Yas tutmanın gerekli olduğunu psikolog ve psikiyatrlar söylemektedirler. Büyük bir felaket veya kayıptan duyulan acının bir şekilde belirtilmesi gerekmektedir. Bu belirtilmeyip saklandığında ortadan kalkmamakta ve bilinçaltına yerleşerek, ara sıra kendini ortaya koymakta, bir ayak bağı olmaktadır. İstemediğimiz anda karşımıza çıkma ihtimali vardır. Gizlice bizi engellemektedir. Bundan kurtulmak, yas tutmakla olur. Freud, ruhta biriken bu ukdelere,“ruhsal enerji yükleri” (Cathexis) demektedir. Ona göre bunlar, enerjimizi çalmaktadırlar. Uğranılan duruma göre yas müddeti değişir. Bir yakının ölümü, iflas gibi büyük acıların, iki üç ay yasının tutulması lazımdır. Üç ayda iyileşmeyenlerin, psikolojik desteğe ihtiyaçları vardır.
Herkesin kendi yasını tutması gerekir. Kimse kimsenin yasını tutamaz. Parayla ağlayıcılar tutmak, kendini kandırmaktır. Yasta üzülmek ve hatta ağlamak normaldir. Bundan utanmamalı. Acısı belirmeli ki insan ondan kurtulsun. Fakat üstünü başını parçalamak, feryat ve figan etmek gerekmez. Dost ve ahbapların, yas tutanlara yardımcı olması gerekir. Dışarıdan yemek vesaire getirtilmesi dâhil her türlü destek verilmelidir. Dostluğun, akrabalığın gereği budur. İlk anda acı çok şiddetli olduğu için, teselliye ve güzel sözlere ihtiyaç vardır. Bunun için belli bir müddet evde oturulmakta, taziye için gelenler beklenilmektedir. Sanıldığının aksine taziyede oturmamak doğru değildir. Hiçbir şey olmamış gibi davranılamaz.
Psikolog Jung, ilkellerdeki bazı âdetlerin,psikolojik gerçeklere son derece uygun olduğunu söylemektedir. Kabilenin erkeklerini, savaştan döndükten sonra bir iki ay kümese kapatmakta ve böylece öldürdüklerinin ruhundan kurtulduklarına inanmaktadırlar. Ruhta biriken gerginliğin eritilmesi ihtiyacı, yalnız acılarda değil sevinçlerde de gereklidir. Büyük sevinçler, kutlanarak eritilir ve böylece normal hayata engel olması önlenir. Örneğin bir kız evlenirken gelinlik giymemişse, bütün hayatı boyunca bunun acısı devamlı ondan enerji çalacaktır. İyi işlerde, başarılarda sevincimizi belirtmeli ve kutlamalıyız. Bu bakımdan bayramlar ve festivaller iyidir. Başarımızdan, ruhumuzu haberdar etmemiz gerekir.
*
Cuma Özusan
Kaynak: Bilgece Yaşamak
www.gencgelisim.com