Ne Söylediğiniz Değil Nasıl Söylediğiniz Önemlidir!

0
4016

Ne Söylediğiniz Değil Nasıl Söylediğiniz Önemlidir!

Albert Mehrabian, beden, ses ve sözcüklerin iletişimi ne kadar etkilediğini belirlemek için yaptığı bir araştırmada;

Bedenin % 55,

Sesin % 38,

Sözcüklerin ise % 7 oranında, karşıdaki kişiye aktardığımız mesajlarda etkili olduğu sonucuna varmıştır.

Bu gün kültürler arasındaki farkı da göz önüne alırsak ve rakamları genellersek:

Beden : % 60

Ses : %30

Söz : % 10

Gibi bir sonuçta, beden dili uzmanlarıyla ortak bir karara varabiliriz.

Yukarıdaki sonuçları ele aldığımızda ortaya şu çıkıyor:

“ Ne söylediğimiz değil, nasıl söylediğimiz önemlidir.”

Karşımızdaki kişi ya da kişilere asıl etkiyi sözden ziyade, söyleyiş biçimimiz ve vücudumuzu kullanış şeklimiz verir.

Sözsüz iletişimin günlük hayatımızda bu derece pay sahibi olduğu bir dönemde, özellikle tüm tavır ve davranışları, giyim kuşamı model olarak alınan öğretmenlerimizin, bu konu üzerine önemli ölçüde eğilmeleri gerekmektedir.

Çünkü ; “Öğretmen, doğumundan ölümüne kadar bütün bir hayat boyu, hayatı şekillendiren kudsi üstaddır. Milletine, kader programında rehberlik yapıp, ahlak ve karakterini yücelten ve ona ebediyet şuurunu aşılayan, yerde melek soluklarının mihraklaştığı üstün varlıktır.”(***)

“Öğretmenin elinde madenler saflaşır, som altına ve pırıl pırıl gümüşe inkılab eder. O esrarlı elde en ham ve değersiz şeyler, bîhemta elmaslar haline gelir. Hiçbir fabrika onun kadar seri ve onun kadar sistematik olarak iş göremez. Karşısına aldığı yüzlerce insana, bir anda bütün duygu tayflarını intikal ettirmek ve onların varlıkları içinde ikinci bir varlık haline gelmek, öğretmenden başka kimseye müyesser olmamıştır.”(***)

Öğrencinin kimliğini kazanmasında, eğitim ve öğretim hizmetlerinin niteliğinin belirlenmesinde öğretmen davranışları çok önemli bir role sahiptir.

Öğrenci öğretmeni modellemektedir. Yani öğrencide oluşan davranışlar, öğretmen davranışlarının bir yansımasıdır. ( Konuyu daha geniş ele alırsak, çocuğun ilk öğretmenleri olan ve doğumundan itibaren her an yanında olan anne-babaların davranışlarının bir yansıması)

Eğitilmiş kişilerin nitelikleri, kendilerini eğiten kişilerin nitelikleri ile özdeş sayılabilmektedir.

Sınıf içerisinde ya da dışında, öğrenciyle girdiği iletişimde anlattığı konuyu ve söylediği sözcükleri daha da anlamlı kılmaya çalışan öğretmen, sözsüz iletişimin varlığını kabullenmeli, sözsüz iletişimi kullanmasını iyi öğrenmeli ve sözsüz iletişimin gücünden mutlaka faydalanmalıdır.

Aksi takdirde sadece sözle bildiklerini aktarmaya çalışırsa, kısır bir döngünün içerisinde boğuştuğunun farkına işi işten geçtikten sonra varacaktır.

Yarın sınıftan içeri girerken, öğrencilerinize onları gerçekten önemsediğinizi ve çok sevdiğinizi söyleyin. Sınıfa doğru dönün ve sesinize tatlı bir ton vererek, “Siz gerçekten çok önemlisiniz.” deyin. Sonra yüzünüzde korkunç bir ifadeyle homurdanarak ve yumruklarınızı sallayarak arkanızı dönün ve çocuklardan uzaklaşın. Eğer sözcükler hareketlerden daha önemliyse, öğrencilerin yüzlerinde bir gülümseme olacak ve dersinizi dinlemek için can atacaklar. Ama hareketleriniz (vücut diliniz) sözcüklerden daha önemliyse ve öğrenciler üzerinde daha büyük bir etki bırakmışsa- ki öyledir- muhtemelen öğrencilerin morali bozulacak, yüzleri asılacak ve dersinizin bir an önce bitmesi için dua etmeye başlayacaklardır.

Çoğu zaman insanların duygularını anlamak çok zordur. Kendilerine soramazsınız, çünkü ne hissettiklerini çoğunlukla söylemek istemezler. Bu sanki bir sırdır…

Sır olamadığı dönmelerde de söyleyemedikleri zamanlar mutlaka olur, çünkü insanoğlu farklı bir fıtratta yaratıldığı için, çoğu zaman ne hissettiklerini kendileri de bilmezler. Bu kişilerin kafalarının içine girip ne hissettiklerini öğrenemeyeceğimize göre, yüz ifadelerine ve bedeninin verdiği mesajlara bakarak, o anda nasıl bir duygu içinde olduklarını anlamaya çalışırız.

Her öğretmenin en büyük isteği, anlattığı dersin hemen her öğrenci tarafından anlaşılması ve öğrenilmesidir. Rosenfeld tarafından yapılan bir araştırmaya göre, derse hazırlıklı gelen öğretmenlerin yüz ifadeleri, konuşmadaki etkinlikleri, gülümseme biçimleri, jest ve mimikleri gibi davranışlarının derse hazırlıksız gelen öğretmenlerin aynı davranışlarına oranla yaklaşık iki kat daha etkili olduğu tespit edilmiştir.

“Başkan Franklin Roosevelt de, sözsüz iletişimle özellikle ilgilenirdi. Bir akşam sıkıcı bir kabul töreni sırasında biraz eğlenmeye karar verir. Her konuk önüne gelip, “İyi akşamlar Sayın Başkan, nasılsınız efendim? “ dediğinde, hoş bir gülümseme ile sıcak bir şekilde, “ İyiyim, teşekkür ederim. Az önce kaynanamı öldürdüm .” der. Kabul sırasında tek bir kişi bile bu söze tepki göstermez. Hatta bunu işittikleri bile şüphelidir.” (Cooper, Sözsüz İletişim, s.22)

Öğretmenler, okulda koridorda ya da bahçede gezerken bunu denerseniz, dikkatli bir iki öğrenci mutlaka çıkacaktır. Lakin öğrencilerin büyük bir kısmı kendilerine gülümsediğiniz için, ne derseniz deyin, mutlu olacaklardır.

 

Mahmut Açıl

mahmutacil@hotmail.com

LEAVE A REPLY

Lütfen yorumunuzu giriniz
Lütfen adınızı yazınız