“Hiddet, azgın bir ata benzer, hâline bırakılırsa kendi ateşiyle yıpranır.” William Shakespeare
Canlıların tümü çeşitli duygularla donatılmıştır. Her yaratılmışta farklı özellikleri ve sınırları olan bu duygular canlı organizmaya yön veren, onun kimliğini oluşturan temel yapılardır. Söz konusu yapıların tamamı düşünme ve düşüncesini denetleyebilme yeteneğine sahip insanda fazlasıyla mevcuttur.
Kimi duygular insana huzur verirken bazıları da onu denetimi dışına çıkarır. Gerçekleşirken mantığın devre dışı kaldığı duygulardan en keskini “öfke”dir. Dolayısıyla onu denetim altına almanın, sahip olunan güçlü bir iradeyle sağlanabileceği inancı göz ardı edilmemelidir.
Öfke Nedir?
Beklentinin karşılanmaması sonucunda bireyde oluşan engellenmişlik duygusuyla herhangi bir tehdide karşı organizmanın ortaya çıkardığı savunma dürtüsüdür. Her canlıda var olan bir duygu olmasına rağmen etkisi anlaşılıp kontrol edilmesiyle çeşitlilik gösterebilir. Bir enerji olarak düşünülen öfkenin sağlıklı bir şekilde yaşanması önemlidir. Aksi, bunu yaşayan canlıda ve çevresinde çeşitli olumsuz etkilere sebebiyet verebilir.
Öfke duygusu son derece uyumlu çalışan beş sistemin bir bütünüdür. Duygu, düşünce, heyecan, iletişim ve hareketin etkileşimiyle ortaya çıkar. Bu ögelerin arasındaki uyumun dengeli bir biçimde oluşturulması öfkenin kontrol edilebilirliği üzerinde etkilidir.
Genellikle kişinin plânları, istekleri engellendiğinde ortaya çıkan öfkenin diğer duygulardan pek bir farkı yoktur. Sadece gösterilmesinde bazı problemler doğurabilir ki bu da bireye oldukça zarar verir. Öfke ya bastırılarak, ya saldırgan bir şekle bürünerek ya da kontrol altına alınarak sergilenir. Bu zararı engellemek için öfkenin denetim altına alınarak verdiği enerjinin sağlıklı bir şekilde çıkartılması gerekir.
Öfkenin Ortaya Çıkma Sebepleri
Yetersiz kalma hissi, fark edilmeme, isteğe kavuşamama, haksızlığa uğradığını düşünme, kaçırılan fırsatlar, eş-dost kaybı, kavga etme, sinirlenme, saygısızlık, korku, iletişimsizlik, anlaşılmama, kaygı, hayal kırıklığı, üzüntü kıskançlık, merak, çaresizlik gibi temel nedenlerin yanında öfke kişide kişiye değişebilen bir enerjidir. Bunların belli bir zaman içerisinde derinleşip katılaşması öfkeyi harekete geçirir.
Öfke Denetimi (Kontrolü) Nedir?
Kişinin kendisini denetim altına alarak öfkesini tanıması, bastırmaması, kabul etmesi ve uygun bir şekilde kendisine ve çevresine göstermesidir. Öfkenin kontrol edilmesi, insanın duygu ve düşüncelerini tanımasıyla başlar. Ardından uygulanılan bazı tekniklerle öfkenin yıpratıcı etkisi giderilir. Birey de sağlıklı bir kişiliğin gerektirdiği duyguyu yaşamış olur.
Kendini gerçekleştirmeyi başarmış bir kişide öfkenin bastırılması veya bunu saldırgan bir tavırla göstermesi düşünülemez. Tabii ki kimse öfkelenmesin, kızmasın, kendisine yapılan olumsuzluklara veya çevresinde gördüğü aksaklıklara tavır almasın diyemeyiz, denmemelidir de. Ne var ki başkalarının hakkına saygı duymak, toplumsal huzuru sağlamak, belli bir seviyede insanları hoşnut etmek zorundayız. En önemlisi de kendi iç huzurumuzu sağlamak.
Öfke Belirtileri ve Sonuçları
Öfke, ortaya çıkarken bedenimizde bazı sistemler harekete geçer:
· Adrenalin hormonu, organizmayı harekete geçirir.
· Kan basıncı artar ve kalp ritmi yükselir.
· Başta el olmak üzere tüm vücutta titreme oluşur.
· Strese bağlı olarak başta ağrı, mide rahatsızlığı
· Bedeni saran ateş ve kızarma
Açığa çıkan öfke, elbette ki birtakım olumsuz neticeler doğurur:
ü Konsantrasyon bozukluğu
ü Huzursuzluk, uykusuzluk
ü Alkol ve uyuşturucu ilaç kullanımı
ü Yemek yemeyi azaltma veya çoğaltma
ü Beden ağrısı
ü Enerji eksikliği
ü Sağlıklı düşünememe ve karar verememe
Öfkeyle Baş Etme Yöntemleri
Kızgın kora çıplak elle dokunmak ne kadar acı vericiyse gelen öfkeyi bilinçsizce yaşamak o kadar tehlikedir. Kimseye “sakın sinirlenme” denmez. Sağlıklı bir insanın gelişimi için gereklidir öfke. Her yönüyle tehdit unsuru olan öfkenin yıpratıcı etkisinden kurtulmak, ancak vücudumuzdaki enerjiyi doğru bir şekilde boşaltmak zorundayız. Bu sabeple uzmanlar tarafından önerilen yöntemlere kulak verin.
Gevşeyin: Sinirlenmeye başladığınız anda derin derin nefes alın. Vücudunuza giren oksijen tüm sinir sisteminizi iyi besleyecek, gerilmiş olan kaslarınızı gevşetecek, yükselen kalp atışınızı düşürecek, bu sayede vücudunuzla birlikte zihniniz de rahatlayacak.
Düşüncelerinizi değiştirin: Sizi öfkelendiren düşüncelerden uzak durmaya çalışın. Güzel ve yararlı olan şeyleri hayal edin. Sorunların yok olacağı zannıyla hareket etmeyin, çünkü olmayacak. Bu sebepten olumlu düşüncelerimizi harekete geçirerek negatif durumların etkisini azaltabilirsiniz. Daima hatırlayın: Düşüncelerimizin kalitesi yaşam kalitemizi bilirler.
Problemi çözün: Sorununuz neyse onu sakın bastırmaya, yok saymaya çalışmayın, ertelemeyin. Öfkenize en yakın olduğunuz anda probleminizi hâlletmeye bakın ki sonradan öfke yumağına dönüşmeyin.
Mantığınızı devreye sokun: Keskin zekâ, keramete takla attırır derler. Mantığınızı devreye sokarak öfkenizin sebeplerini bulabilir, çözüm yollarına kolaylıkla ulaşabilirsiniz.
İletişim kurun: Öfkeli insanlar genellikle karşısındakini dinlemek yerine kendi duygu ve düşüncelerini göstermeye çalışır. Kimsenin haksız olmadığı bir dünyada yaşadığımızı düşünüp empati kurarsak, gerçeği daha kolay görebiliriz. Özellikle sorunun içinde olan kişi/lerle sözlü iletişimde bulunursak hem kendi duygularımızı aktarabilir hem de karşımızdakinin düşüncelerine bakabiliriz.
Kendinizi ve öfkenizi tanıyın: İnsanın kendi sınırlarını bilmesinde yarar var. Beni ne sinirlendirir, neye tahammülüm az? gibi sorulara bulduğumuz yanıtlar, problemden uzak durmamıza yardımcı olacak, kendimizi düzenlememizi sağlayacaktır. Öfkeyi tanımak da onu denetim altına almada önemlidir. Kaynağını ve ayrıntılarını bildiğimiz bir öfkenin üstesinden daha rahat gelinebilir.
Olayı mizahla geçiştirin: Bu teknikten kasıt, problemi hafife alıp onunla alay etme değildir. Öfke gibi tamamen tehlikeli ve acı verici bir duyguya zıt bir duygu gelmelidir. Mizah, olayların ağırlaştırıcı etkisini azaltan, vücudun olumsuz enerjisini alan sakinleştirici bir ögedir. Sinirlendiğiniz olayların komik, eğlendirici yanlarını görürseniz yaşadığınızın hiç de büyütecek bir şey olmadığını kavrarsınız.
Ortamı terk edin: Tebdil-i mekânda ferahlık vardır. Öfkenizin ortaya çıktığı ortamdan uzaklaşmanız, olumsuz duygunuzun yer aldığı negatif ortamdan da uzak kalmak demektir.
Ben Dili’ni kullanın: İnsanları direkt suçlamak, sorunun kaynağı olarak görmek yerine yaşanan problemin kendiniz üzerindeki etkisini açıklamak yapıcı ilişkiler kurmak adına önemlidir. “Ne söylesem tersini yapıyorsun. Ne kadar dağınık bir insansın sen. Senin yüzünden geç kaldık.” gibi karşınızdakini de yıpratan sözler yerine “Beni anlamadığını düşünüyorum ve üzülüyorum. Dağınıklığın beni bazen yoruyor. Biraz daha ecele etsen daha mutlu olacağım.” ifadeleri, olay karşısında ne hissettiğinizi ve ondan nasıl etkilendiğinizi ortaya koyar.
4D kuralını uygulayın: Öfkelendiğiniz anda dur, düşün, duygularını kontrol et, davran tekniğiyle öfkenizi kontrol etmemeniz mümkün değil. Öfkeyi hissettiğiniz anda aceleci olmayın, tepkinizi ortaya çıkarmadan önce sizdeki engellenme duygusunu yaratan sebebi tanıyın. Gerçekten ne hissettiğinizi düşünün ve çözüm yolları bulmaya çalışın. Tek bir düşünceye odaklanmayın. Sonra uygun bir iletişimle öfkenizi karşı tarafa hissettirin ve çözüm için birlikte harekete geçin.
Emel Topçu