Sevgili okuyucu, şu dünyada küçük de olsa bir iz bırakabilmek istemez misin? Öyleyse şartlarınızı öğrenmeli, tanımalı, fark etmeli ve değiştirme gücünü kendinde bulmalısın. Ciddi bir şekilde hazırlanmalısın yaşam sınavına. Basit gibi görünüp aslında zor olan, zor gibi görünüp aslında basit olan sorularla doludur hayat. Sana düşen, büyük küçük tüm soruları ciddiye almak ve en doğru yanıtı aramak… Sevginin gücüne sıkı sıkı sarıl. Sev zorlukları, engelleri, yere düşüp kalkmaları…
Peki nasıl seveceksin? Hayal ederek… Düşündüklerimizin hangisini gerçekten yaşadık, hangisini hayal ettik siz beyninize fısıldamadan beyniniz bunu bilemez. Öyleyse, kazandığımız günün …
Sevgi Tunalı Kabaçalı
sevgi_tunali@mynet.com
Sevgili okuyucu, şu dünyada küçük de olsa bir iz bırakabilmek istemez misin? Öyleyse şartlarınızı öğrenmeli, tanımalı, fark etmeli ve değiştirme gücünü kendinde bulmalısın. Ciddi bir şekilde hazırlanmalısın yaşam sınavına. Basit gibi görünüp aslında zor olan, zor gibi görünüp aslında basit olan sorularla doludur hayat. Sana düşen, büyük küçük tüm soruları ciddiye almak ve en doğru yanıtı aramak… Sevginin gücüne sıkı sıkı sarıl. Sev zorlukları, engelleri, yere düşüp kalkmaları…
Peki nasıl seveceksin? Hayal ederek… Düşündüklerimizin hangisini gerçekten yaşadık, hangisini hayal ettik siz beyninize fısıldamadan beyniniz bunu bilemez. Öyleyse, kazandığımız günün hayalini kurarak sevmeyi başarabiliriz. Bu teknikler sürekli olmalı.
Peki nasıl seveceksin? Sevmek isteyeceksin. Kendine ve başarabileceğine inanacaksın. Sevgi, içten gelen bir duygudur ve emek ister. Ben insanların sevgi konusunda doğuştan donanımlı olduğunu düşünüyorum. Yıllar ilerledikçe yaşadıklarımıza verdiğimiz anlamlar sevgi kapılarımızı yavaş yavaş kapatıyor.
Sahip olduğumuz şeylerin değerini "zaten hakkımdı" düşüncesiyle çoğu zaman fark etmeyiz. Sevgi, damarlarımızda dolaşan bir duygu; yeter ki keşfetmek isteyelim. Eminim şartları, öğrenmeyi, engelleri, hayat sınavını da bu keşiften sonra daha farklı algılayacaksınız.
Hayat Kurtaran Kurdele
New York'ta yaşayan bir öğretmen, lise son sınıfındaki öğrencilerinin "diğer insanlardan farklı özelliklerini" vurgulayarak onları onurlandırmaya karar vermiştir. California Del Mar'dan Helice Bridges tarafından geliştirilmiş süreci kullanarak, her bir öğrencisini teker teker tahtaya kaldırdı. İlk önce öğrencilere sınıf ve kendisi için ne kadar özel olduklarını belirtti. Sonra her birine üzerinde altın harflerle "Siz çok önemlisiniz" yazılı birer mavi kurdele verdi.
Daha sonra, kabul görmenin toplum üzerinde ne gibi etkileri olacağını anlayabilmek amacıyla sınıfına bir proje yaptırmaya karar verdi. Her bir öğrencisine üçer tane daha kurdele verip onlardan bu töreni gerçek dünyada devam ettirmelerini istedi. Öğrenciler, sonuçları takip edecek, kimin kimi onurlandırdığını tespit edecek ve bir hafta boyunca sınıfa bilgi vereceklerdi.
Çocuklardan biri, gelecekteki kariyer çalışmaları için kendisine yardımcı olan yakınlarındaki bir şirketin üst düzey görevlisini onurlandırmış, adamın yakasına mavi kurdeleyi iliştirmişti. Ardından, iki tane daha kurdele vermiş ve; "Sınıfça bu konuda bir projemiz var. Sizden onurlandırmanız için birini bulmanızı istiyoruz. Onurlandırdığınız insanlara ekstra kurdele de verin. Böylece onlar da bu projenin devam etmesi için başkalarını bulabilirler. Daha sonra, lütfen bana ne olduğu konusunda bilgi verin…" diye rica etti.
O gün üst yönetici, suratsız biri olarak bilinen patronunun yanına gitmeye karar verdi. Patronun odasına girdi ve iş dünyasında bir deha olduğundan ötürü onu takdir edip örnek aldığını söyledi. Bu mavi kurdeleyi yakasına takması için izin verip vermeyeceğini sordu. Şaşkına dönen patron; "Tabi ki" şeklinde cevap verdi. Yönetici de mavi kurdeleyi, patronun tam kalbinin üstüne, ceketine iliştirdi. Ekstra kurdeleyi verirken de; "Bana bir iyilik yapar mısınız? Siz de bu kurdeleyi onurlandırmak istediğiniz birine verir misiniz? Bunu bana veren çocuk, okulda bir proje yaptıklarını söyledi. Bu kabul görme töreninin devam etmesi gerekiyormuş. Böylece bunun, insanları nasıl etkilediğini belirleyeceklermiş…" dedi.
O gece patron evine geldiğinde, on dört yaşındaki oğlunun yanına oturdu. "Bugün inanılmaz bir şey oldu!" dedi. "Ofisteydim. Üst düzey yöneticilerimden biri içeri geldi, bana hayran olduğunu söyleyip iş dünyasında bu kadar başarılı olduğum için göğsüme bu kurdeleyi iliştirdi. Bir hayal etmeğe çalış. Benim bir dahi olduğumu düşünüyor. 'Siz çok önemlisiniz' yazılı bu kurdeleyi tam göğsümün üstüne taktı. Bana ekstra bir kurdele verdi ve onurlandıracak başka birini bulmamı istedi. Arabayla eve gelirken, bu mavi kurdeleyle kimi onurlandırabileceğimi düşündüm ve aklıma sen geldin… Ben seni onurlandırmak istiyorum. Günlerim aşırı yorucu geçiyor. Eve gelince sana pek ilgi gösteremiyorum. Bazen derslerden aldığın notları beğenmeyince veya odanı toparlamayınca sana bağırıp çağırıyorum. Oysa bu gece bir şekilde buraya oturup sana benim için ne kadar farklı ve özel olduğunu söylemek istedim. Annen gibi sen de benim hayatımdaki en önemli insansın. Sen mükemmel bir çocuksun. Seni seviyorum…"
Şaşkına dönen çocuk ağlamaya başlamıştı. Bütün vücudu titriyordu. Başını kaldırdı, gözleri yaş içinde olarak babasına baktı ve; "Yarın intihar etmeyi planlamıştım baba. Senin beni hiç sevmediğini, önemsemediğini düşünüyordum… Artık her şey çok farklı. Sen baba, şu an oğlunun hayatını kurtardın!"
Başaranları Başaramayanlardan Ayıran Özellikler
* Vizyon'un inşası: "Gelecekte ne olmak, kendimi nerede görmek istiyorum? Kafamda kendimle ilgili olarak canlandırdığım 3-5-10 yıl sonraki resim ne?"
* Misyon'un oluşturulması: Tüm bunları "niçin" yapıyorsunuz? Mutlu olmak, para sahibi olmak, başarılı olmak…
* Çekirdek değerler: Değerlerinizle çatışan bir hedef, yarı yolda kalır.
* Hedefler koymak: Vizyona ulaşıp ulaşmadığımı ya da yaklaşıp yaklaşmadığımı nasıl ölçeceğim? Bunun için kısa, orta ve uzun vadeli hedefler koymak gerekir. Mutluluk, huzur bir sonuç değildir.
* Planlamak: Kısa, orta ve uzun vadeli hedeflere nasıl ulaşacağının tanımlanması gerekir. Bunu günlük, haftalık ve aylık olarak düşünebilirsiniz.
* Eyleme Geç: Hemen şimdi, sonra değil! "Şimdi değilse ne zaman?" diye kendinize sorun. Tüm bunları gerek insan yaşamında gerekse öğrenim hayatında yapmak başarıya ulaşmak için tek yoldur.
Mevlana'nın dediği gibi "Başarılı insanları başarısız insanlardan ayıran tek fark; başarılı olanların diğerlerinin görüp de yapamadıklarını yapmalarıdır."
Başarmak, yani bu dünyada iz bırakmak bizlerin elinde. Önümüzdeki tek ve en büyük engel kendimiziz. Unutmayın, bu engeli aşma yolunda bize bizden başkası yardımcı olamaz.