İnsanoğlu… Yapılması zorunlu günlük işlerle kuşatılmış hayatın en çalışkan varlığı. Bitip tükenmek nedir bilmeyen yaşama içgüdüsü ve enerjisiyle her türlü engelin üstesinden gelmeyi başarabilen yegâne canlı. Belki başarılı olma yolunda bir umut zerresi bağlar onu hayata. Belki hırsı. Ya da sadece var olma hakkını kullanma isteği. En basiti ve en kötüsü, ‘bugün buradaysam yaşamalıyım, e yaşıyorum da’ düşüncesi. Nereden bakılırsa bakılsın yaratılmışların en düşüncelisi olan insan denilen bu yaratık, hayatta varoluş mücadelesini hiçbir vakit bırakmaz.
Zaman olur ki bu yaşam çekişmesinde zorlandığımızı fark ederiz. Başta okul ve iş hayatı olmak üzere, etrafımızda bize çelme takan sürü miktarınca olay ve düşünceyle karşı karşıya geliriz. Benliğimiz, bir eylemi gerçekleştirmekten alıkoyar bizi. Karar vermede zorlanırız, sonra biraz direnir, en nihayetinde vazgeçeriz. Her şey bir anda biter kafamızda, gönlümüzde. Bir şeylerden vazgeçmenin pişmanlığıyla vicdanımızda. Nedir bizleri sürekli durduran, karar vermemizi engelleyen, çekingen olmamıza yol açan sebepler?
“İnsanın her şeyi tanımasını engelleyen iki şey vardır: Biri ruhunun önüne çektiği perde yani utanma, öteki de kendisine tehlikeyi gösterip büyük işlemlere girişmekten yüz çevirten korku.” Desiderius Erasmus
Bunlardan ilki utangaçlıktır. “Biraz çekiniyorum, o yüzden boş ver.” düşüncesi, yüzde kızarma, elde terleme, vücutta titreme şekliyle kendisini gösterir.
Ardından başarısız olma korkusu gelir. ‘Ya hiçbir şey yolunda gitmezse? Beğenilmezsem?’ ifadesi en temel korkularımızdandır.
Karar verememe hâlini en çok yaşarız. ‘Onu mu seçsem, yoksa bunu mu?’ ikilemi, vaktimizi fazlasıyla aldığından, sonunda her ikisinden de vazgeçtiğimizi görürüz.
Kendini yönetme eksikliği vardır hayatımızda. ‘Birileri bana yön göstermeli, nasıl hareket edeceğimi bilmiyorum.’ tavrıyla başkalarına muhtaç olduğumuzu, tek başımıza zorlukların üstesinden gelemeyeceğimizi düşünürüz.
Ya alaya alınma endişesine ne demeli? ‘Kekelediğimde mutlaka bana gülecekler.’ zannıyla hareket ettiğimizde işin başında vazgeçmiş sayılırız.
Geri plânda kalma hissi de korkutur. ‘Ya beni görmezler de fark edilmezsem?’ endişesi, yaptıklarımızın görünmeyeceği korkusunu ifade eder.
Bir de yapılan işi yetersiz görme durumu var. ‘Şimdi bunu yapsam ne olur, yapmasam ne olur? Çok da önemli değil.’ duygusuyla hareket ettiğimizde, kendimiz dışında bir de meşgul olduğumuz/olacağımız işi önemsemediğimiz anlaşılır.
Plânsızlık başlı başına bir engeldir. ‘Nasıl hareket edeceğimi bilmiyorum, nereden başlayacağım?’ endişesi, bir plânımızın olmadığını gösterir.
Kendine güvenmeme en kötüsüdür. ‘Yapabileceğimi pek sanmıyorum, başaramam.’ düşüncesi bizi dağın zirvesinden alıp en dibe götüren bir histir.
……………………..
Saydığımız sebepler benliğimizde yer ettiğinde başarının kapısı bizlere her daim kapalı olacaktır.
Peki bu olumsuz hislerden kurtulmak için ne yapabiliriz?
İlk önce şunu kavramakta fayda var. İnsan, kendine değer verdiği ölçüde yükselir. Varlığımızı ve kişiliğimizi saygın görerek onu özgüvenle beslersek hedeflerimize doğru sağlam adımlar atarız. Özgüvenimizi arttırma doğrultusunda kendimize yaptığımız her düşünsel yatırım, çevremize de olumlu bir şekilde sirayet eder. Girişimciliğiyle önde giden, öz benliğini değerli gören, onu üstte tutmuş, fark edilen ve aranılan insanlardan oluruz.
Her şeyden önce insanın, kendisini değerli hissetmesi önemlidir. Evet, hayat sürekli elinde bir demet çiçekle beklemez bizi. Önümüzdeki engellerden yılmamız için bilinçaltımıza güvensizlik tohumlarını eker. İşte tam o noktada bizler de içimizde gücü ortaya çıkarıp bu olumsuzlukları geride bırakabiliriz. Neler mi yapabiliriz? Buyurun…
“Hiç kimse izniniz olmadan, size kendinizi değersiz hissettiremez.” Eleanor Roosevelt
Benliğinizi sevin: Kişi sevgiyle iletişim kurduğu müddetçe ilgi duyar. Kendimize olan bağlılığımız, yaptığımız işleri de sevmemizi sağlayacaktır.
Kendinizi tanıyın: İnsan, kendisinin sınırlarını bilir. Neye kabiliyetimiz olduğunu, neleri yapamayacağımızı en çok biz biliriz. Yeteneğimizin hangi doğrultuda olduğunu iyi kavramız gerekir.
Olumlamalar yapın: Yaşamdan uzaklaştığımız anlarda içimize yaptığımız her telkin bir birey, kişilik olarak bizi yükseltecektir. Motivasyonumuzu arttıracaktır. ‘Ben kendi eşsizliğimi, orijinalliğimi biliyorum ve kabul ediyorum.’ ‘Kalbimle mutluyum.’ ‘Bu zengin evrende hepimizin yapabileceği şeyler var.’ gibi olumlamalar, bilinçaltımızın en derinlerine vararak günlük hayatımızda bize gerekli olan yardımı ve olgunluğu sağlar.
Ulaşılabilir hedefler koyun: Gerçekleştirebileceğimiz hedefleri belirlersek yaratıcılığımızı daha iyi kullanabiliriz.
Kararsızlıktan kurtulun: İkilem her zaman tehlikelidir. Çabuk hareket etmek için net olmaya, kafamızdaki belirsizliklerden uzaklaşmaya ihtiyacımız var.
Yapıcı ve olumlu düşünün: Fırsat, karşılaştığımız her hâldeki zenginliği görerek bundan fayda çıkarmaktır. Sağlığımızın, yeteneklerimizin, şartlarımızın yeterli olduğunu düşündüğümüzde işe olumlu başlamış oluruz.
Ben Dili’ni kullanın: ‘Ben her bakımdan zengin ve başarılı biriyim. Benim isteklerim önemli. Kendimi ve çevremdekileri sevgiyle görüyorum.’ gibi cümlelerle benliğimizdeki gücü çıkarmalıyız.
Geçmişe bir sünger çekin: Yaşanmış geçmişe yöneliktir, yaşanacaksa geleceğe… Olumsuz, sizi üzen yaşantılara gözünüzü kapayın ve geleceği sevin. Güvenli bir yaşam orada duruyor.
Kendinizi ödüllendirin: Bir işteki katkılarınızı, başarılarınızı, etkilerinizi kutlayın. Varlığınızın değerini bilerek kendinize küçük sürprizler yapın. Unutmayın… ‘Marifet iltifata tâbidir.’
Plân yapın: En basit bir düzen bile plânsızlıktan iyidir. Kafası ve etrafı dağınık olanın işleri de dağılır, güçleşir. İşlerinizi zamana göre düzenleyin ki parçadan bütüne geçişteki hazzı görebilesiniz.
İç sese kulak verin: Bir işi gerçekten yapmak istediğinize iyi karar verir. Bu da başkalarının yönlendirmesiyle değil, kendi kararınızla olsun.
Sosyalleşin: Kalabalığın enerjisi her zaman olumludur. Toplumsal hayatta çeşitli roller üstlenerek onların neticelerini görmek, kendimize olan güveni arttıracaktır.
Kendinizi geliştirin: Hangi alanda olursa olsun, başarılı olmanın gereklerinden biri de bilgi birikimidir. Gerekli dersleri alma, kursa gitme, eğitim seminerlerine katılma, kitap okuma gibi aktiviteler bilgisel alandaki gelişimimizi sağlayacaktır.
Cesaretli olun: Harekete geçmek için cesur olmak her zaman önemlidir. Unutmayın ki kaplumbağa bile ilerleyebilmek için başını kabuğundan çıkarmak zorundadır. İçinizdeki gücü hissedin.
İnanın: Kabiliyetlerinizin, iradenizin, gücünüzün yeterliliğine inanın. İnanç, kalben ve aklen onaylamanın, kabul etmişliğin bir ifadesidir.
Emel Topçu
emeltpc@gmail.com