Ergenlik Dönemi Gelişim Bozuklukları
Çocuk ve ergenlerde büyüme ve gelişmenin takip edilmesi, sağlıklı gelişme olup olmadığının tespit edilmesine tıp dilinde malnütrisyon deniyor.
Çocuğunuzun gelişimi akranlarına oranla çok düşükse bunu erken teşhisle tedavi etmek mümkün. Mesela yediği halde kilo almamak; araştırılması gereken bir konudur.
Çocuk yediği halde ideal kilosunun çok altında ise tiroit hormonlarına ve gaitada tenya ve parazit bakılması gerekir. Hatta daha ayrıntılı test yapılması gerekebilir.
Gelişme bozukluğu yaşayan çocuğun ilk önce bu sorunu neden yaşadığını araştırmak gerekir. Eğer yemek seçme, tek tip gıda ile beslenme gibi bozuklular varsa bunların giderilmesine ihtiyaç vardır.
Normalde çocuklar 8. aydan sonra hemen hemen her şeyi yiyebilir hale gelirler. Bu aydan sonra çocuğa yavaş yavaş farklı yemek grupları tattırılmalıdır. 1 yaş ve sonrasında ise çocuğun yaşına göre alması gereken enerji, protein, yağ, karbonhidrat ve vitaminlerde farklılık gösterir.
Eğer çocuk sadece birkaç besine veya tek besine yoğunlaşıyorsa; örneğin sadece süt içiyorsa, çocukta demir eksikliği başta olmak üzere birçok vitamin ve mineral eksikliği ortaya çıkacaktır.
Çocukların çeşitli gıdalarla besinlerinin zenginleştirilmesi için, yeni tatları denemeye yönlendirilmelidir. Farklı besin gruplarına; yavaş yavaş seveceği şekilde hazırlamak suretiyle alıştırmak gerekebilir.
Eğer çocuk dengeli beslendiği halde gelişmiyorsa bunun sağlık açısından bir nedeni var mı; vücutta herhangi bir enzim eksikliğine dayanıyor mu diye araştırılması gerekecektir.
Büyüme ve gelişme deyimi fiziksel ve zihinsel değişim süreçlerini kapsar. Beden ölçülerinin artması, hücrelerin yapıları ve işlevleri açısından geliştiğini gösterir. Bu arada zihinsel yetenekleri; duygusal coşkusal ve sosyal davranışlarının olgunlaşıp olgunlaşmadığını gözlemlemeliyiz.
Bu dönemde çocuğumuzun gelişiminde şu işaretleri izlemeliyiz. Eğer bu sorunlardan birini görüyorsak tıbbi yardıma başvurmalıyız.
Boy kısalığı:
Boy kısalığı, ihmal edilmemesi gereken, kronik hastalıkların habercisi olabilen ve genellikle tedavisi mümkün olabilen bir durumdur. Erken ergenliğe giren ve ergenlik dönemi kısa süren çocuklarda boy kısalığı daha sık gözleniyor.
Tiroit hormonu, büyüme hormonu ve cinsiyet hormonları boyun uzamasını etkiliyor. Çocuk, akranlarından kısa ise, yılda 5 cm’den az uzuyorsa dikkatli olmak gerekiyor.
Anemi (Kansızlık):
Ergenlik çağında, özellikle kız çocuklarında görülen bir hastalık olan anemi, halsizlik, yorgunluk, solukluk, baş dönmesi, baş ağrısı, çabuk yorulma ve nefes darlığı gibi yakınmalar ve iştahsızlık gibi belirtilerle kendini gösteriyor. Solukluk en çok göz kapaklarının içine, ağız mukozasına, avuç içlerine ve tırnak yataklarına bakıldığında anlaşılıyor.
Demir eksikliği bulunan çocuklar buz, toprak ve odun kömürü gibi değişik maddeler yiyebilir. İştahsızlığın sonucu olarak çocuğun büyümesi geri kalabilir. Demir eksikliği olan çocukların boylarına göre kiloları düşük olur.
Aşırı kıllanma:
Kadınlarda çene, bıyık bölgesi, göbek üstü gibi alışılmamış alanlarda erkek tipi kıllanma veya kol ve bacaklarda daha fazla ve daha kalın kılların bulunması şeklinde ortaya çıkan bir durumdur. Bu durum bazı kadınlarda bu bölgelerde görülen ince, açık renk vellüs denilen; -ayva tüyü- bebek tüylerinden farklıdır.
Kız çocuklarında bu durum hormon bozuklukları nedeniyle oluşabilir. Özellikle adet düzensizliği ile beraber görülüyorsa vakit geçirmeden tetkik yapılıp, tedavi edilmesi gerekir.
Eğer etnik ve jeografik yatkınlık nedeni ile görülüyorsa normaldir; tedavi gerekmez. Koyu renk saçlı ailesel-genetik yapıya sahip kızlarda tüyler daha renkli ve belirgin olabilir. Türk kadınlarının kol ve bacaklarında, hatta göbeklerinde kıllanma görülebilmektedir.
Diş çürükleri; çene bozuklukları
Diş çürükleri gençlerde önemli sağlık sorunlarındandır. Ülkemizde yapılan araştırmalara göre diş çürüklerinin görülme sıklığı %55–70 arasındadır.
Aşırı şeker tüketimi, sularda flor azlığı, yetersiz beslenme, diş bakımı ve temizliğinin yeterince yapılmaması sonucu görülür. Diş fırçalama, ksilitol v.b. yapay tatlandırıcı içeren çikletlerin her yemek sonrası en az 15–20 dakika çiğnenmesi diş çürüklerini önlemektedir.
Astım
“Kronik” bir hastalık olan astım, çocukluk çağının en sık görülen sağlık sorunlarından biridir. Ülkemizde her 10–15 çocuktan birinde astıma benzer bulgular vardır. Bazı çocuklarda astım görülme riski diğerlerine göre daha da fazladır. Birinci dereceden akrabalarında astım veya alerjik nezle olan çocuklarda, bebeklikte besin alerjisi veya egzaması olan çocuklarda ileride astım gelişme riski fazladır.
Guatr:
Ergenlik çağındaki çocuklarda bazen guatr oluşur ve buna adölesan veya ergenlik guatrı denir. Ergenlik döneminde artan hormon ihtiyacını karşılamak için tiroit bezi biraz büyür ve guatr oluşur. Daha sonra bu guatr çoğu çocukta veya gençte kaybolur.
Guatrın neden olduğu iyot yetmezliği, belirtileri halsizlik ve yorgunlukla birlikte seyreden sorunlardır. Yaşıtlarına oranla daha hareketsiz ve neşesiz çocukların ruh ve beden sağlığının izlenmesi gereklidir.
İnsüline Bağımlı Diyabet:
Çocukluk çağı diyabetinin en sık rastlanıldığı yaşlar okula başlama yaşları olan 6–7 yaşlar ve ergenlikteki en hızlı boy artımının olduğu 13–14 yaşlarıdır. Çok su içme, çok idrara çıkma, zayıflama gibi belirtiler ile hastalık ortaya çıkmaktadır.
Çocukta şeker hastalığı ortaya çıkması beklenmediği için ihmale uğrayabilmektedir. Çocukluk çağında görülen diyabet ülkeden ülkeye değişmektedir. Tahminen ülkemizde 100 bin çocuktan 15’inin her yıl diyabete yakalandığı sanılmaktadır.
Hastalığın sıkı takip edilmesi, perhiz ve ilaçlara özenle dikkat edilmesi çok önemlidir. Diyabetli bir hastada kalp krizi, göz sorunları, enfeksiyon hastalıklarına çabuk yakalanma, böbreklerin hasar görmesi, sinirlerin hasar görmesi gibi sağlık problemleri ile karşılaşma ihtimali artar. Ancak beslenme ve ilaç kullanımına önem verilmesiyle diyabetle birlikte yaşamak mümkündür.
H. Kübra Ergin
bgdergisi@gmail.com