Ulusal Sinemanın Öncüsü Halit Refiğ ve Sineması

0
982

Hangi yıl sinemaya başladınız? Yönetmenliği meslek olarak seçmenizdeki etkenler nelerdi?
1957 yılında Atıf Yılmaz'ın asistanı olarak "Yaşamak Hakkımdır" filmi ile sinemada çalışmaya başladım. Çocukluğumdan beri film seyretmekten çok hoşlanırdım. Liseyi bitirirken, hoşlandığım bir alanı meslek seçmeye karar verdim. Bu meslekte kendi sevebileceğim filmleri yapma ümidim de vardı. 1960 yılında Memduh Ün "Yasak Aşk" filmi ile bana ilk yönetmenlik fırsatını verdi. Çok şükür, o günden bugüne seyretmekten hoşlandığım bazı filmler yapma imkânım oldu.
Ulusal Sinema akımının öncülerindensiniz. Bu kavramı açıklar mısınız? …

 

Röportaj: İncilay Özdemir

 

Hangi yıl sinemaya başladınız? Yönetmenliği meslek olarak seçmenizdeki etkenler nelerdi?
1957 yılında Atıf Yılmaz'ın asistanı olarak "Yaşamak Hakkımdır" filmi ile sinemada çalışmaya başladım. Çocukluğumdan beri film seyretmekten çok hoşlanırdım. Liseyi bitirirken, hoşlandığım bir alanı meslek seçmeye karar verdim. Bu meslekte kendi sevebileceğim filmleri yapma ümidim de vardı. 1960 yılında Memduh Ün "Yasak Aşk" filmi ile bana ilk yönetmenlik fırsatını verdi. Çok şükür, o günden bugüne seyretmekten hoşlandığım bazı filmler yapma imkânım oldu.

Ulusal Sinema akımının öncülerindensiniz. Bu kavramı açıklar mısınız? Türk sinemasını oluşturan ortak değerler nelerdir sizce?
Farklı tarihi temellerinden ötürü, Türkiye gerçeklerinin Batı toplumlarına benzemediği düşüncesi, beni ulusal sinema görüşüne ulaştırdı. Bugün "Yeşilçam" diye anılan televizyon öncesi Türk sinemasının başlıca özelliği, seyircisi olan Türk halkının ortak manevi değerlerinden kaynaklanmakta oluşuydu.

Kemal Tahir'in birçok eserini sinemaya uyarladınız. Sizi buluşturan neydi?
Kendimi bildim bileli hep hayatın gerçeğini merak ettim, onu anlamaya çalıştım. Kemal Tahir'in Türkiye gerçeklerine yaklaşımı beni çok etkiledi. Bizi buluşturan, gerçekçi dünya görüşü ve yurt sevgisiydi.
Toplumsal gerçekçilik türündeki filmlerinizin yanı sıra, daha bireysel, psikolojik yönü ağır basan filmleriniz de var. "Hanım", "Teyzem" gibi… Bu iki film hakkında neler söyleyeceksiniz?
"Hanım" ve "Teyzem" filmleri de gerçek hayattan kaynaklanan filmlerdir. Buradaki gerçekçilik anlayışı, toplumsal yapı gerçeklerinden çok, bireysel davranışların ruhsal durumlardan kaynaklandığı gerçeğidir. "Teyzem" filmi, senaryonun yazarı Ümit Ünal'ın gerçek hayattaki teyzesi ile ilgili anıları üzerine kurulmuştu. "Hanım"da ise annem ve eşimin kişilikleri senaryonun çıkış noktasıydı.

1975 yılında TRT'ye çektiğiniz, sinemasal, estetik değeri yüksek, "Aşk-ı Memnu" adlı diziyle, dizilere öncülük ettiniz. Son dönem çekilen dizileri kaliteli buluyor musunuz?

Büyüklerimizin bir deyişi var: "Marifet iltifata tabidir. Müşterisiz mal zayidir." Son dönem dizilerinin mutlaka belli bir seyirci kitlesi vardı ki, bunlar yapılabiliyor. Benim bu dizileri seyretmeyişimin hiçbir kıymeti harbiyesi yoktur.

Bir Atatürk filmi projeniz vardı. Bunun için "Gazi ile Latife" adlı senaryoyu yazdınız. Büyük bütçeli, dev bir projenin şu ana kadar gerçekleştirilememiş olmasını neye bağlıyorsunuz?
"Gazi ile Latife"nin film haline getirilememesinin başlıca sebebi, devletin kültürle ilgili sorumlularının, gerçek Atatürk sevgisinden uzak olmalarıdır. Ayrıca böyle bir tasarı için ayrılabilecek büyük bir bütçe varsa, bu parayı kapışma heveslileri de vardır.

"Haremde Dört Kadın" Türk Sinema tarihinin en iyi filmlerinden biri olarak gösteriliyor. Bu film nasıl gerçekleşti?
"Gurbet Kuşları"nın büyük başarısı, bana itibar ve güven kazandırmıştı. Bundan yararlanarak toplumsal gerçeklerimizin tarihi kaynaklarına bir yaklaşım tasarladım. Senaryonun hazırlanmasında Kemal Tahir'in çok büyük katkıları oldu.

Sinemayla olan çalışmalarınızı, öğretim görevlisi olarak da sürdürüyorsunuz. Bu mesleği seçenlere önerileriniz nelerdir?
Sinema endüstriyel ve kültürel bir meslektir. Sinemayı meslek olarak seçenler başarılı olabilmek için, onun endüstriyel özellikleri, yani sermaye, teknoloji, iş bölümü ve pazarlama kadar kültürel özelliklerini, yani toplumlarının ortak manevi değerlerini de bilmek zorundadırlar.

Halit Refiğ Hakkında
5 Mart 1934'te İzmir'de dünyaya geldi. İlk ve orta öğrenimini Şişli Terakki Lisesi'nde tamamladı. Robert Kolej Mühendislik Bölümü'nde okudu. Okul bittikten sonra amatörce 8mm filmler çekti. 1956'da, Nijat Özön ile birlikte yayınladıkları "Sinema", "Kim" isimli dergilerde, "Yeni Sabah" ve "Akşam" gazetelerinde sinema eleştirileri yazdı. Atıf Yılmaz'ın "Yaşamak Hakkımdır" isimli filmin asistanlığını yaparak sinema alanındaki ilk çalışmasını gerçekleştirdi. 1960'ta ilk film olan "Yasak Aşk"ı çekti. 1963'te Şehirdeki Yabancı, 1964'te Gurbet Kuşları, Haremde Dört Kadın (Film), Bir Türk'e Gönül Verdim filmlerini çekti ve bu filmlerle Moskova, Yeni Delhi ve Sorrento Film Festivallerinde çeşitli ödüller kazandı. 1964 yılında Gurbet Kuşları ile Antalya Altın Portakal Film Festivalinde En İyi Yönetmen Ödülünü aldı. 1975'te TRT adına çektiği "Aşk-ı Memnu" ile TV dizilerine öncü oldu ve dikkatleri üzerine çekti. 1976'da ABD'de Wisconsin Üniversitesi'nde, 1984 yılında Ohio Denison Üniversitesi'nde eğitim çalışmalarına katıldı. Öğrencileri ile birlikte "The Intercessors", "In the Wilderness" adlı filmleri gerçekleştirdi. Olgunluk döneminde daha çok düşünsel yanı ağır basan ürünler verdi. "Teyzem", "Hanım", "Karılar Koğuşu", "İki Yabancı", "Köpekler Adası" gibi filmleriyle yurt içinde ve dışında birçok ödül aldı.
Kaynak: http://tr.wikipedia.org/wiki/Halit_Refi%C4%9F

LEAVE A REPLY

Lütfen yorumunuzu giriniz
Lütfen adınızı yazınız