35’ine Gelmeden Önce Doğayla 3 Randevu Önerisi

0
931

 

Egzantrik Bir Seyahat

Öncelikle seyahat etmek için geç kalmış sayılmazsınız, zorlu yolculuklar sizi bekliyor. Kendinizi olumsuz düşüncelerden arındıracak keyifli ve zor seyahat planları yapmanın tam zamanı. Yurt içi veya yurt dışı, gitmek istediğiniz yeri seçin. Seyahat biraz da imkanlar dahilinde yapılabilecek bir şey olsa da gene de kendi bütçenize göre bir program mutlaka bulabilirsiniz. Öte yandan kendi programınızı kendiniz yapabilirsiniz. İlk yapmanız gereken, elinize haritayı almak, tercihinizi ne yönde ne tarafa yapacağınıza karar vermek olacaktır. Başka kültürlerle tanışmanın, başka tabiatlara, başka inançlara sahip insanlarla karşılaşmanın, farklı coğrafyaları görmenin size iyi geleceğinden emin olabilirsiniz. Hindistan, Uzakdoğu ya da başka bir yer. Asya, Afrika, Avrupa neresi olursa olsun bugüne kadar görmek istediğiniz bir ülkeye gitmek ve o coğrafyada bambaşka biri olmak çok hoşunuza gidecek. Kültürler arası bir gezi her zaman için bakış açınızı değiştirecektir. Bu sefer kabuğunuzu kırın ve evinizden dışarı çıkın. Cesaretiniz size yol gösterecektir. O güne kadar yaptığınız birçok tatil ve gezi planı sizin dışınızda gelişen olaylar yüzünden çoğu kez ertelenmiş de olabilir. Hep gitmek istediğiniz, herkesin bahsettiği, sınırlarınızı zorlayacak küçük ya da meşakkatli yolculuklara bir türlü çıkamadınız. Neden bu defa güneyde değil de Ganj Nehri’nde hippilerle güneşlenmek istemeyesiniz?

Upuzun ya da Kısacık Bir Deniz Yolculuğu

Yıllarca çevrenizdeki kişilerden yaptıkları mavi yolculuk hikâyelerini dinlediniz durdunuz. Biraz da imrenerek dinleyip kendi mavi yolculuk planlarınızı kurmaya başladınız. İçinizden “Keşke o gemide ben de olsaydım” şarkılarını mırıldandınız ama yaşamınızın en güzel günleri, hayalini kurduğunuz uzun deniz yolculuklarını erteleyerek geçti. Belki size gidip okyanuslarda köpekbalıklarıyla sörf yapın demiyoruz ama uzun bir deniz yolculuğu için gemiler, tekneler yelkenlerini açmış sizi çağırıyor. Deniz yolculuklarında, zaman zaman suyun dalgalanışına, zaman zaman duruluşuna şahit olacaksınız. Peşinizi bırakmayan deniz yolculuğu hayalleri, suyun gücünü keşfetmek, sizi yeni keşiflerle yüz yüze getirecek. Dalgalara ve ufka bakıp deniz üstünde harika bir yolculuk yapacaksınız. Eğer, “Beni deniz tutar, mutlaka karaya ayak basmam gerekir” diyenlerdenseniz ve de İstanbul’da yaşıyorsanız ufak bir öneri size; en azından İstanbul’da boğaz gezilerine katılmaya çalışın. Saltanat kayıklarıyla gezin, kendinizi denizkızı Eftalya gibi hissedin. Suyun gücünü keşfetmek için fazla uzağa gitmenize de gerek yok aslında. Keyifle yapabileceğinizi birçok seçenek var. Uzun deniz yolculuklarından önce bunları da deneyebilirsiniz. Deniz sizi çağırırken uzun bir deniz yolculuğu için daha ne bekliyorsunuz?

Dağa Tırmanın, Dertleri Aşağıda Bırakın

Heyecan mı arıyorsunuz? Ayaklarınızı yerden kesmek mi niyetiniz? O zaman hiç durmayın. “Nasıl tırmanırım? Acaba düşer miyim?” gibi endişelere yer vermeden kendinizi doğanın kollarına bırakın. Bu ilginç aktivite sizi fiziksel olarak biraz zorlayacağa benziyor ama tırmandıkça hedefe ulaştığınızı hissetmek ruhen yenilenmenize yardımcı olacaktır. Dağa tırmanma fikri sizi ne kadar korkutsa da bu heyecanı teknik materyallerden yoksun gerçekleştirmek de bir o kadar ürkütücü gelebilir. Bu doğal olmayan teknik imkanlarla yukarılara çıkmaktan çok farklı bir şey. Çok daha doğal, çok daha güzel! Beden ve zihin birlikteliğinden doğan ilginç bir deneyim olacaktır. Siz yukarı doğru tırmanırken küçük sular dağlardan aşağılara doğru akar. Bu dağ figürü muhtemelen bütün kültürlerde benzer bir çağrışımı ve görkemi akla getirir. Dağlar özgürlük demekse eğer, bu özgürlüğün tadını çıkaran yabani hayvanlar da var. Geyikler, kartallar, böcekler, kurtlar… Onlar da özgürlük alanlarını paylaşmak istemeyeceklerdir. Onları incitmeden, korkutmadan tırmanırsak yolumuzu kesmeyeceklerinden eminim. Nasılsa ayılardan, yılanlardan da korkmuyorsunuz! Diğer bir ayrıntı da şu, çıktığınız dağdan inmek de zor olabilir. Size yardım edecek birilerini bulamayabilirsiniz. O halde hemen kitaplığınızdaki el haritanızı alın ve çıkacağınız dağı seçin. Artık size dağların küçük kızı Pollyanna diyebiliriz. Pollyanna olmak istemeyenler içinse ‘dağlarda piknik ve yürüyüş yapmayı ihmal etmeyin’ gibi küçük bir öneride bulunmakta fayda var.

 

İrfan Yeşilay / ggdergi@gmail.com

LEAVE A REPLY

Lütfen yorumunuzu giriniz
Lütfen adınızı yazınız