Temel savaşta paraşütle uçaktan atlamış, yere doğru süzülüyor. Bir de ne görsün, Temel aşağı doğru giderken, Dursun da aşağıdan ona doğru geliyor.
ÇEK NE OLDU ?
Bir İngiliz öldü. Sahibi olduğu çiftliği, eşit paylarla, şu üç mirasçısına bıraktı: Mr. Bull, Mr. O’Murphy ve Mr. Hopkins.
Ancak vasiyetnamede bir özel madde vardı. Her mirasçı, ölünün tabutuna beşer sterlin koyacaktı.
Defin sırasında Mr. Bull tabuta beş Sterlin koydu. Arkasından Mr. O’Mufphy de beş Sterlin koydu. Son olarak da Mr. Hopkins, iki tane beş Sterlini alıp cebine koyduktan sonra, dikkatle doldurulmuş on beş Sterlin’lik hamiline bir çeki tabuta koydu. Tabut kapatıldı ve cenaze gömüldü.
Hikâye bitmedi. Bu çek, üç gün sonra bankadan tahsil edildi.
ÇEKİRGE
Avusturalya’ya gezmeye giden bir Amerikalı yerli bir rehber tutmuş. Bir gün dolaşırlarken bir inek gören Amerikalı, “Bu nedir?” deyince rehber “İneek” demiş. Bunun üzerine Amerikalı küçümser bir tavırla,
– Siz buna inek mi diyorsunuz? Bizim kuzularımız bile bundan büyüktür, demiş. Yerli rehber bu olaya çok bozulmustu ama çaktırmamış.
Gezmeye devam ederlerken bu sefer de bir tavuk gören Amerikalı ya bu nedir bu? diye tuhaf tuhaf sormuş, rehber de “tavuk” deyince,
– Siz buna tavuk mu diyorsunuz ? Bizim serçelerimiz bile bundan büyüktür, diye yine dalga geçmiş.
Bütün bu olanlar karşısında rehber fena bozulmuş. Tam o sırada zıplayarak geçen bir kanguruyu gören Amerikalı, “Peki bu nedir?” diye sorunca, daha önce olanlardan dersini almış olan rehber atılmış;
-Çekirgee..
CENAZE
Amerika’da ölen bir kadın için kilisede cenaze töreni düzenlenmişti.
Tören sonunda cenaze görevlileri tabutu taşırken, tabutun ön bölümünü yanlışlıkla kilisedeki sütunlardan birine çarptılar. Bu olaydan sonra tabuttan bir inilti sesi duyuldu. Tabut açıldı ve öldüğü sanılan kadının yaşadığı anlaşıldı. Bir süre hastanede tedavi edilen kadın iyileşti ve 10
yıl daha yaşadı. 10 yıl sonra öldüğünde ise cenaze töreni yine ayni kilisede yapıldı. Tören sonrası görevliler tabutu taşırken, kilisedeki aynı sütunun önüne geldiklerinde, ölen kadının kocasının, arkalardan sesi duyuldu; “Lütfen sütuna dikkat ediniz…”
CEPHANELİKTEN
Temel savaşta paraşütle uçaktan atlamış, yere doğru süzülüyor. Bir de ne görsün, Temel aşağı doğru giderken, Dursun da aşağıdan ona doğru geliyor.
-Ula Temel nereden celiysun?
-Uçaktan uşağum, paraşütle atladım. Sen nereden celiysun?
-Pen da aşağıki cephanelikten da!
CESARET
Öğretmen öğrencilere soru:
-Cesaret neye denir?
Birisi parmak kaldırıp yanıtladı:
-Bir şeyi bilmediği halde, biliyormuş gibi yapıp, parmak kaldırmaya denir…
ÇİVİ
Delinin biri, çiviyi tersine çevirerek sivri tarafına vura vura duvara çakmaya başlamış.
Onun bu halini gören başka bir deli işe karışmış :
-Baksana, yahu! Sen yanlış bir iş görüyorsun. Bu çivi karşıki duvarın çivisi olacak galiba,demiş.
ÇOK ALÇAK
Temel’le dursun kafayı bulmuş..demiryolunda konuşa konuşa yürürlerken Dursun;
“-Temel bu hayatım boyunca gördüğüm en uzun merdiven”..
“- Evet,hem de korkulukları çok alçak..
ÇÖMLEK HESABI
Ramazan günlerini hesaplamak için bir çömleğin içine her gün bir taş atar, Hoca. Bir avuç taş doldurur çömleğin içine Hoca’nın yaramaz oğlu, muziplik olsun diye.
Bir zaman sonra arkadaşları: “Bugün Ramazan’ın kaçı acaba? diye sorarlar Hoca’ya. Hoca’da: “Şimdi eve gider öğrenirim. Biraz sabredin.” der ve evinin yolunu tutar.
Çömleği boşaltır; bir sayar, iki sayar… Taşların yüz yirmi beş tane olduğunu görür. Şaşkın bir halde döner arkadaşlarının yanına Hoca. “Arkadaşlar, bugün, Ramazan’ın kırk beşi” der.
Hoca’nın bu cevabına gülüşürler arkadaşları. Aralarından biri:
“Aman Hocam, bir ay otuz gündür. Hiç Ramazan’ın kırk beşi olur mu?” diye itiraz eder.
Hoca, biraz şaşkınlık biraz da kızgın bir ifadeyle: “Ben yine insaflı davrandım. Benim çömlek hesabına bakacak olursak; bugün Ramazan’ın yüz yirmi beşi!”der.
DAHA ÇOK İSTİYORMUŞ
Çocuk, okuldan bir gözü şiş olarak dönünce, annesi telaşlandı :
-Oğlum ne oldu gözüne? Düştün mü yoksa?
-Hayır düşmedim.Arkadaşım Orhan’la dövüştük.Ben de yarın onun gözünü şişireceğim!
Annesi yatıştırmaya çalıştı :
-Sakın ha! Dövüşmek iyi birşey değil.Ben sana yarın pasta çörek vereyim.Arkadaşına da ver, barışın.Güzel güzel oynayın olmaz mı?
-Olur anneciğim, barışırız.
Ertesi gün, çocuk öteki gözü de şişmiş olarak döndü.Annesi merakla sordu :
-Yine ne oldu?
-Arkadaşım yaptı, daha çok pasta, çörek istiyor!
DAL
Memur, müdüre giderek der ki:
– İstifa ediyorum efendim. Arkadaşlar benimle hep ‘Şempanze maymun’ diye alay ediyorlar.
– Olmaz, çalışkan ve dürüst bir memursunuz. Sizin ünitenizi değiştireyim.
Birlikte şirketin diğer ünitelerini gösteren büyük şemânın önüne geçerler. Müdür memura sorar:
– Evet, hangi dalı seçiyorsunuz?
– Aşkolsun müdür bey, siz de mi?
DEDİĞİ DEDİK
Temel ile Cemal tuttukları balığın dişi mi erkek mi olduğu konusunda iddialaşmış. Temel çözüm önermiş.
– Yüzbaşıya soralım.
– O ne pilir ki?
– Ama dediğu dediktur.
DEĞİŞİM
Körfez Savaşı’ndan önceki yıllarda, Amerikalı bir bayan gazeteci, kadınlarla erkeklerin toplumdaki yeri hakkında bir yazı dizisi hazırlamak üzere Kuveyt’e gitmiş.. Gözlemleri sırasında ilk dikkatini çeken, kadınların kocalarının 5 adım gerisinden yürüdükleriymis…
Yıllar sonra aynı gazeteci tekrar bir yazı dizisi için Kuveyt’e gittiğinde bu sefer bir de bakmış kadınlar önden gidiyor, kocaları 5 adım arkalarından geliyor… bu işe çok şaşırmış, hemen bir kadına yaklaşıp sormuş:
“Bu gördüğüm inanılmaz bir gelişme… peki ama bu değişikliğin sebebi nedir??”
Kuveyt’li kadın cevap vermiş:
“Mayınlar…”
DEKORATÖR
Adamın biri, dekoratörlerin ne iş yaptıklarını bilmiyordu. Bir arkadaşına sordu. Arkadaşı, dilinin döndüğü kadar anlattı:
“Canım dekoratör sözgelimi, hangi odanın ne şekilde boyanacağını, ne biçim duvar kağıdı ile kaplanacağını söyler. Hangi odaya hangi eşyaların yerleştirileceğini, koltukların nereye konacağını belirtir. Perdeler konusunda fikir verir.”
Beriki dinledi, dinledi gülmeye başladı:
“Canım desene kaynanam gibi bir şey. Bundan meslek mi olur?”
DENEME
Büyük bir sanayici, eski okul arkadaşlarından birinden şöyle bir mektup almıştı: Sevgili dostum, beraber geçirdiğimiz tatlı günlerin hatırasına hürmeten, oğlum Ali’ye fabrikada bir iş vereceğini ve…
Sanayici mektuba hemen şu cevabı gönderdi. Sayın Ahmet Bey, beraber geçirdiğimiz günleri ben de unutamam. Fakat ne yazık ki fabrikamda şimdilik boş bir yer olmadığı için…
Eski arkadaşın ikinci mektubu: Geçen mektubumda bir teferruattan bahsetmeyi unutmuşum. Oğlum işe girerken kendisine miras kalan 500 milyar lirayı da sermaye olarak size vermek kararındadır.
İkinci cevap: Sevgili dostum. Oğlunuzu bağrımıza basmaya hazırız. Derhal bana gönder. Lisede ne yaman bir çocuktun, hatırlıyorsun değil mi?
Üçüncü ve son mektup: Düzeltme 1. Oğlumun hiç sermayesi yoktur. 2. Zaten benim oğlum yoktur. 3. Senin yine okuldaki gibi olup olmadığını öğrenmek istemiştim. Öğrendim. Teşekkürler!
DENEME ATLAYIŞI
Temel ile tursin askerde eğitimlerini paraşütçülük üzerine yapıyorlardı.
Komutan: Bu bir deneme atlayışıdır, şimdi herkes sırayla atlayacaktır sonra aşağıda buluşma yerine gidip diğerlerini bekleyecektir, eğer paraşüt açılmazsa fazla telaş yapmayın ikinci paraşütü deneyin der ve herkesi teker teker atlatır. Temel birinci paraşütü çeker açılmaz o anda ordan geçen Dursuna bağırır:
– Ula Tursun paraşüt açilmiy der.
Dursun soguk bir kanlılıkla yedeği çek der. Temel onuda dener oda açılmaz. Temel Dursuna yine bağırır:
– Ula yedeğide çektum oda açilmiy, galiba yere çakilip öleceğum Dursun der. Dursun Temeli şöyle bir süzer ver derki:
– Ula Temel hiç korkma haçen bu sadece denemedur
Hazırlayan: Genç Gelişim Ekibi