BİR İNZİVA YERİ OLARAK KAPADOKYA

0
971

Dünyevi işleri bir yana bırakıp kendilerini dine adayıp, inzivaya çekilen ilk Hıristiyanlar Kapadokya’yı seçip, yüzlerce kaya parçasını oyarak kilise ve manastırlarını yaratmışlar. Kapadokya Hıristiyan dünyasında önemli yerleri olan azizlere de ev sahipliği yapmış. Bugün Ortodoks Hıristiyanlığında duaları hálá kullanılan Aziz Basileos Kayseri’de doğmuş. İngiltere, Moskova ve İspanya’daki Katalanya’nın azizi olan ve kiliselerde ejderhayla savaşırken resmedilen George da (Aya Yorgi) Kapadokya’da. Kapadokya’daki kiliseler ve manastırlar bugün olağanüstü freskleriyle insanları büyülüyor. 1923’teki nüfus mübadelesine kadar bölgede yaşayan Anadolu Hıristiyanlarının kiliseleri ise bölgenin dört bir köşesine yayılmış durumda. Göreme Açık Hava Müzesi’nde kilisesi bulunan Azize Barbara, Nikomedia yani İzmit’te doğmuş bir azize. İzmit’te vali olan babası putperest olduğu için kendi kızını ölüme mahkum edince, Barbara da azize mertebesine yükselmiş.

EN ÇOK ZİYARET EDİLEN İKİNCİ TARİHİ MEKAN: MEVLANA MÜZESİ

Anadolu’da İslamiyet deyince yazacak çok şey var ama akla ilk gelen isimlerden biri Mevlana. 1207’de Afganistan’da doğan Mevlana batı dillerinde Rumi adıyla geçiyor. Konya’da ki Mevlana Müzesi, Topkapı Sarayı’ndan sonra Türkiye’de en çok ziyaret edilen ikinci tarihi mekán. İnanç turizmi açısından büyük önem taşıyor. Müzeyi otobüsler dolusu turist geziyor. Sadece dervişlere ait sandukalar değil, aynı zamanda XII. yüzyıldan XIX. yüzyıla kadarki bir zaman dilimine yayılan Selçuklu ve Osmanlı yazmaları muazzam incelikte. El yazması Kuran ve Mesnevi’ler, ceylan derisine yazılmış IX. yüzyıl Kûfi Kuran ve sureleri, altın varakla süslenmiş sayfalar da insanın aklını başından alıyor. Türbede dervişlerin sandukalarının arasında, özellikle Yeşil Kubbe’nin altındaki Mevlána ve oğlu Sultan Veled’in sandukalarının önünde durup dua edenlere sıklıkla rastlanıyor. Ayrıca müzede derviş hücreleri, Mevlevi çalgıları, Mevlána’ya ait kişisel eşyalar, giysiler, seccadesi ve Selçuklu halıları bulunuyor.
Türkiye’nin, Uygurlara kadar uzanan, Ergenekon destanı ile  renklenen, Anadolu Medeniyetlerinin motifleri ile şekillenen kökenleri ile geçmişini, ilk şaman atalarından getirdiği geleneklerini, ruhsal değerlerini, daha iyi anlamak ve tanımak isteyeceğini işaret eden gökyüzünün bu konumu, Türkiye’nin özünü ve ülke olarak sahip olduğu potansiyel gücü, enerjiyi, doğasını  anlama zamanının geldiğini gösteriyor.
Tarihsel süreç içinde Aztek İnka Maya, Sümer, Hitit gibi uygarlıklarda sık sık rastladığımız Güneş Diskinin ezoterik anlamları da var önemi de. Güneşin Doğduğu yer anlamına gelen Anadolu’ya (Anatolia) ait değerlerin yeniden ele alınacağının işaretini kendinde saklı tutmasında gizli. Bu topraklar üzerinde bin yıllardır yaşayan medeniyetler, gelenekler ile ülke halkının yeniden kendi değerlerine sahip çıkma isteği, toplumsal anlamda gezegen açılarının uygun konumları ile ileriki yıllarda Türkiye’yi etkileyecek ve bir tür öze dönüş özlemi başlatacak. Önümüzdeki günlerde, Türklüğün ve Anadolu’nun kökenleri ilgili araştırmaların, çalışmaların; filmlerin, müziklerin ön plana çıktığını ve toplumsal bir ihtiyacın da karşılığı olarak sahte değerlerden ve taklitçilikten kurtulup, gerçek kimliğini arayış isteğinin yükseldiğini gözlemleyebiliriz.

LEAVE A REPLY

Lütfen yorumunuzu giriniz
Lütfen adınızı yazınız