… Evet arkadaşlar, hayat devam ediyor, çalışmak çok güzel." diyor ve içindeki karanlık tünele ışık tutuyor. Şimdi Türkiye'nin en zenginlerinden. Ayda milyonlarca dolar elinden geçiyor.
"Günaydın arkadaşlar… Dünya her sabah bir umutla başlar. Geleceğe atılan her yeni adımda, bütün zamanların sırrı gizlidir; yılların, asırların ve çağların şifresi vardır."
"Acı ve yokluklar içerisinde büyüdüm. Köyümüz fakir ve bozkır köydü. Annem ‘Git oğlum, şehre git, sen bari kurtul bu fakirlikten.’ dediğinde onun gözlerine hüzünle baktım; çünkü onunkinde de hüzün vardı. Doğduğum, büyüdüğüm Toros Dağları'nın ardında batan güneşi düşleyerek seyrederdim. Göçtüm, gurbetlere gittim. 1976'da borçla açtığım küçük dükkanda 23 yaşında orada yatıp kalktım. En büyük ilkem dürüstlük ve yalan söylememekti."
– Başlıca Prensipleriniz?
Dürüstlük, çalışkanlık, estetik.
Ö. Faruk Reca
farukreca@endulujans.com
"… Evet arkadaşlar, hayat devam ediyor, çalışmak çok güzel." diyor ve içindeki karanlık tünele ışık tutuyor. Şimdi Türkiye'nin en zenginlerinden. Ayda milyonlarca dolar elinden geçiyor.
"Günaydın arkadaşlar… Dünya her sabah bir umutla başlar. Geleceğe atılan her yeni adımda, bütün zamanların sırrı gizlidir; yılların, asırların ve çağların şifresi vardır."
"Acı ve yokluklar içerisinde büyüdüm. Köyümüz fakir ve bozkır köydü. Annem ‘Git oğlum, şehre git, sen bari kurtul bu fakirlikten.’ dediğinde onun gözlerine hüzünle baktım; çünkü onunkinde de hüzün vardı. Doğduğum, büyüdüğüm Toros Dağları'nın ardında batan güneşi düşleyerek seyrederdim. Göçtüm, gurbetlere gittim. 1976'da borçla açtığım küçük dükkanda 23 yaşında orada yatıp kalktım. En büyük ilkem dürüstlük ve yalan söylememekti."
– Başlıca Prensipleriniz?
Dürüstlük, çalışkanlık, estetik.
– Başarılı mısınız?
Hayır, kendimi başarılı görmüyorum.
– Hedefiniz?
Bir numara olmak.
– Neden çok çalışıyorsunuz?
Hayırlı ve güzel işler yapmak için.
– Sizi mutlu eden en büyük şey nedir?
Kendime iyilik yapmak.
– Sizce dün ve bugün nedir?
Benim için önemli olan geçmiş değil, değişimdir.
– En büyük korkunuz?
Karanlıkta yaşamak.
– Nefret ettiğiniz şey?
Sahtekârlık
– Mehmet Tanrısever kim?
Kralın kölesi.
MEHMET TANRISEVER'İN MUHTEŞEM KONUŞMASI
"Günaydın arkadaşlar!
Dünya her sabah bir umutla başlar. Geleceğe atılan her yeni adımda bütün zamanların sırrı gizlidir. Yılların, asırların ve çağların şifresi vardır. Güne başlamak benim için yeniden doğmak gibidir. Sabah, sessizliğin en derin olduğu zamanlarda uyanır sesleri dinlerim. Günün ilk seslerini, ilk kımıldanışlarını, yaşama ve varolma gayretlerini… Sanki onları içimde duyarım. Onların hareketlerine, temposuna ben de katılırım. Uyanırım ve kendimi tanımlamaya çalışırım.
Ve Allah'a teşekkür ederim. Teşekkürle yeniden güçlenirim.
Dünya ki kaynayan bir kazan… Bin bir türlü dolabın döndüğü, istismarların, haksızlıkların, zulümlerin kol gezdiği bir cadı kazanı.
Birileri üretimi durdurur, işçiyi işsiz eder. Birileri kalkar ülkeleri işgal eder.
Birileri yoksulları daha da yoksullaştırır, ocakları söndürür.
Birileri ellerindeki güçle ışığı söndürmek ister, insanı yozlaştırır.
Birileri çakaldır. Metropollerde gezinir, tüyü bitmemiş yetimin hakkına göz diker. Çakaldır, hazırcıdır, insanların zayıf anını kollar, tetikte bekler. Onlara karşı durmanın yolu, olduğun gibi görünmektir, açık olmaktır.
Ben büyük bir işçiyim. Kendime ve dünyaya hizmet için varım. Düşüncelerimi söyleyerek ruhumu, hareket ederek de vücudum dinlendiriyorum.
Gençliğim boyunca çok sıkıntılar çektim. Ama yılmadım, hep ileriye baktım. Sabrettim… Sabrettim… "Bir gün mutlaka güneş doğacak, ufuk ağaracak." diye bekliyordum. Kendimi; ezilen, sindirilen dünya insanının bir temsilcisi olarak düşünüyordum.
Ben bir büyük işçiyim. Büyük işçi olmanın, bir büroya kapanıp evraklarla, telefon görüşmeleriyle uğraşmak olmadığını, işçileriyle iç içe olmak, fabrikalarını bir yuva gibi görmek, sanatla ilgilenmek, doğayla barışmak olduğunu göstermek istedim.
İş dünyasına atıldığımda bir yanımda sürekli bir eksiklik hissediyordum. İçimde çocukluğumdan beri bir tutku vardı ki rahat vermiyordu. Düşüncelerimi sanatla ifade edebilirdim. Bir yandan üretecek, bir yandan film çekecektim. O zaman iki kanadımla yükselebilirdim.
Sinema benim için ışıktır…
Işığa giden yoldur…
Yarının dünyasında var olmak istiyorsak kendimizi kuşatan yasaklar duvarını yıkmalıyız. Birlikte yaşayabilen, kendisiyle barışık, yaşama sevinciyle yüklü, pozitif enerji veren insan tipini ortaya koymalıyız.
İnsan hayal ettiği müddetçe üretir, ürettiği müddetçe canlı kalır. Ve ben, yine hayaller kuracağım. Yaşadığımı ve yaşattıklarımı bilim ve sanatın diliyle anlatacağım."
Yönetmen ve sanayici olan Mehmet Tanrısever, nam-ı diğer "Hacı Fellini" Minyeli Abdullah ve Sürgün filmleriyle akıllara kazındı. Toroslar'ın yoksul bir köyünde doğdu. Çektiği filmler gişe rekorları kırdı; üretip pazarladığı Mert Çelik Ürünleri piyasaları alt üst etti. Yoksulluktan gelmiş bir insandır; ama şimdi Türkiye'nin sayılı zenginleri arasındadır. Emeğiyle ve dürüstlüğüyle çalışmak ilkesinden taviz vermeyen Mehmet Tanrısever'in kendisi de toplumda böyle bilinen bir insan.
Mehmet Tanrısever, yurtdışında en çok ödül alan yönetmendir. Mert Çelik Fabrikasının devasa alanında işçilerine yüzme havuzu, tenis alanları inşa etmiş. Onları müzikle ve inançla motive ediyor. Bunu yaparken samimi ve içten, olduğu gibi davranıyor.
İşçilerine şunları tavsiye ediyor:
"Yapmak lâzım, yıkmak değil… Gülümse ve kahkaha at! Eğer gülümsersen, çelik daha çabuk ve kolay şekillenir. Gülmek hayatın ilacıdır. Dürüst, düşünceli ve adil ol. Kaliteyi düşürme. Her zaman kaliteyi düşün ve ilkelerini uygula. Yeni fikir üret ve paylaş. Esnek ol. Problemi sev, bu senin hayata bakışını ve ruh halini değiştirir."