EFESLİ YUHANNA’DAN DEMRELİ NİKOLA’YA

0
946

Hıristiyanlar Tevrat’a “Eski Ahit”, İncil’e de “Yeni Ahit” derler. Dört İncil yazarının değişik sembolleri vardır. Matta (Aslan), Markos (Boğa), Luka (Kartal) ve Yuhanna’dır (İnsan). Bunları Trabzon’daki Aya Sofya veya Kars’taki Oniki Havariler kilisesinde görebilirsiniz. Trabzon yakınlarındaki Meryem Ana’ya adanmış manastır bir dağın yamacında yer alır ve Anadolu’da insanların inançları uğruna ne fedakarlıklara katlandıklarını gösterir. Kars ise Ermeni Bagrat Krallığı’na başkentlik yapmış olan Ani ile ön plana çıkar. Halaskar kilisesinden Fethiye Camii’ne tüm eserlerde Ermeni taş ustalarının alınterleri vardır. Anadolu’nun ilk Selçuklu camii olan Arpaçay manzaralı Ebul Menuçehr de bu güzel şehirde yer alır.
Van gölü üzerindeki Akdamar adasındaki kilise ise dış cephesindeki kabartmalarla Hıristiyanlık tarihinin ipuçlarını sunar. Dört İncil yazarından bahsetmişken, Konstantin’in 325’te İznik’te, eski adıyla Nicaea’da topladığı konsilden de bahsetmek lazım. İmparatorluğun her bölgesinden gelen 300 piskopos İznik’te Hıristiyanlığın çerçevesini belirlemiş.
“Hz. İsa’nın Tanrı’nın kendisi mi yoksa bedenlenmiş oğlu mu” olduğu sorusuna cevap aranmış. Ayrıca dört İncil’in dışında İncil bulunduranların öldürüleceğine karar verilmiş. Bu toplantıya katılanlardan biri de Demre’de görevli Aziz Nikola imiş.
Aziz Nikola fakirlerin bacasından para atıp, onlara yardımcı olurmuş. Bu gelenek zamanla Hıristiyanlığın Noel’i haline gelmiş. Karların üzerinde kayıp giden bir kızak, elinde bir çan, kırmızı şapkalı Noel Baba, fonda çam ağacıyla bu resmi tamamlamış. Hıristiyanlığı bir şekle sokan ve önemli kararların alındığı Konsil toplantıları hepsi de Türkiye sınırları içinde bulunan beş yerde (İznik, Efes, Kadıköy, İstanbul ve Bergama) yedi kere yapılmış.
Anadolulu dini şöhretler sadece bunlarla da kalmıyor. Konstantin’in annesi Azize Helena, Aziz Pavlus’a inanan ilk kadın olan Azize Thekla, fresklerde kesik elli savaşçı olarak gösterilen Aziz Hieron, Nysa piskoposu olarak görev yapan Aziz Gregorios da Anadolu’da doğmuşlar.
İnsan Tevrat, İncil ve Kuran’ı okuduğunda üç tek tanrılı dinde çok sayıda benzerlikler görüyor. Birinde Solomon olan diğerinde Süleyman diye geçiyor. Birinin Eva dediğine diğeri Havva diyor. Abraham Müslümanlıkta İbrahim’e dönüşüyor. Tüm dinlerde sabit olan tek bir şey var ki o da iyi insan olmak ve diğerlerine iyi davranmak. Anadolu binlerce yıldır değişik uygarlıkları bağrına basmış. Bugün de milyonlarca turist bu zenginlikleri görmek, kendi veya diğer insanların inançlarıyla ilgili dini yerleri ziyaret etmek için bu topraklara geliyor.


YEDİ KİLİSE DE BU TOPRAKLARDA
Aziz Yuhanna’nın “Vahiy” kitabında Hz. İsa’nın yeniden dirilişinden sonra dünyada olacak felaketlerden bahsedilir. Aziz Yuhanna’nın Anadolu’da cemaatlerine mektup yazdığı yedi kiliseden biri ve Hıristiyanlıkta çok önemli bir yere sahip olan şehir Efes’tir. Efes’teki ünlü liman ya da diğer adıyla Arkadian caddesine geldiğinizde Anadolu’nun en büyük tiyatrosuyla karşılaşıyorsunuz. Liman manzaralı bu tiyatro o kadar meşhur ki İncil’deki “Efeslilere Mektuplar” bölümünde bile yeri var.
19. yüzyılda yaşayan Alman rahibe Anna Katherina Emmerich, Meryem Ana’nın kendi hayallerindeki evini bir yazara anlatmış ve bu bilgileri içeren kitabı okuyup bir araştırma yapan İzmirli bir Hıristiyan, Efes’in yukarısında yer alan bir yapı bulmuş. Meryem Ana’nın son zamanlarını geçirdiğine inanılan evde yapılan araştırmalar temellerinin İS I. yüzyıla ait olduğunu göstermiş, bu da çarmıha gerilirken Meryem Ana’yı havarilerinden Aziz Yuhanna’ya emanet eden Hz. İsa’nın annesinin Efes’te yaşadığını kanıtlayan en önemli ipuçlarından biri olmuş. Ayrıca Meryem Ana’ya adanan ilk kilisenin de Efes’te yer alması bu savı güçlendiriyor. Selçuk’ta ölen Aziz Yuhanna’nın mezarı da bu ilçede bulunuyor.
Yedi kiliseden diğerleri ise İzmir, Sart, Akhisar (Thyatira), Alaşehir (Philadelphia), Bergama ve Laodikea. Sard aynı zamanda Anadolu’daki en eski sinagoglardan birine sahip eski bir yerleşim olarak ön plana çıkıyor. Denizli’den Pamukkale’ye giderken sol tarafta tabelasını göreceğiniz Laodikea daha ziyade arkeoloji meraklılarına hitap ediyor. Bir tarafta 2571 metre yüksekliğinde karlarla kaplı Honaz dağı, diğer tarafta bembeyaz Pamukkale ve tam ortada iki nehir tarafından kuşatılmış Laodikea.

AZİZ PAVLUS TURLARI
Hz. İsa’nın on iki havarisi arasında yer alan ve en önemlilerinden olan Aziz Pavlus (İ.S. 10-67) Tarsus doğumlu. Başta Anadolu olmak üzere Akdeniz çanağında çok sayıda yolculuk yapmış ve Hıristiyanlığı yaymaya çalışmış. Anadolu, Pavlus’a ve evrensel Hıristiyanlığa merkez olmuş, Pavlus’la beraber yeni bir dinin de temelleri atılmış. Hz.İsa’nın havarilerinden Filipus, Petrus, Yakup ve Yuhanna da Anadolu’da vaazlar vermiş.
Hıristiyanlığın, Roma İmparatorluğu’nun resmi dini olarak kabul edilmesi de İstanbul’un kurucusu Konstantin zamanına denk düşüyor. Dolayısıyla Hz. İsa’nın özelliklerine atfedilen ilk kiliselerden bazıları da Aya Sofya (Kutsal Erdem), Aya İrini (Kutsal Barış) ve Aya Dinamo (Kutsal Enerji) İstanbul’da inşa edilmiş. Doğu ve batı kiliseleri ayrıldıktan sonra kurulan Rum Ortodoks Patrikhanesi varlığını kurulduğu şehir olan İstanbul’da halen devam ettiriyor. Bugün çok sayıda yabancı
“Aziz Pavlus’un İzinde” veya benzeri adları taşıyan turlarda onun gittiği yerlere gidip, Anadolu’daki ilk yedi kiliseyi ziyaret ediyor.

SÜRYANİLER, NASTURİLER, KELDANİLER
Hz. İsa ve onun konuştuğu Aramice’ye en yakın topluluk olan Süryaniler Hıristiyanlığı havari Petrus ve arkadaşı Thomas ile onların müridi Mara’dan öğrenirler ve 38 yılında Hıristiyanlığı kabul ederek en eski Ortodoks cemaatini oluştururlar. Kudüs kilisesinden sonra kurulan ikinci kilise olan Antakya Süryani Kilisesi Roma ve İskenderiye kiliselerinden eski. Bugün Anadolu’da Tur-Abdin (İnananların Ülkesi) olarak geçen Mardin, Midyat ve Diyarbakır arasındaki bölgede çok sayıda Süryani kilise ve manastırları bulunuyor. Antakya Kilisesi Suriye’ye taşındığından, Mardin’deki Deyrül Zafaran manastırı bir metropolitlik olup önemli bir dini merkez niteliği taşıyor. Hem Deyrül Zafaran’daki hem de Diyarbakır’daki Meryem Ana kilisesinde Süryanilerin daha önce taptığı güneş tapınağının kalıntılarını görebiliyorsunuz. Doğu Hıristiyanlığının en önemli ekolü olan Antakya İlahiyat Okulu’nda eğitim gören Nastur bugünkü Nasturiliğin kurucusu. İstanbul patrikliği de yapmış olan Nastur, Efes konsilinde Meryem Ana’nın tanrı annesi değil, insanoğlu İsa’nın annesi olduğunu savunduğu için aforoz edilmiş. Nasturilerin evinde resim, ikon ve heykele rastlanmıyor. Vaftiz ayini çok önemli. Nasturilerin Roma Katolik kilisesine bağlı olanlarına ise Keldani deniyor. Bugün çok küçük bir azınlık grup olan Keldaniler zaman, uzunluk ve ağırlık ölçülerini bulan ve Tevrat’ta da adları geçen çok eski bir kavim. Hz. İbrahim de Keldani olan Azer’in oğlu.

LEAVE A REPLY

Lütfen yorumunuzu giriniz
Lütfen adınızı yazınız