Büyüdüğümü yaşlarımla anladığımda, zamanın hain bir şey olduğunu öğrenmiştim. Büyümek bir zaman sürerdi. O zamanda, büyürdün büyüdüğünü öğrendiklerinle.
Emeklemek yürümek içindi.
Uyku büyümek için…
Çocukça oyunlarım, gerçeğe hazırlıktı büyüyenler dünyasında. Ve her çocuk gibi büyüklerin algılarıyla anlaşılmaya çalışılırdı oyunlarım. Saklanan bedenimdi, bulunmak isteyen ise yüreğim… Saklanırdım ama beni bulsunlar isterdim içimde tuttuğum afacan kahkahalarımla.
Oyuncak bebekler ayakta sallanarak uyumazlardı, ama bunu büyüyünce fark ettim. Onlar uyku bilmezlerdi, çocukluğumuzu …
Burcu Çağlayan
caglayan.burcu@gmail.com
Büyüdüğümü yaşlarımla anladığımda, zamanın hain bir şey olduğunu öğrenmiştim. Büyümek bir zaman sürerdi. O zamanda, büyürdün büyüdüğünü öğrendiklerinle.
Emeklemek yürümek içindi.
Uyku büyümek için…
Çocukça oyunlarım, gerçeğe hazırlıktı büyüyenler dünyasında. Ve her çocuk gibi büyüklerin algılarıyla anlaşılmaya çalışılırdı oyunlarım. Saklanan bedenimdi, bulunmak isteyen ise yüreğim… Saklanırdım ama beni bulsunlar isterdim içimde tuttuğum afacan kahkahalarımla.
Oyuncak bebekler ayakta sallanarak uyumazlardı, ama bunu büyüyünce fark ettim. Onlar uyku bilmezlerdi, çocukluğumuzu güzel geçirelim diye hep gözleri açık olurdu çünkü. Büyümek, dünyaya ayak uydurmak için… Büyümek, büyüyen yaşıtlarınla bir olabilmek için… Büyümek, büyüyen dünyada büyük adamlar olmak için… Ve büyümek çocukça, saf algılayışından her şeyi daha etraflıca anlayabilmek adına…
Zamanlarla eşitti büyümek.
Yaşlarımla doğru orantılı…
Babam ilk saatimi aldığımda ilkokul bire gidiyordum. Zaman kavramını anlamayan bir çocuk olarak, analog saati anlamam da hayli zor oldu. Hediyemi hak etmem gerekirmişçesine, büyük masanın bir köşesine oturduk beraber. Akrep ve yelkovan hareket ediyor, saat 1 oluyor. Akrep ve yelkovan hareket ediyor, saat 6'yı buçuk geçiyor oluyor. Sonra 7'e çeyrek kala. Sekizi beş geçe. Ben kocaman gözlerimi açarak dinliyor, anlamaya çalışıyor ama anlamıyordum. Sandalye büyüyor, ben küçülüyordum. Neden öğrenmeliydim bunca şeyi, anlamadığımdan belki de… Belki de akrep akrep gibi değildi. Yelkovan da neyin nesiydi bilmediğimden. 3 bir şeye benziyor, 5 yılan gibi ama değil, benzetemediğimden belki… Belki kolumu ısırıp eti kemik geçiyor demenin daha komik ve eğlenceli olduğunu düşündüğümden…
Tik Tak’lar Arasında Çocukluğunu Uzatmak
O ilk saatimi hâlâ saklıyor olsam da, saatleri nasıl öğrendim bilmiyorum. Hepimiz öğrendik saatleri bir şekilde… Hayatımızda öğrendiğimiz birçok şey gibi, düzene uymak için kurulmuş "zaman" kavramının da tam içindeyiz. Ve şu anda akrep 2'de, yelkovan 20… Ve saatler zamanı, takvimler yılları gösterirmiş. Saatler birikip 24 edince 1 gün edermiş. Bunun 12 saatinde güneş olur, 12 saatinde gece… 12 saat 12 kez akrep ediyor. Ve bir dolu yelkovan… Ve günlerde bazen 30, bazen 31 tane birikirmiş. Bunlarda ay olurmuş 12 tane. Hangisi otuz gün, hangisi bir fazla için ellerinizi yumruk yapmak gerekirmiş. Hopp tepe, hoop çukur… Ocak 31, Şubat hırsız 28, Mart 31… Öyle biriktirirlermiş günleri… Sonra, yaz-kış-sonbahar-ilkbahar varmış bir de… Halbuki, okul tatil -kar yağıyor- ya da denize girme zamanı aslında o mevsimlerin anlamı… Öyleymiş işte büyüyen, düzene girmesi gereken insanlar dünyasında zaman… Ve akrep yelkovan günleri, günler ayları, aylar mevsimleri ve yılları yaparmış. Yıllar geçermiş. Zaman dönermiş. Biz büyürmüşüz.
Saati öğrenmeye zorlanıp gözleri kocaman olan o çocuklar şimdi başka şeylere hayret edermiş gözleri kocaman yine… Mutlulukları bir başka, hüzünleri karmaşa… Büyüyen her çocuk gibi çocuk ruhunu özlerlermiş belki de… O saf, o naif hallerini…
Günleri biriktiren aralık artık görevini bitirmeye yakınken, zaman tam bir yıl olur, 365 gün devrildiğinde yeni bir yıl başlarmış. Yeni günler biriktirmelik… Ve hep umut ederlermiş, sil baştan başlarcasına. Güzel şeyler… Sıfır kilometre hayaller… Akrebin yelkovanla ayrı güzellikte buluşacağı, haylaz Şubat'ın çaldığı 2 günün bile önemsiz kalacağı güzel zamanların hayalleriymiş bunlar. Her yeni gibi çocukça, saf ve naif hayaller işte… Çünkü onlar zamana yenik düşmüş büyük çocuklarmış aslında. Zaman hep aynı dönse de o hoş umudu taşıyacaklarmış minik ruhlu büyük çocuklar. Ve böyle böyle büyüyeceklermiş aslında.
O masada oturup saat kavramıyla ilk tanıştığımda, bir de ismi bile olmayan bir şey varmış akrep ve yelkovan dışında.
– Bu devamlı hareket edenin ismi ne Baba? Hani ismi olmayan… Tik tak Tik tak Tik tak… Akrep ve yelkovandan çok, çocukken o ilgisini çekmiş en çok….
Bazen unutsam da yaşadığım anların kıymetini, hemen o tiktakları duyuyorum içimde… Çocukluğumu hatırlatıyor belki de. Gün içinde saatlerle yarışsam, yıllarla yaşıma bir artı eklesem, umutla gelecek yeni yılı beklesem de hepsi yaşadığım güzel anlardan ibaret aslında… Yıllara göre büyüdüm. Az uyuyorum sonra. Uyku sadece bir çocuğun büyümesi için gerekli. Ben ise az uyuyarak çocukluğumu uzatıyorum yine bu gece…
Saat mi? Saat eti kemik geçiyor.