Sevgi dili kavramının iyice anlaşılabilmesi için, “dil”in sözlükteki karşılığı bize ipucu sunabilir. Türk Dil Kurumu’nun sözlüğünde “dil”in konumuzla ilgili anlamları şöyle:
Anahtar.
İnsanların düşündüklerini ve duyduklarını bildirmek için kelimelerle veya işaretlerle yaptıkları anlaşma, lisan, zeban.
Düşünce ve duyguları bildirmeye yarayan herhangi bir anlatım aracı
Bir de isterseniz sevginin ne anlama geldiğine bakalım. Sevgi, “İnsanı bir şeye veya bir kimseye karşı yakın ilgi ve bağlılık göstermeye yönelten duygu.” olarak tanımlanmaktadır sözlükte.
Sevgi dili nedir?
“Sevgi” ve “dil” kelimelerinin yukarıda ifade edilen anlamlarından hareketle sevgi dilini şöyle tanımlayabiliriz: Yakın ilgi ve bağlılık gösterdiğimiz kimseye karşı duygu ve düşüncelerimizi ilettiğimiz ve, ondan gelen duygu ve düşünceleri algıladığımızherhangi bir yol.
Tanımdan da anlaşılacağı üzere sevgi dili, sevginin ileti(şi)m şeklidir. Yani söz konusu olan şey, sevgimizi ifade etme şeklimiz olduğu kadar, bize ifade edilen sevgiyi algılama şeklimizdir de. Çünkü dil, sadece bizdekini karşı tarafa gönderme yolu değil, karşıdan geleni de anlama yoludur.
Sevgi dili nasıl oluşur?
Yeryüzünde millet sayısı kadar dil olduğunu(hatta daha fazla) söyleyebileceğimiz gibi, insan sayısı kadar da sevgi dili olduğunu söyleyebiliriz. Normal iletişim aracı olan dilin gelişim hikayesini milletlerin tarihinde arayacağımız gibi, sevgi dilinin de gelişim hikayesini insanların gelişim tarihinde arayabiliriz.
Hepimiz doğduğumuz andan itibaren bir şeyler yaşıyoruz. Diğer insanlarla iletişim kuruyoruz, seviyoruz, seviliyoruz, nefret ediyoruz, kırılıyoruz, bağlanıyoruz, kopuyoruz vb. Hepimiz farklı hayat hikayelerine sahip olduğumuz için, hepimizin hassasiyet geliştirdiği noktalar farklı oluyor. Kimimiz sevgi diye onaylanmayı öğreniyor, kimimiz sırtı sıvazlandığında sevildiğini hissediyor. Kimimiz gözümüze bakarak bizimle konuşulduğunda sevilmiş hissediyor kendini, kimimiz güzel bir sürprizle karşılaştığında. Özetle sevgiye dair yaşadıklarımız kişisel sevgi dilinin oluşumunda rol oynuyor.
Sevgi dili neden önemlidir?
Herkesin sevgi dilinin farklı olduğunu ya da olabileceğini söyledik. Hal böyleyken, birbirinin sevgi dilini bilmeyen, anlamayan ve konuşmayan insanların oluşturduğu bir sevgi ilişkisinde durum ne olur? Bunu anlamak için, sadece Türkçe bilen birisi ile sadece İngilizce bilen birisinin iletişimini hayal edin. Muhtemelen çok yorucu ve sıkıcı olacak, zamanla da çaresizlik ve bıkkınlık gibi duygular ortaya çıkartacaktır. Bu yüzden sevgi dili ile ilgili geliştireceğimiz farkındalığın çok önemli olduğunu düşünüyorum.
Sevgi dilinin önemi kendini, özellikle ilişki terapisi ya da ilişki danışmanlığıseanslarında çok net bir şekilde gösteriyor. Çiftler birbirine aşık olarak evleniyor; ancak aşk zamanla yerini doğal olarak “insan insana ilişki”ye bırakınca taraflar ne yapacağını bilemiyorlar. Sevildiklerini hissetmiyor, sevmekte zorlandıklarını görüyorlar. Birbirlerine karşı sevgi bağı taşımalarına rağmen ilişkilerinden doyum elde edemiyorlar.
Sevgi dili öğrenilebilir mi?
Tek kelimelik bir cevap isteyenler için cevabım: evet. Ancak bunun yeni bir dil öğrenmek gibi belirli zorlukları taşıdığını da bilmek gerekiyor. Sabırlı, azimli ve umutlu olmalıyız. Birlikte olduğumuz insanın sevgi dilini öğrenmek ve kendi dilimizi ona öğretmeye çalışmak, hem onunla ilişkimizi doyum verici hale getirecek hem de bize ve ona zenginlik katacaktır.
Sevgi dili öğrenimi için ne yapılabilir?
Hayatımızdaki insanın sevgi dilini öğrenme ve kendi sevgi dilimizi ona öğretme yollarını Terapi Koltuğusayfalarında ayrıca paylaşmayı düşünüyorum. Ancak bu yazılarıma da kaynaklık eden, sevgi dili kavramının geliştiricisi Evlilik Danışmanı Gary Chapman’ın 5 Sevgi Dili kitabını okumanızı dostça tavsiye ederim.
Şayet, temelde bir sevgi bağınız olmasına rağmen hayat arkadaşınızla yaşadığınız ilişki size doyum verici gelmiyorsa, ilişki terapisi ya da ilişki danışmanlığı yardımı almanızı öneririm.
Sevgi dili ile ilgili kişisel deneyim ve düşüncelerini paylaşmanız beni memnun edecektir. Sonraki yazıda görüşmek üzere. Muhabbetle.
*
Yusuf BAYALAN
*
Bu yazılarımızı da okumak isteyebilirsiniz: