Sözlükteki Kelime

0
951

Genç adam hayatın tüm zorluklarını yaşamıştı. Birçok sıkıntıya katlanarak şimdiki rahat hayatına kavuşmuştu. Fakat küçükken kendine verdiği bir söz vardı: Yardıma muhtaç olan herkese yardım edecekti. Kendisi çok sıkıntı çekmişti, bu yüzden elinden geldiği müddetçe zorda kalanların yardımcısı olacaktı. Bu söz onun adeta hayat felsefesi olmuştu, attığı her adımda bu sözün yankısı vardı.
Yağmurlu bir gündü. Genç adam pencereye doğru yanaştı. Buğulanmış olan camı silerek dışarıya bakmaya başladı. Yağmur o kadar tatlı yağıyordu ki insanın dışarı çıkıp ıslanası geliyordu. Genç adam elini çenesine dayayıp inci taneleri halinde yağan yağmuru izlemeye koyuldu.
Birkaç dakika sonra evin az ilerisindeki ağacın altında oturan küçük bir çocuğu fark etti. Çocuk sırılsıklam olmuş gibiydi. Ceketinin ön fermuarı yarıya kadar açılmış ve sağ eli ceketinin içindeydi. Sanki ceketinin içinde bir şey saklıyor gibiydi.
Genç adam dayanamayıp üstüne mont bile almadan aşağıya indi.

 

HAKAN BİROL
hakanb2004@yahoo.com

 

Genç adam hayatın tüm zorluklarını yaşamıştı. Birçok sıkıntıya katlanarak şimdiki rahat hayatına kavuşmuştu. Fakat küçükken kendine verdiği bir söz vardı: Yardıma muhtaç olan herkese yardım edecekti. Kendisi çok sıkıntı çekmişti, bu yüzden elinden geldiği müddetçe zorda kalanların yardımcısı olacaktı. Bu söz onun adeta hayat felsefesi olmuştu, attığı her adımda bu sözün yankısı vardı.
Yağmurlu bir gündü. Genç adam pencereye doğru yanaştı. Buğulanmış olan camı silerek dışarıya bakmaya başladı. Yağmur o kadar tatlı yağıyordu ki insanın dışarı çıkıp ıslanası geliyordu. Genç adam elini çenesine dayayıp inci taneleri halinde yağan yağmuru izlemeye koyuldu.
Birkaç dakika sonra evin az ilerisindeki ağacın altında oturan küçük bir çocuğu fark etti. Çocuk sırılsıklam olmuş gibiydi. Ceketinin ön fermuarı yarıya kadar açılmış ve sağ eli ceketinin içindeydi. Sanki ceketinin içinde bir şey saklıyor gibiydi.
Genç adam dayanamayıp üstüne mont bile almadan aşağıya indi. Kapıdan çıkıp ağacın yanına doğru koştu. Yağmurdan sırılsıklam olmuş çocukla karşı karşıyaydı. Çocuk sağ elini ceketinin cebinden çıkardı. Elindeki küçük ve kalın bir sözlüğü genç adama uzattı. Genç adam istem dışı bir hareketle sözlüğü aldı. Ve ardında çocuk yağmurda yavaş yavaş yürümeye başladı. Genç adam şaşırıp kalmıştı.  Kimdi bu çocuk? Bu sözlük de neyin nesiydi? Çocuğun ardından bir kelime bile edememişti. Çocuk inci tanelerinin arasında kaybolmuştu.
Genç adam bir anda kendine gelip elindeki sözlükle beraber evine doğru ilerlemeye başladı. Evine geldiğinde sırılsıklam olmuştu. Fakat o da, o çocuk gibi sözlüğü korumayı ihmal etmemişti.
Merakla sözlüğü açtı. Yazılar okunamayacak kadar küçüktü. Bu ufacık sözlükte binlerce kelime vardı. Fakat o kadar küçük yazılmıştı ki yazılar okunmuyordu. Sözlüğün en son sayfasında normal boyutta bir yazı vardı. Ve orada şunlar yazıyordu: "İnsanların hayatında olmasını istemediğin bir kelimeyi seç ve o kelimenin altını çiz."
Ne demekti şimdi bu? Genç adam hayretler içindeydi. Böyle bir şeyin olmasına imkân var mıydı? O düşünce deryasında, çektiği sıkıntılar, katlandığı zorluklar geldi aklına. Ve altını çizeceği kelimeyi çoktan bulmuştu bile. "Zor" kelimesini insanların hayatından çıkaracaktı.
Genç adam eline bir kurşun kalem aldı, sözlüğün içinde "zor" kelimesini bularak o sözcüğün altını çizdi. Sanki sihirli bir şeyler olacağını umarak beklemeye koyuldu. Ama o anda hiçbir şey olmadı. Zaten kitabın içinde yazanlara da pek inanmamıştı. "Neyse!" diyerek sözlüğü masanın üzerine bıraktı ve tekrar pencereye giderek yağmurun yağışını izlemeye koyuldu.
Düşünce okyanusunda kaybolmuştu adeta. Yağmur beş on dakika daha yağdıktan sonra dinmişti. Genç adam düşüncelerinin arasından sıyrılarak sözlüğü bıraktığı masanın yanına geldi. Sözlüğü tekrar eline almaya korkuyordu. Bu yüzden ona hiç dokunmadı. Paltosunu alıp dışarıya çıktı.
Günler birbirini kovalıyordu. Ömür takviminin yaprakları bir bir düşerken, hayat monoton haliyle devam ediyordu. Fakat bu monotonluk içinde büyük bir değişiklik de dikkatini çekmemiş değildi.
Genç adam, sözlükten zor kelimesini sildiği o günden beri hayatından bir lezzet alamaz hale gelmişti. Ne çok mutlu oluyor, ne de az da olsa üzülebiliyordu. Diğer insanların hayatlarını da gözlemlemeye başladı. Her insandan aynı cevabı alıyordu. Bu kelimenin silinmesiyle birlikte birçok duygu da manasını yitirmişti.
Bir şeylere ulaşmak için sabretmelerine gerek yoktu artık. Çünkü kolaylıkla onu elde edebiliyorlardı. Ve böylece ulaşılan hedefler hiç kimseyi tatmin edemez boyuta gelmişti. Herkes istediğini çok rahatlıkla elde edebiliyordu. Dengeler alt üst olmuştu. İntiharlar çoğalmaya başladı. Genç adam yaşananlara bir türlü anlam veremiyordu. İnsanların daha mutlu olacağını düşünerek bu kelimeyi sözlükten çıkarmıştı oysa. Ama hiçbir şey umduğu gibi olmamıştı. Aslında o da bunun farkındaydı.
Yağmurla beraber gelen o sözlük birçok şeyi değiştirmişti. Genç adam o günden beri eline almadığı sözlüğün yanına gitti. Ve "Çizdiğim kelimenin altını silersem her şey normale döner." düşüncesiyle sözlüğü açtı. İnanılmaz bir görüntü ile karşı karşıya kalmıştı. Çünkü her sayfada birçok kelime silinmişti. Sabır, mutluluk, zahmet, sebat, stres, azim, heyecan…. Bunlar gibi daha birçok kelime yoktu sözlükte.
Karmakarışık duygular içinde sözlükten zor kelimesinin bulunduğu sayfayı bulmaya çalıştı. Yazılar o kadar küçüktü ki ve birçok yerde kelimelerin boşluklarından dolayı sözcüğü bulmakta zorlanıyordu. En sonunda aradığını bulmuştu.
Büyük bir heyecanla kurşun kalemle çizdiği yeri silmeye çalıştı. Ama nafile, silinmiyordu. Kağıdı yırtarcasına bastırıyordu; ama olmuyordu.  Genç o kadar sinirlenmişti, ne yapacağını şaşırmıştı. "Madem zor diye bir kelime yok şu an hayatımda, o halde bu çizginin silinmesi gerekliydi." diye düşünüyordu. İnsanların hayatından zor kelimesinin çıkmasının hayatı bu kadar alt üst edeceğini düşünmemişti.  O, kendi çektiği sıkıntıları ve zorlukları kimse çeksin istemiyordu. Bu düşünceler içinde seçmişti bu kelimeyi. Ama çizdiği çizgiyi bir türlü silemiyordu şimdi. Ve sözlüğü eline aldığı gibi yanmakta olan şöminenin içine fırlattı. Ateş bir an için öyle yükseldi ki genç adam alevlerin arasında silinmiş olan kelimeleri teker teker görmeye başladı, ardından derin bir nefes aldı.
Tekrar geriye dönerek masaya doğru yürüdü. Masanın altındaki bir kağıt gözüne çarptı. Az önce öyle bir kağıt yoktu orada. Muhtemelen sözlüğün arasından düşmüştü. Merakla eğilerek kağıdı aldı ve okumaya başladı.
"Hayat sözlüğü bir bütündür. Bir kelimesini dahi ayıramazsın. Ekleme yapabilirsin ama silemezsin. Zor olan tek şey var: Yaşamadan öğrenemezsin… " 

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz
Lütfen adınızı yazınız