Hayallerimizi Gerçekleştirmek

0
918

Yeterince beklerseniz, herkesin içindeki iyiliği görürsünüz. Kimse sadece kötü değildir. Yeterince beklerseniz, görürsünüz.Carnegie Mellon Üniversitesi hocalarından Randy Pausch'in konuşmasını bana ilk defa bundan aylar önce Bioenerji hocam Moshe…

 

 

 

 Yazar :Zeynep Kocasİnan
zeynep.kocasinan@gmail.com

 

Çocukluk Hayallerimizi Gerçekleştirmek 

 

 Yeterince beklerseniz, herkesin içindeki iyiliği görürsünüz. Kimse sadece kötü değildir. Yeterince beklerseniz, görürsünüz.
Tüm sahip olduğunuz, yanınızda getirdiğinizdir.

Son Konuşma'dan
Geriye Kalan
Carnegie Mellon Üniversitesi hocalarından Randy Pausch'in konuşmasını bana ilk defa bundan aylar önce Bioenerji hocam Moshe Abudaram dinletmişti. 18 Eylül 2007 tarihinde Carnegie Mellon Üniversitesi'nde öğrencilere ve öğretim görevlilerine yaptığı Son Konuşma'nın başlığı "Gerçekten Çocukluk Hayallerinizi Gerçekleştirmek". Sonra da Jeffrey Zaslow'dan destek alarak bir kitap hazırlıyor Profesör Pausch. Türkçesi de yayınlanan "Son Konuşma – The Last Lecture" kitabı herkesin okuması gereken bir eser.  Kendimizi geliştirmek için değil, belki de sadece var olmanın ve yaşamın ne anlama geldiğini biraz daha çok kavrayabilmek için…
Profesör Randy Pausch, bundan çok kısa bir süre önce, 25 Temmuz 2008 tarihinde hayata gözlerini yumdu ve geriye unutulması mümkün olmayan bir dalga bıraktı. Onun ölüm haberini aldıktan hemen sonra "Gerçekten Çocukluk Hayallerinizi Gerçekleştirmek" başlıklı Son Konuşma CD'sini tekrar dinledim. Nur içinde yatsın.
Nasıl Yaşamalı?
Dr. Randy Pausch'un konuşmasını tekrar dinlerken notlar aldım. Artık onunla konuşma şansım kalmadığına göre, o konuşmada söylediklerinden aktarmak istediklerini duyduklarımdan çıkarmak zorundayım ve doğrusu pek de güzel anlatıyor. Gitmeden önce hepimize bir hediye vermiş Randy Pausch.
Randy Pausch'tan Mesajlar
– Tuğla duvarlar bizi dışarıda tutmak için değildir.
– Tuğla duvarlar bir şeyi ne kadar çok istediğimizi görmemiz için bize bir şans verirler.
– Başkalarının çocukluk hayallerini gerçekleştirmelerini nasıl mümkün kılarız?
– Rüyalarınız, hayalleriniz net olsun. (Gerçekleşme şansları artıyor)
– Anlaşmalarda, mutlaka masaya bir şey getirin.
– İstediğinizi elde edemediğiniz zaman elde ettiğiniz şey, tecrübedir.
– Yeterince beklerseniz, herkesin içindeki iyiliği görürsünüz. Kimse sadece kötü değildir. Yeterince beklerseniz, görürsünüz.
– Her zaman öğrencilerime şöyle derim: "Çıkın ve bir başkasının sizin için yaptığı şeyi, siz de başkaları için yapın."
– Tüm sahip olduğunuz, yanınızda getirdiğinizdir.
Cengiz Aytmatov'u Yitirmek
Geçen ay dergimizde Cengiz Aytmatov'dan bahsetmiştim. Bir süre önce bir uçak seyahatinde okuduğum dergide öğrenmiştim Cengiz Aytmatov'u yitirdiğimizi. Lise yıllarımdan sonra tekrar onun kitaplarını okumaya döndüğüm günlerde bu muhteşem yazarı kaybetmiş olmam beni gerçekten üzdü. "Söz uçar yazı kalır" derler, Aytmatov da eserleri ile dağ gibi ayakta…
Sevgiyi Söylemek
Kıymet verdiğimiz ve sevdiğimiz insanlara bu duygu ve düşünceleri hemen söylemek gerektiğini düşünüyorum. Yaşam bana bugünlerde bunu düşündürtüyor.
Çok sevdiğim bir film geldi aklıma: Son Samuray. Filmde güzel bir sahne var. Samuray'ların sonuncusu olan Kazimoto, Amerikalı Yüzbaşı Nathan Algren'i oynayan Tom Cruise'a sorar:
– Kadere inanır mısın?
Nathan Algren cevap verir:    
– İnsan, kaderi kendisine görünene kadar, elinden geleni yapar.
"Son Samuray" filmini bana sevdiren öğelerden biri, savaşı sanat olarak yaşayan bir topluluğun insanlarının ruhundaki incelik ve zarafeti sergilemesiydi. Tabi bu bir film deyip geçebiliriz. Ancak sanırım bu filmi Japonya'ya gittikten sonra çok daha iyi anladım. Gerçekten ince ruhlu, düşünceli, zarif ve nazik bir toplum Japonlar. Belki kelimelere çokça dökülmeyen ama ruhlarından gözleri ile davranışları ile akan sevgiyi hissetmemek mümkün değil. İllaki kelimeler gerekmiyor. Sevgiyi ifade etmek esas, içimizden gelen dürüst şekli ile…
Dokunmak, Tatmak, Koklamak
Farklı ülkelerin yemeklerini yemeyi, müziklerini dinlemeyi ve dillerini öğrenmeyi severim. Son yıllarda az da olsa Japonca, Arapça ve İbranice öğrenmeye başladım. Bu son üç dilin benim için farkı, farklı alfabeler ile yazılıyor olmaları. Aynı alfabe ile yazılan dilleri öğrenmenin çok kolay olduğunu düşünmeye başladım! Yani Fransızca artık o kadar imkânsız görünmüyor. Her şey göreceli… Ve enteresan olan, beynimizin bu düşüncelerimize, yargılarımıza göre pozisyon alması. Ciddi olarak söylüyorum, Fransızca iyi konuşmayı çok istediğim ancak fiil çekimi ve yazılışları nedeni ile çok hızlı ilerleyemediğim bir dildi. Fakat Japoncaya başladıktan sonra, Kanji alfabesinde 1500'e yakın harf-hece olduğunu, bunların farklı şekiller ile ifade edildiğini görünce, zihnimdeki aşılamaz dağ olarak göründüğünü fark ettiğim Fransızca, tatlı bir tepecik oluverdi.
-Sizin zihninizdeki aşılmaz görünen tepeler neler?
-Bu tepelere objektif bir göz ile bakmak için yapmanız gerekenler neler?
-Yargılamadan ve yorum getirmeden baktığınızda o tepelerin  gerçek görüntüsü nedir?
-Tepenin ardına geçmek için yapmanız gerekenler neler?
Dil, yemek ve yaşayış tarzını öğrenmek, bir kültürü tanımak ve anlamak için gerekli. Bence dokunmak, koklamak ve tatmak görmek ve öğrenmek kadar önemli. Belki de dünyada kalıcı barışı getirecek olan, bu kültür alışverişi. Çünkü benim gördüğüm ve yaşayabildiğim kadarı ile insan her yerde insan ve özde bir.

LEAVE A REPLY

Lütfen yorumunuzu giriniz
Lütfen adınızı yazınız