu yoldan asla dönmemeliyiz.

İçinizdeki Coşkuya Sahip Çıkın
“Nereye gittiğini bilen kişiye yol vermek için dünya bir yana çekilirmiş.” der Star Jordan. Eğer gittiğimiz yolu bilir ve bu yolda ilerlemek için kararlı olursak, hiçbir olay ya da kişi hedefe ulaşmak için bize engel olamayacaktır.

Hedeflere ulaşma yolunda ilerlerken en büyük engel kişinin kendisidir. Kendimize engel olmaktan kaçınmalı ve kendinize güvenmeliyiz. Acılarımızın arkasına saklanarak başarısızlıklarımıza sorumlu aramamalıyız. Ne olursa olsun içimizdeki coşkuyu öldürmemeliyiz. Unutmayalım ki; insanı acı değil, kendine acımak bitirir!

Bugün güneşin üzerimize doğmasına izin vermeden günü erkenden yakalayalım. Sabahın ışıkları yeryüzüne vurmadan, kendimizle ilgili yeni ve olumlu kararlar alıp bu kararlara ulaşmak için bir yol haritası çizmeye başlayalım. İçimizdeki coşkuyu hissederek,  kendimizi severek daha enerjik ve mutlu başlayalım güne.

Mutluluk ve başarı kadar coşkumuza sahip çıkmak da kendi elimizde…

LEAVE A REPLY

Lütfen yorumunuzu giriniz
Lütfen adınızı yazınız