“Aşığın gözleri Kartalı kör eder,
Aşığın kulakları her fısıltıyı duyar,
Hırsızın şüphe dolu gözleri kapanır.
Aşığın narin dokunuşu,
Salyangoz Boynuzlarından bile yumuşaktır.
Aşığın dili
Bacchus’un Şarabından bile tatlıdır…”
Shakespeare
Sue Knight’ın deyişiyle ‘İletişim’ kurarken zengin bir dil kullanabilmeniz için Shakespeare olmanız gerekmez.
Shakespeare’in yukarıdaki sonesinde ‘gözlere’ (NLP’de Görsel Temsil Sistemleri), ‘kulaklara’ (İşitsel T.S), ‘dokunuşa’ (Dokunsal Duygusal T.S) ve ‘tada’ (Tatsal T.S) hitap ettiğini görüyoruz. İyi İletişim kurabilmeniz için siz de konuşma ve yazılarınızda anlaşılır ve zengin bir dil kullanmalı, tüm duyulara seslenmelisiniz. Dinleyici ve okurlarınızın dikkatini ve ilgisini uyanık tutmalısınız. Bu sizin mesajınızın (eğer bir Mesajınız varsa gerçekten…) anlaşılma olasılığını arttıracaktır.
Ralph Watson’un deyişiyle “Dostane bir ilişki kurmak ya da Uyum sağlamak, bilinçdışı düzeyde ‘Sorumluluk’ taşıma sürecidir. ‘Güven’ ve ‘Anlayış’ ortamı yaratma becerisidir.” Bunun için de Ayak Uydurmak ve Liderlik etmek gerekir. İnsanların birbirine ayak uydurması, duygusal hallerine saygı göstermelerini ve yanıt vermelerini sağlayarak dostane bir ilişkiyi ya da Uyumu güçlendirir. Karşınızdaki kişiyle onun dünyasında buluşarak zaman içinde uyumlu ya da dostane bir ilişki kurabilir ve bunu sürdürebilirsiniz. Ralph Watson’un deyişiyle “Uyum sağlamak bir insanın dışsal davranışına Eşleşme ve Aynalama uygulayıp bir süre için onun Dünya modeline katılarak onunla uyum sağlamak ve bunu sürdürmektir.”
Öyleyse kendimizi ve başkalarını suçlamayı bırakıp ve bilgiyi, anlayışı ve bilgeliği yaşamımıza sokarak yaşamlarımızın sorumluluğunu ellerimize alalım. Kimlik Ötesi boyutumuzu güçlendirerek yaşamlarımızı kendimize ve başkalarına hizmet üzerinde yeniden kuralım. İçimizdeki erdemlerin davranışlarımıza yansımasını sağlayalım.
BİLİNÇDIŞI VE NLP’NİN İLETİŞİM MODELİ
Nedir kardeşim bu Bilinçdışı ya da Bilinçaltı dedikleri…
Ruh Halimizi, fizyolojimizi ve davranışlarımızı belirleyen sinyaller bilinçdışımızdaki kayıtlardan geliyor. Olumsuz kayıtlar harekete geçtiklerinde olumsuz davranışlara, iletişim ve ilişki sorunlarına yol açıyorlar. Algı filtrelerimizi boyamakta, olayları ve insanları ‘oldukları gibi’ değil de ‘ahlak boyalarımıza göre’ algılamamıza neden olmaktadırlar.
Bu yüzden Ralph Watson’ın da ısrarla belirttiği gibi gerçek NLP çalışmalarında gerçek bir ‘Değişimin’ ancak bilinçdışında gerçekleşebileceği öğretilmekte ve insanlar bunu deneylemekteler.
Bilinçdışınız hedeflediğiniz değişimi istiyor mu yoksa istemiyor mu? Bunu nasıl öğrenebilirsiniz? Tabi ki meditasyon, trans, kendi kendine hipnoz, yönlendirilmiş imgelem gücü, yaratıcı zihinsel canlandırma gibi tekniklerle…
NLP İletişim Modeline göre dışsal olayların sinyalleri Duyusal Girdi Kanallarımızdan ve sonra Algı Filtrelerimizden geçerek, İçsel Temsil Sistemlerimize girmekte ve Bilinçdışımıza kaydedilmektedir. Duyusal bilgileri kodladığımız ve dünyamızı deneyleme şeklimizi belirleyen kayıtları kaydettiğimiz yerler farklıdır. Bazı insanlar ‘‘Görsel’’ağırlıklıdır. Sizin hep iyi giyinmenizi, saçınızı itinayla taramanızı beklerler. Bazıları işitseldir. Sizin hep iyi konuşmanızı beklerler. Bazıları dokunsaldır. Onlara sevgi ve şefkatle sıcak sıcak dokunmanızı beklerler. Göz Erişim İpuçlarından ve konuşurken kullanılan Sözcüklerden yararlanarak karşınızdaki insanın ağırlıklı Temsil Sistemini bulabilirsiniz.
Bilinçdışımızdaki bu kayıtlar halimizi, fizyolojimizi ve davranışlarımızı etkilemektedir. İşte NLP’nin İletişim Modelinin sırrı burada yatmakta.
Bilinçdışınızla iletişim kurabiliyor musunuz?
Bilinçdışınızla Dost musunuz yoksa onun mesajlarını görmezden gelip bildiğinizi mi okuyorsunuz?
Bilinçdışınızın sizi cezalandırdığını düşünüyor musunuz?
Bilinçdışınızla olumlu bir ilişki kurabilirseniz, ‘Olumlu ve Kaynak Dolu bir Ruh Hali’ elde edebilirsiniz.
Bilinçdışınıza Kaynak Dolu Olumlu Ruh Halleri kaydederseniz, Kaynak çapaları uygularsanız, yaşamınızın fırtınalı anlarında bu çapalarınızı ‘Ateşleyerek’ olumlu ve kaynak dolu ruh hallerinizi yeniden yaşayabilirsiniz.
Bu Kaynak Dolu Olumlu Ruh Halleri sizin fizyolojinizi ve davranışlarınızı belirlediğinde bir İletişim Gurusuna dönüşürsünüz. İlişkileriniz Sevgi ve Hizmet dolu olur, ilişkileriniz mükemmelleşir. Başarı elde edersiniz.
Fizyolojinizi değiştirdiğinizde, örneğin yere bakıyorsanız ve birden yukarıya sağa bakmaya başlarsanız, yaratıcı gücünüzün harekete geçtiğini ve depresif sinyallerden kurtulduğunuzu farkedebilirsiniz.
Dolayısıyla aşağıdaki bilgiler size bir anahtar sunuyor.
Gündelik yaşamınızda kullandığınızda bu bilgiler sizin seçeneklerinizi, esnekliğinizi ve motivasyonunuzu arttıracak.
İyi İletişim kurabilmenizi sağlayacak.
İyi İlişkiler kurabilmenizi sağlayacak.
Yaşamınızla ilgili Büyük Resmi görebilmenizi sağlayacak.
Hepsinden önemlisi bilinçdışınızla İyi İlişki kurmanızı sağlayacak.
“Bilinçdışınız her zaman sizi koruyacak…sesim sizinle birlikte gidecek…”
Haydi o zaman NLP ile değişmeye…
2004 yılında NLP eğitimlerini birlikte aldığımız Galip Abdullah, on yıl kadar önce karısından boşanmış ve yurt dışına gitmişti. Bu süre içinde birçok eğitim almış, konferanslara katılmış, çeşitli dergilerde yazılar yazmıştı. Bir gün Londra’da Joseph O’Connor’un ‘NLP ve İlişkilerimiz’ başlıklı üç günlük Workshop’una katılmış ve tüm hayatı değişmişti. Aşağıdaki yazının temelinde onun bu eğitim sırasında küçük kırmızı not defterine yazdığı notlar ve ‘MNG basics’ projesi var. Defterin kapağında Shakespeare’in bir şiirinden yaptığı alıntı yazılı. Bir konferans çıkışında bana, bu sözcüklerin yaşamının karanlıkta kalan yanlarını aydınlattığını söylemişti. Onun boşanma travmasını atlatmasına ve sonraki yıllarda NLP Eğitimcisi olmasına yardımcı olan aşağıdaki notlar umarım size de yardımcı olur.
Hangimiz yaşamımızda ilişki ve iletişim sorunuyla karşılaşmadığımızı
söyleyebiliriz ki, Dostlar!..
İLİŞKİLERİMİZ
İlişkilerimizi ‘düşüncelerimizle’, ‘konuşmalarımızla’ ve ‘davranışlarımızla’ yaratırız. Tutumlarımız, ön yargılarımız, kafamızdaki imgeler, alışkanlıklarımız, algı filtrelerimiz, neyi nasıl söylediğimiz, üslubumuz, jestlerimiz kendimizde ve karşımızdaki insanlarda etki oluşturur. Bu etkiler yaşamımızın kalitesini belirler. Herhangi bir ilişkide ‘Etkin’ olabilmemiz için karşımızdaki kişiye ‘Uyum’ sağlamamız (rapport) ya da ‘Dostane’ bir ilişki kurmamız gerekir. Bu ilişkilerimizde ‘Güven’ ve ‘Saygı’ ortamı yaratır.
Karşımızdaki insana ‘Ayak Uydurmamız’ (pacing) ve sonra da ona ‘Rehberlik etmemiz’ (leading), onu ‘Yönlendirmemiz’, ona ‘Liderlik etmemiz’ gerekir. Bunun için de önce kendimize ayak uydurmalı, kendimizle dost olmalıyız. Siz kendinizle dost musunuz? Şimdi derin bir nefes alın ve birkaç dakika bunun üzerinde düşünün…
Eğer yaşamınızda başarılı bir Değişim gerçekleştirmek istiyorsanız, NLP’yi önce kendinize uygulamalı ve sonra ilişkilerinizde kullanmalısınız. Önce bilinçdışınızla ya da bilinçaltınızla olumlu bir ilişki kurmalı, kendinize ayak uydurmalı, kendinizle dost olmalı, kendinize liderlik yapmalı ve sonra ilişkilerinizde karşınızdaki insanlara bunları uygulamalısınız. Karşınızdaki insanın bilinçdışına saygı duymalı, hatta bunu ona söylemelisiniz: “Senin bilinçdışına saygı duyuyorum!..” Sesiniz yumuşak ve samimi olmalı…
Sözleriniz insanların yaşamlarını değiştirmez ama davranışlarınız değiştirir. Yaşamınızda Başarılı bir Değişim istiyor musunuz gerçekten? O zaman bu değişimin ancak bilinçdışınız aracılığıyla gerçekleşebileceğini anlayın. Bilinçdışınız, fizyolojiniz, ruh haliniz ve davranışlarınız sizin ‘Kitabınızın’ okunmasını sağlayan sayfalardır.
Şimdi derin bir nefes alın ve birkaç dakika bunun üzerinde düşünün…
Davranışlarınızı karşınızdaki insanın davranışlarına uydurarak, onunla eşleşerek (matching), ona ayak uydurabilir ve onunla dostane bir ilişki kurabilirsiniz. Onu aynalarsınız (mirroring).
NÖROLOJİK DÜZEYLERDE AYNALAMA
Aynalama işlemini her nörolojik düzeyde yapabilirsiniz.
En alt düzey olan ‘Çevre’ (environment) ile başlayalım.
Giyiminiz, saçınız, ayakkabılarınız, paylaştığınız ilgi alanlarınız, ortak arkadaşlarınız çevrenizi aynalamada size yardımcı olabilir. Bu sizin ‘Çevre’ düzeyinde uyum sağlamanızı sağlar. Eğer çevrenizle aranızda sorunlar varsa ‘davranışlarınızı’ değiştirmelisiniz. Eğer bir Kişisel Gelişim Planınız varsa, size saygı duyan, sizin gelişmenizi ve kendinizi sevmenizi, kendinize saygı duymanızı cesaretlendiren insanlarla dostluk kurmanızı öneririm. Eğer çevrenizde böyle insanlar yoksa o zaman çevrenizi değiştirin!…
‘Davranış’ (behaviour) düzeyinde öncelikle beden dilinize, ses tonunuza ve kullandığınız dile dikkat edersiniz. Eğer davranışlarınızla ilgili sorunlarınız varsa, ‘becerilerinizi’ geliştirmelisiniz. Eğer bir Kişisel Gelişim Planınız varsa kendinize özen göstermenizi öneririm. Kendinize saygı duyarak kendinizi eğitin. Geçmişinizle ilgili olumsuz anılarınızın, bilinçdışınızdaki kayıtların yol açtığı sorunları tedavi edin. Yönlendirilmiş İmgelemgücü ya da Yaratıcı Zihinsel Canlandırma çalışmalarıyla olumlu telkinleri bilinçdışınıza yerleştirin. Kendinizi ve başkalarını affedip yolunuza devam edin. Olumsuz anılara ve duygulara yapışmayın. Olumsuz duygusal yükleri, NLP çalışmalarıyla ‘olaylardan’ ayırın. Reddedilmek, öfkelenmek ve incinmekle başa çıkmayı öğrenin. Armağanlarınıza, hedeflerinize, hayallerinize odaklanın. Amacınıza, Vizyonunuza ve Misyonunuza odaklanın. Yaşamınızın sorumluluğunu üstlenin, tüm eylemlerinizi bu sorumlulukla yapın ve böylelikle yaşamınızı harika bir yaşama çevirin. Unutmayın ki dünyada sizin gibi birisi yok. Siz çok özelsiniz ve biriciksiniz. Karşınızdaki insanlar da öyle.
‘Beceriler’ (capabilities) düzeyinde karşınızdaki insanla ortak becerilerinizi ve ortak ilgi alanlarınızı paylaşırsınız. Beceri düzeyiniz size ilişki ve iletişim sorunları yaratıyorsa, ‘İnançlarınızı’ ve ‘Değerlerinizi’ geliştirin. Sizi köstekleten, başarılarınızı engelleyen inançlarınızı değiştirin. Evrensel değerleri benimseyerek yaşamınızı değerli kılın.
‘İnançlar ve Değerler’ (beliefs and values) düzeyinde karşınızdaki kişinin inanç ve değerlerine saygı gösterir ve onun inançlarını ve değerlerini anlarsınız. Onunla aynı inançta olmanız gerekmez. İnançlarınız ve değerleriniz size sorun yaratıyorsa, ‘Kimliğiniz’ üzerinde çalışmalısınız. Gerçekten siz kimsiniz? Siz nesiniz? Kişisel Gelişim Planınız varsa derin bir meditasyon yaparak bunları düşünün…
‘Kimlik’ (identity) düzeyinde karşınızdaki kişinin temel inançlarını ve temel değerlerini anlar ve saygı gösterirsiniz. Onu bağımsız bir birey olarak değerlendirirsiniz, bir grubun üyesi olarak değil. Eğer kimliğiniz size ilişki ve iletişim sorunları yaratıyorsa, örneğin size “Bu tutumunu değiştirmezsen ilişkimiz sona erecek!..” diyen insanların sayısı her yıl biraz daha artmaktaysa, ‘Kimlik Ötesi’ ya da ‘Ruhsallık’ düzeyinde çalışma yapmalısınız.
‘Kimlik Ötesi’ (beyond identity) düzeyinde ‘sosyal boyutta’ karşınızdaki insanla ortak kültürünüzü paylaşırsınız. ‘Ruhsal boyutta’ ise onunla ortak bir İnsanlık Ailesinin parçası olduğunuzu paylaşırsınız. Ruhsal boyut sizin ‘gerçekten kendiniz olduğunuz’, ‘toplumsal rol yapmadığınız’ yerdir. Maske takmadığınız yerdir. Başkalarıyla en derin bağlantı içinde olduğunuz yerdir. Kimlik ötesi çalışmalarınızı güçlendirmek için ‘Sessizlik’ çalışmaları yapın. Bir ve Tek Olan Bilinç (One Consciousness) üzerinde odaklanın. Büyük bir Aynanın kırılmış parçalarından biri olduğunuzu imgeleyebilirsiniz. Kendinizi yeniden bütünlediğinizi imgeleyebilirsiniz.
Şimdi bu bilgiyi aldınız. Bunları yaşamınıza nasıl geçirebilirsiniz? Eğer meditasyon, kontamplasyon, vizyon, yaratıcı imgelemgücü gibi çalışmalar yapmazsanız, bunları yaşamınıza geçiremezsiniz. Değişemezsiniz. Eğitim sistemlerindeki başarısızlıkların nedeni budur. Hep sol beyine, egoya, bilince hitap etmekteler. Buz dağının suyun üstünde kalan kısmına hitap ederler. Oysa ki her gerçek eğitim, öğrenme, değişim sağ beyine, yaratıcı hayal gücüne, zamansızlığa, sezgilere ve yaratıcı zihinsel canlandırmaya hitap etmek, sağ ve sol beyinlerin çalışmalarını bütünlemek zorundadır.
UYGULAMA
Gittiğiniz okulda, dersanede, çalıştığınız iş yerinde, yolda, dükkanlarda ve restoranlarda birbiriyle konuşan insanları izleyin. Kimin karşısındakiyle ‘Uyum’ sağladığını ve kimin sağlayamadığını söyleyebilir misiniz?
Bir telefon konuşması yaparken karşınızdaki kişinin sesine ‘Ayak uydurun’. Onunla aynı hızda, aynı yükseklikte ve aynı sessizlik sürelerini kullanarak konuşun. Konuşmanın kalitesine dikkat edin. Konuşmayı bitirmek istediğinizde ‘Eşleşmeyi’ bozun. Daha çabuk ve daha yüksek bir tonda konuşmaya başlayın. Sessizlik anlarının süresini farklılaştırın. Bu telefon konuşmasını “Şimdi gitmem gerekiyor” ya da “Kontörüm bitiyor” gibi bir söz söylemeden bitirebilmeye çalışın.
Bir insanla yüz yüze konuşurken, onunla ilgilenin. Onun büyük bir bilgi ve bilgeliğe sahip olduğunu Hayal Edin!..Konuşmanız bittikten sonra konuştuklarınızı gözden geçirin. Onunla uyum sağladınız mı? Onun beden diliyle eşleştiniz mi? Bir başka gün, bir dostunuzun siz o kişiyle konuşurken sizi izlemesini sağlayın. Sonra onun izlenimlerini öğrenin.
Bir televizyon dizisinden iki karakter seçin. Bunlar iki önemli karakter olsun. Onları izleyin ve kimin ötekiyle ilişkisinde ‘Ayak Uydurma’ ve ‘Liderlik Etme’yi daha iyi becerdiğini belirleyin.
Yaşamınızda ‘hiç geçinemediğinizi düşündüğünüz’ birisini gözünüzün önüne getirin. Eğer onunla iyi bir iletişim ve iyi bir ilişki kurmak isterseniz, hangi Nörolojik Düzeyde çalışma yapmanız gerektiğini bulun. Bu sizin onunla ‘Eşleşemediğiniz’ noktadır. Bunlar birden fazla da olabilir. Bu nörolojik düzeylerde onunla ‘Eşleşme’ sağlayın. Sonra bunu yaşamınızda uygulayın.
Bakın bakalım iletişiminizde ve ilişkinizde nasıl bir ‘Fark’ ortaya çıkacak!..
CEngiz Erengil
www.gencgelisim.com
bu yazılarda ilginizi çekebilir:
Erkeklerin Beden Dili Farklı Anlamlar Taşıyabilir
MUTLULUĞUN YOL HARİTASI: Düşüncenin Gücü
Cool Görünmenin 10 Altın Kuralı
SEVGİLİNİZLE NE KADAR UYUMLUSUNUZ ? TESTİ ÇÖZÜN, ÖĞRENİN
Ergenlerin Karşı cinsle arkadaşlık ve Flört
KADINLARI MUTLU ETMEK İSTİYORSANIZ BUNLARI MUTLAKA YAPIN